Güneş Son Kez Parlayınca (2.Bölüm) (+18)

59 8 40
                                    

02.03.24

Kitabın Türü: Dram / Gerilim / Gerçeküstü

Kitabın Türü: Dram / Gerilim / Gerçeküstü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

GÜNEŞ SON KEZ PARLAYINCA 2

"𝓚𝓸𝓻𝓴𝓾𝓷𝓬̧ 𝓘̇𝓿𝓪𝓷 𝓞𝓰̆𝓵𝓾𝓷𝓾 𝓞̈𝓵𝓭𝓾̈𝓻𝓾̈𝔂𝓸𝓻."

-Bir Eylül Günü-

İnsan, bir kağıt ve bir kaleme ne sığdırırdı? Kimisi mutlu olduğu anları satırlara dökerken kimisi bir başarısını resmederdi. İnsanı, insan yapan duygular; bir şekilde, bir yerlerde, bir zamanda kağıtla buluşurdu.

Elime kalemi aldığımda, sabah kırılan camın arasından esen rüzgar hücrelerime doldu. Hatrımda olmayan bir sinir krizi ile fırlattığım parfüm şişesi cama çarpmış ve odamı mis bir koku sararken aynı olay, camın ve şişenin kırılmasına neden olmuştu.

Üşüyordum.

Bir önemi yoktu ama üşüyordum. Bu üşüme havanın soğukluğundan kaynaklanmıyordu. Birkaç saniye önce kollarımda duran bedenin soğukluğu, önce ellerimi, sonra tüm bedenimi sarmış, en sonunda kalbimi buza çevirmişti.

Oysa benim kalbim, acıların alevleri içinde kor olmuşken buz tutması anlamsızdı. Anlam aradığım her olayın, bu derece anlamsızlaşması hayatın yıkıcı hamlesiydi.

Elime kalemi aldığımda ilk pişmanlığımı yazmak için kağıdı önüme çektim. Titreyen kırmızıya bulanmış ellerimden bir damla kan kağıdın üzerine düştü ve aynı noktaya bir damla gözyaşım kendini bıraktı. Bu, kanın kağıda daha da yayılmasına neden oldu. Umursamadım.

En büyük pişmanlığım arkamda dururken ben, ilk maddeye yazacağım pişmanlığım için kalemi oynatmaya başladım. İlk cümlem, kaçtığım gerçeklerin bir kanıtı gibi karşımda duruyordu. Oysa aklımdaki çok farklıydı. Sadece kaçmıştım. Gerçeklerin, kalemimden akıp beni yeniden delirtmesinden korkmuştum. Gerçeklerin bile bizi delirttiği bir dünyada, akıllı kalmak ne kadar da zordu.

Cümlemi tamamladığımda gözlerim harfleri takip etmeye başladı. Aynı anda dudaklarım, yazılan her harfi telaffuz ediyordu. Belki de bağırıyordum ama önemi var mıydı? Söylediğim cümleyi anlayamıyordum bile. Dilimin söylediği, gözlerimin gördüğü zihnimde hiçbir şey oluşturmuyordu.

Yeniden okudum. Anlayana kadar, bıkmadan...

1- Keşke camı kırmasaydım.

2- Keşke parfüm şişesini kırmasaydım.

Aptalca iki cümleydi. Kalemi, kağıdın üzerinden kaldırıp gözlerimi kapattım. Zihnimde dönen o cümleden kaçmaya çalıştım. Kaçtıkça her harf önüme set kurmaya devam etti ve ben daha fazla yorulmadan teslim oldum. Keşke oğlumu öldürmeseydim...

İpi Kesik Uçurtma / HikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin