29. 👑

1.8K 287 110
                                    

Mutlu yıllar canımmmm 🫶🥳🎄

Kraliyet moru perdelerinin arasından sızan güneş ışığı bile, sanki dünyanın en iyi uykusunu uyuyormuş gibi prensin göğsünde uzanan omegayı rahatsız etmeye yetmiyordu. Minho ise çoktan uyanmıştı. Prens olduğu için hep erken kalkmak zorunda olduğundan bünyesi böyle alışmıştı. Ne var ki şu zamana kadar kalkmayı ertelediği tek bir gün bile yoktu ancak göğsünde mışıl mışıl uyuyan omega, tüm gün orada uyumak isterse Minho bugünü siktir edebilirdi.

Ancak herkes onunla aynı fikirde olmayabiliyordu tabii. Çok geçmeden tıklatılan kapı Jisung'un gözlerini aralamasına ve elinden fındığı alınmış şaşkın bir sincap gibi kafasını kaldırmasına sebep oldu. Minho içinden söverken sabah olduğu için normalden daha kalın çıkan sesiyle "Dışarıdan söyle." diyerek göğsüne tekrar yerleşen omegasının saçlarını okşadı.

"Günaydın majesteleri, bugün düğün yemekleri için tadım yaptıktan sonra Hwado düküyle olan toplantınıza katılacaksınız." Kapının arkasındaki, Minho'nun programını kısaca açıkladığında prens onu onayladı; ardından yemek kelimesini duyan ve anında parlak gözlerle tekrar kafasını kaldıran omegaya döndü gülerek. "Hemen heyecanlandın bakıyorum?"

"Yemek tadımı diyor Minho. Bayıldım, hemen gidelim."

Prens, yüzündeki gülüşü büyütmeden önce kafasını hafifçe kaldırıp yakınındaki dudaklara bir buse hediye etti. Ardından hoşnutsuz mırıltılar çıkararak omeganın bedenini kolları arasında biraz daha sıktı. "Ben bu yataktan çıkmak istemiyorum ama."

"Gören de yedi yirmi dört kraliyet ailesine hizmet ediyor sanacak." Jisung, ezilen yanağını kurtarmaya çalışsa da bu cümlesiyle birlikte Minho onu daha çok sıkıştırmaya başlamıştı. "Ne dedin, ne dedin? Alay mı ediyorsun benimle?"

"Bıraksana ya! Ah, karnım!" Jisung'un sanki çok acı çekiyormuş gibi çıkan sesi alfanın anında kollarını çekmesine sebep olduğunda aynı anda yüzü de endişeyle doldu. "Jisung, ne oldu? İyi misin?"

Omega ise o sırada hemen doğrulmuştu. "Kandırdım seni." Dil çıkarıp anında yataktan fırladığında Minho derin bir nefes verip başını altındaki yastığa geri bıraktı. "Çok kötüsün." diye mırıldansa da aslında bir şey olmadığı için mutluydu.

Birkaç dakika içinde odalarına giren yardımcılarıyla birlikte özenle güne hazırlandılar. Jisung her seferinde kendi işlerini kendisi halletmek için yardımcılarla ufak tartışmalar yaşıyordu. Bu fazla ilgiye bir türlü alışamamıştı ki uzun bir süre de alışamayacağını düşünüyordu. Bir zamanlar bu işleri kendisi yapardı şimdiyse kendini bir prens gibi hissediyordu.

"Bunun tadına bayıldım." İşaret parmağıyla önünde dizili beş ana yemekten ikinciyi gösterdi. Parlak gözleriyle yanındaki prense bakıyordu. Kraliyet arması süslü beyaz porselen tabakta oldukça sulu, vişne soslu bir biftek; yanında ise Jisung'un annesinin yaptığı özel tarif yeşil bir püre bulunuyordu. Bu yüzden bu tabağı seçmesi hiç de zor olmamıştı. "Tamam, o olsun." Minho sesindeki gereksiz sevinç tınısıyla etrafındaki hizmetliye not alması için söyledi. Omeganın bu kadar hızlı karar vermesine neredeyse ağlayacaktı çünkü çorba ve ara sıcak seçerken Jisung o kadar kararsız kalmıştı ki seçmesi neredeyse iki saat sürmüştü.

En sonunda tatlılara sıra geldiğinde omega inanılmaz mutlu gözüküyordu. Bu seçim sürecini her ne kadar heyecanla beklese de kendisi de oldukça yorulmuştu. Önüne dizilen tatlılara tek tek göz attı ve hepsini Yongbok'un yaptığını bildiği için masanın yanında dikilen arkadaşına ufak bir gülümsemeyi takiben attığı öpücükle teşekkür etti. Böylece sarışın omeganın, bu tatlılar için harcadığı yorgun saatleri unutmasına sebep olmuştu.

F*ck that nobility!//MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin