Gökkuşağını Kızıl Melek Boyadı

7 2 6
                                    

26.11.24

Kitap Türü: Fantastik

Gökten düştüğünde yerin güzellikleriyle karşılaşacağını değil, yerin üzerindekilerin kötülüğüyle boyanacağını düşünenlere

Gökten düştüğünde yerin güzellikleriyle karşılaşacağını değil, yerin üzerindekilerin kötülüğüyle boyanacağını düşünenlere

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gökkuşağını Kızıl Melek Boyadı.

🐦‍🔥🪽

Bir varmış bir yokmuş,

İnsanlar yeryüzüne indirildiğinde günah denilen şey yokmuş. Şeytan; günahtan meşaleyi kuşanıp tüm insanlığı yakmamış, Tanrı'ya isyan etmemiş. Bu hikaye evren günahla çalkalanırken dünyaya ilk günah tohumunun düşüşüne ithaf edilmiş. Çünkü günah, düşünebilen her varlığın eninde sonunda meyledeceği o yolmuş. Şeytan var olsa da olmasa da günah, iradesi olan tüm varlıkların ruhuna atılan bir imzaymış.

Şeytanın şeytan olma hikayesi de aşktanmış. Bilirsiniz şeytan da bir zamanlar beyaz elbiseli, efsunlu bir melekmiş. Ateş kırmızısı saçları, masmavi gözleri varmış. Elbisesinin etekleri yeryüzünü inletirmiş. Gökte attığı her adım yeryüzünde bir gökkuşağı çıkarırmış. Saçlarının hemen üstünde yeşil ama alevlere benzeyen bir taç takarmış. İnsanları her gün izler ve onların doğasına hayranlık duyarmış. Ondanmış bu yeşil sevdası ama ateş onun kaderinde varmış. Bundan kızılları her adımında salınırmış.

Bu mükemmelliğine rağmen bilinen en büyük kusuru kalbindeki sızı imiş. Bu sızı her geçen gün daha da canını acıtacak kadar kuvvetlenirmiş. Özellikle de sebebini her gördüğünde kendisini yaşar gibi hissedermiş ama ölümü bilmeden yaşamayı hissetmesi onu da şaşırıtırmış.

Ölümsüzlük; yaşamı yok ederken o, sonsuzluk içinde yaşamı hissedermiş çünkü kalbinde vuku bulan sızının sebebini her gördüğünde sanki son nefesi burnundan içeri girermiş. Vücudunda dolaşan o nefesi hissedermiş oysa hiçbir melek bunu hissedemezmiş.

Kızıl meleğimiz, başka bir meleğe delicesine aşıkmış. Bu melek beyaz eteklerinde gri tozlar olan, saçları sarının en soluk tonu, gözleri en dikkat çekmeyen kahverengi olan bir adammış. Melekler arasında en bilinmeyenlerdenmiş. Bu melek, sorgulanmaması gereken her şeyi sorgularmış. Düşünmemesi gereken her şeyi düşünürmüş. Günahın ne olduğunu bilmiyorken günah işletecek düşünceler zihnini kurcalarmış.

Bizim kalbi sızılı meleğimiz de bu günahkar meleğe aşık olmuş. Nerede, nasıl olduğunu hatırlayamayacak kadar çok zaman önce bir kez görmesi yetmiş kalbini hızlandırmaya. Oysa aşk, sadece her gün izlediği o insanlara ait bir lanetmiş. Bir meleği nasıl bir güç böyle lanete bulaştırabilir ki diye düşünmemiş bile. Çünkü böyle şeylerin nedenleri, sonuçları olmazmış. Bir varlığı sevdiğinizde, bunu sorgulamak aklınıza bile gelmezmiş.

O gün bu melek yine korkunç düşüncelere dalmışken bu sefer günahkâr düşünceleri dudaklarından dökülmeye başlamış.

"İradesi olan şu insanlara da bakın, ne kadar acizler. Yazılanın dışına çıkacak kadar bile iradeleri yokken buna sahip olduklarına inandırılıyorlar. İnsanların eğer iradesi olsaydı, dünya bu kadar mükemmel olup gökte her daim gökkuşağı olur muydu? Günahları Tanrı onlar için yazmasaydı bu insanlar o elmaları hiç yerler miydi? Günahları için cezalandırıldıklarına buna şükrederler miydi? Görmediklerinden korkuyorlar ama asıl korkmaları gereken kendi kalplerini kaplayan o kader yazısı."

Kızıl melek, âşık olduğu meleği izlerken bu sözler kalbinin korkuyla kasılmasına neden olmuş. Tanrı'nın göğünde, sonsuzlukta bir şimşek çakmış. Kızıl melek, bu görüntüyü bir işaret olarak algılayıp meleğin karşısına çıkmış.

"Lütfen sus! Tanrı'nın öfkesi... Sanki üzerimize yağacak." demiş. Daha sonra meleğin gözleri kızıl meleğe dönmüş.

"Kendi yazdığı kadere bu öfkesi. Biz melekler bile onun yazdıkları dışına çıkamıyoruz. Zavallı insanların onun yazdığı şeyleri yapmaları onu çıldırtıyor. Oysa iyi de olsa kötü de olsa hepsini kendisi yazdı. Cezasını insanlar değil, kaderi yazan kişi çekmeli." dediğinde gökte daha şiddetli bir şimşek çakmış. Her yer bembeyaz olurken Tanrı'nın gazabı bu günahkâr sözleri sarmalamış.

İnsanlar, şeytan var olmadan günah işliyorlarmış ve şeytandan daha önce dünyaya inmiş olmalarına rağmen böylesine günahkârlarmış.

Tanrı, kızıl meleğin bir gün şeytan olacağını biliyormuş ama günah kelimesi bile yokken, insanları kötü yola sürükleyecek o düşünce var olmamışken bu yolda olmaları Tanrı'yı sinirlendiriyormuş.

Günahı öğrenmeden günah işleyenlermiş onu delirten.

Bütün bunların üzerine günah işlemekten muaf tuttuğu Meleklerinden birisinin de bu sözlerini duyunca daha da öfkelenmiş ve bir şimşek daha çakmış gökte.

İki melek de korku ile birbirlerine bakmışlar. Kızıl olanın korkusu başına gelecek şeyi hissetmesinden kaynaklanıyormuş. Diğer melek ise tamamen kendisi için korkuyormuş.

Kaderinde yazılı olan yüzünden cezalandırılacak olması onun yüreğini dağlıyormuş. Buna rağmen kanatlarını son kez açıp sonunu bile bile konuşmaya başlamış.

"Ey Tanrı'm. Beni sana hizmet etmek için yarattın. Günahsız olmam gerekiyordu ama ben o meleklerden değildim. Biliyorsun, benim bunu bildiğimi de biliyorsun. O gece, melekler rüya görmezken bana rüyamda gerçekleri gösteren de sen değil miydin? Gözlerimi kapattığımda aslında ne için var olduğumu hatırlatan sen değil miydin? Sevdiğin kullarının bir gün kötülüğe yöneleceğini bile bile yarattın ama senin şeytanın istediğin zamanda var olmadı. Onun yaratılması için bir aracı olduğumu bile bile yaşadım. Bunu bana gösterdin ve ben bile bile kendimi tuttum. Şeytan var olmasın diye gömdüm aşkımı yüreğime. Ama senin insanların, kaderlerinde günah yazıyor diye düşmediler mi kötülüğe? Daha şeytan bile var olmamışken bu yolda olmalarının sorumlusu sen değil misin? Şimdi onları kötülüğe düştüler diye mi yargılayacaksın?"

Melek sözlerini bitirdiğinde bir çığlık bırakmış dudaklarından ve sağ kanadı yere düşmüş. Kızıl melek aşkına doğru koşarken göğün gürlemesi tüm evrende duyulmuş. Tanrı öfkeyle bağırmış karşısındaki aciz meleğe.

"İradenin olmadığından söz ediyorsun ama kızıl olan şeytana dönüşmesin diye aşkından vazgeçtiğini söylüyorsun. Aklının ermeyeceği yerde sorgularken kaybolmuşsun. Şimdi de bunun cezasını çekeceksin. Şeytan, benim istediğimden daha geç zamanda inecek yeryüzüne ama öyle günahlar işletecek ki gelemediği o zamanların öcünü alacak benden. Şimdi her zaman gökkuşağı olan bu gökte artık sadece yağmur yağınca çıkacak renkler."

Kızıl Melek, aşkına sımsıkı sarılmışken bir acı feryat daha duyulmuş ve iki melek göz göze gelmiş. Kızıl meleğin saçları sevdiğinin saçlarıyla karışırken ikisi de itiraf etmişler aşklarını.

"Seni seviyorum." demiş kızıl melek ve yere çakıldığını hissetmiş.

"Seni seviyorum." demiş kanadı düşen melek ve son nefesini vermiş.

Kızıl meleğin acı dolu feryadı tüm dünyayı inletmiş. İnsanlar korkudan birbirine sarılmış. Gökte ilk kez o gün yağmur yağmış. Kızıl Meleğin kanatları, masumluğunu kaybetmiş ve alevlere teslim olmuş. Uzun saçlarından iki boynuz çıkarken kalanından alevler savrulmuş.

Kalbi sonsuzluk boyunca iyiliği kucaklarken şimdi siyaha teslim olmuş.

Kızıl Melek feryat etmiş ve o artık Şeytan olmuş. 

🐦‍🔥🪽

☆ Nisanur

Görüş ve öneri satırı:

Yazar Notu: Bu hikayeyi aslında 24 Ağustos tarihinde Twitter hesabımdan daha kısa şekilde yayınlamıştım ve o gün doğum günü olan mervendemirtas 'a ithaf etmiştim. Tekrardan iyi ki doğmuşsun Merve♡ Bu hikayenin hâlâ ithaf edildiği o kişi sensin.

İpi Kesik Uçurtma / HikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin