Twelve

1 1 0
                                        

Minho, elindeki sıcak içeceği yudumlarken gözlerini Seungyeon’dan ayırmadı. “Sana bir şey söylemek istiyorum,” dedi bir anlık tereddütten sonra.

Seungyeon şaşkın bir ifadeyle başını kaldırdı. “Nedir?” diye sordu.

Minho bir süre sustu, sanki söyleyeceği şeyi dikkatle seçmeye çalışıyordu. “Bence sen düşündüğünden çok daha güçlüsün. Her zaman biraz uzak duruyorsun, ama senin bu sessiz direncini görebiliyorum. Sanki fırtınanın ortasında dimdik duruyormuşsun gibi.”

Seungyeon, onun bu sözleri karşısında ne diyeceğini bilemedi. Kalbi hızlanmıştı. Daha önce kimse onun iç dünyasını bu kadar iyi görüp ifade etmemişti. “Teşekkür ederim,” diye fısıldadı, gözlerini yere indirerek.

Minho, hafif bir kahkaha attı. “Biraz garip konuştuğumu biliyorum. Ama işte, bazen düşüncelerimi söylemek zorunda hissediyorum.”

Seungyeon, onun bu dürüstlüğünü takdir etti. “Garip değilsin. Aslında... seninle konuşmak beni de rahatlatıyor,” dedi ve bu sözleri söylerken ne kadar samimi olduğunu fark etti.

Minho’nun yüzü hafifçe aydınlandı. “İşte bu iyi bir başlangıç,” dedi, onunla yan yana yürümeye devam ederken. “Belki bir gün, seninle çok daha fazla şey paylaşabilirim.”

Seungyeon, bu sözlerin ne anlama geldiğini tam anlayamasa da, içinde garip bir mutluluk hissetti. Belki de Minho’nun yanında kendini daha güvende hissetmeye başlamıştı.

Yavaş yavaş parkın çıkışına geldiler. Minho, “Bugün için teşekkür ederim,” dedi ve sıcak bir gülümsemeyle ona baktı. “Eve yalnız mı dönüyorsun?”

Seungyeon başını salladı. “Evet, ama sorun değil. Yakında bir otobüs var.”

Minho, bir an tereddüt ettikten sonra, “O zaman seni otobüs durağına kadar bırakayım,” dedi.

Yürüyerek durağa geldiklerinde Seungyeon, Minho’ya teşekkür etti. Minho ise hafifçe başını eğerek, “Bu sadece başlangıç, Seungyeon. Daha birlikte yapacak çok şeyimiz var,” dedi ve geriye doğru birkaç adım atarak, onun otobüse binmesini izledi.

Seungyeon, otobüse binerken kalbinde hafif bir huzur hissi vardı. Minho’nun yanında, hayatının monotonluğunun yerini bir çeşit sıcaklık alıyordu. Bu başlangıcın nereye varacağını bilmese de, kendini bu yolculuğa bırakmaya hazırdı.

Otobüs yavaşça hareket ederken Seungyeon camdan dışarı baktı. Minho hâlâ yerinde duruyordu, ellerini ceplerine sokmuş, otobüsün uzaklaşmasını izliyordu. Seungyeon’un içinden ona el sallamak geçti, ancak yapmadı. Bunun yerine derin bir nefes alarak başını cama yasladı.

Minho’nun söyledikleri zihninde yankılanıyordu: “Bu sadece başlangıç. Daha birlikte yapacak çok şeyimiz var.” Ne demek istemişti? Minho, her zamanki gibi kendine güvenli ve rahat bir tavırdaydı, ama bu sefer söylediklerinde farklı bir anlam vardı.

Otobüs birkaç durak ilerledikten sonra Seungyeon’un telefonu titredi. Mesaj Minho’dan gelmişti:

> “Eve vardığında haber ver, tamam mı? Bu arada, bir dahaki yürüyüşümüzde siyah-beyaz bir film izleyelim. Bana önerin var mı?”

Seungyeon, mesajı okurken istemsizce gülümsedi. Minho’nun bu kadar ince düşünceli olmasına şaşırıyordu. Siyah-beyaz bir film mi? Gerçekten benimle aynı ilgileri mi paylaşıyor, yoksa sadece beni mutlu etmek mi istiyor? diye düşündü.

Hızlıca bir cevap yazdı:

> “Eve varınca haber veririm. Film için düşünmem lazım. Teşekkür ederim, Minho.”

Otobüs yolculuğu boyunca, Minho’yla geçirdiği zamanı düşünmeye devam etti. Onun yanında her şey daha kolay ve hafif geliyordu. Ama aynı zamanda, Minho’nun bu yakınlığı Seungyeon’un içindeki korkuları da tetikliyordu. Yakınlık, beraberinde bir risk getiriyordu: incinme korkusu.

Eve vardığında, annesi mutfakta yemek yapıyordu. Seungyeon sessizce içeri girip odasına çıktı. Çantasını yere koydu ve yatağına uzandı. Telefonunu çıkarıp Minho’ya kısa bir mesaj gönderdi:

> “Eve geldim. Güvendesin diye düşünüyorsundur. Film önerisi için biraz süre ver bana.”

Cevap neredeyse anında geldi:

> “Beni güvende tuttuğun için teşekkürler, Seungyeon. Ve istediğin kadar düşün, ama seçtiğin film çok uzun olmasın, tamam mı? :)”

Seungyeon mesajı okurken içten bir kahkaha attı. Onun bu rahat tavrı, kendi endişelerini biraz olsun hafifletmişti. Telefonunu bir kenara koyup, bir süre tavana baktı.

“Bu başlangıcın nereye varacağını göreceğiz, Minho,” diye düşündü. Ama bir şeyden emindi: Minho, onun gri dünyasına bir renk katıyordu.

Ertesi gün için hazırlıklara geçmeden önce biraz uyumaya karar verdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 21, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Simulasyon HatasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin