Bölüm Sekiz: İzlerin Peşinde

50 9 9
                                    


---

Ali, gece boyunca uykusuz kalmıştı. Mektubun anlamı ve kitapçıda gördüğü yüz, zihnini bir örümcek ağı gibi sarmıştı. Fotoğrafın arkasındaki isim olan Ayşe Karaca, ona tanıdık gelen yüzün bir adı olabileceğini düşündürüyor ama aynı zamanda bu ismin hayatında daha önce neden hiç geçmediğini sorguluyordu. Bu soruların cevabını bulmak için harekete geçmesi gerektiğini biliyordu. Ama nereden başlayacağını bilmiyordu.

Sabah, okulun koridorlarında adeta bir gölge gibi dolaşıyordu. Arkadaşlarının arasından kaybolmuş, sessiz ve içine kapanık hâli, onu herkes için görünmez bir figüre dönüştürmüştü. Ne derslerde dikkati vardı ne de teneffüslerde bir yere ait hissediyordu. Öğretmeni Sevim Hanım, onun bu hâlini fark etmişti.

“Ali, dün konuştuğumuz gibi, hâlâ bir sorun olmadığını mı söylüyorsun?” diye sordu Sevim Hanım. Sesi yumuşak ama kararlıydı. Ali bir an ona bakmakla bakmamak arasında tereddüt etti. İçinden bir parça, her şeyi anlatmak istiyordu, ama bunu nasıl yapacağını bilemiyordu. Onun yerine sadece başını sallayıp uzaklaştı.

Ama Sevim Hanım peşini bırakmaya niyetli değildi. “Bak Ali, bazen insanın hayatında anlamlandıramadığı şeyler olur. Ama yalnız kalmak her zaman çözüm değildir. Birine güvenmek her zaman kolay değildir, ama bunu yaparsan kendine yüklediğin ağırlıklar biraz olsun hafifleyebilir,” diye ekledi. Ali, onun sözlerine içten içe hak verse de yine de sessiz kaldı. Şu an yalnızca kendi yolunu bulmak istiyordu.

Okul çıkışında, aklındaki sorularla birlikte yeniden kitapçıya gitmeye karar verdi. Bu sefer niyeti daha ciddiydi. Fotoğrafın arkasındaki isim, ona bu gizemin ilk kapısını açabilecek bir anahtar gibi görünüyordu. Kitapçıya girdiğinde, eski rafların arasında gezinirken dükkânın sahibi olan yaşlı adam ona yaklaştı.

“Evlat, dün de buradaydın. Bugün bir şey mi arıyorsun?” diye sordu adam. Sesi, Ali’yi biraz tedirgin etti ama bu fırsatı değerlendirmek istiyordu.

“Dün bir fotoğraf albümü gördüm,” dedi Ali. “İçinde bir fotoğraf vardı. Fotoğrafın arkasında Ayşe Karaca yazıyordu. Bu kadın hakkında bir bilginiz var mı?”

Yaşlı adam bir süre düşündü. Sonra başını hafifçe salladı. “Bu albüm eski bir müşterimden kalmıştı,” dedi. “Ama bu ismi hatırlamıyorum. Belki albümde başka bir bilgi vardır?”

Ali’nin kalbi hızla atmaya başladı. Adam, albümü tekrar bulup Ali’ye verdi. Ali, fotoğrafları tek tek incelemeye başladı. Her bir kare, yıllar önce çekilmiş, birbirinden bağımsız gibi görünen sahnelerden oluşuyordu. Ama bir tanesi özellikle dikkatini çekti: aynı kadının, bir adam ve bir çocukla çekilmiş başka bir fotoğrafı. Çocuğun yüzü bulanıktı ama giysilerindeki bir detay Ali’nin dikkatini çekti. O kıyafet, ona tanıdık geliyordu.

“Bu çocuk…” diye mırıldandı Ali, düşüncelerini toparlamaya çalışarak. İçindeki bir ses, bu çocuğun kendisi olabileceğini söylüyordu. Ama bunu kanıtlamak için başka bir bilgiye ihtiyacı vardı.

Akşam eve döndüğünde, kafasında birçok soru dolaşıyordu. Yemek masasında ailesiyle otururken, annesinin bakışlarını üzerinde hissetti. Annesi, genelde fazla konuşmazdı ama bu sefer farklı bir havası vardı.

“Bugün yine dalgın görünüyorsun,” dedi annesi. Sesi sertti. “Ne halt karıştırıyorsun?”

Ali bir an durakladı. Her zamanki gibi, olan biteni anlatmamak için bahaneler bulmaya çalıştı. “Bir şey yok,” dedi kısaca.

Ama annesinin bakışları, bu cevaptan memnun kalmamıştı. “Bana bak, Ali. Evde sakladığın bir şey varsa, bunu öğrenirim. Sakın aptallık yapma,” diye uyardı. Bu sözler, Ali’nin içinde bir öfke dalgası yarattı ama bunu bastırmayı başardı. Yine de annesinin bu tavrı, Ali’nin şüphelerini daha da artırıyordu. Ona karşı neden bu kadar düşmanca davranıyordu?

Gece, Ali bir kez daha o eski kutuyu karıştırmaya karar verdi. Daha önce görmediği bir şey bulmayı umarak her bir eşyayı dikkatle inceledi. Kutunun dibinde, başka bir zarf dikkatini çekti. Zarfın içinden çıkan belgeler, ilk bakışta sıradan görünüyordu. Ama bir tanesi, doğum belgesi olduğunu düşündüğü bir evrak, Ali’nin dikkatini çekti.

Evrakta yazılı olan isim… onun bildiği isim değildi. Ali Karaca. Bu, onun şu an kullandığı soyadı değildi. Kalbindeki sıkışma, yerini ağır bir şaşkınlığa bıraktı.

“Bu ne demek oluyor?” diye fısıldadı kendi kendine. Doğum belgesindeki tarih, onun doğum tarihine uyuyordu ama soyadı farklıydı. Şimdiye kadar bildiği her şey sorgulanır hâle gelmişti. Annesine bu belgeyi sormayı düşündü ama bu çok riskliydi. Eğer doğruysa, ailesinin ona yalan söylediğini yüzlerine vurmak için daha fazla bilgiye ihtiyacı vardı.

Ertesi gün, okulda bu düşüncelerle boğuşuyordu. Arkadaşları onun varlığını fark etmiyor, öğretmenlerinin sözleri ise havada kayboluyordu. Ali’nin içindeki boşluk, yerini giderek büyüyen bir meraka bırakmıştı. Teneffüste, sınıf arkadaşlarından Mehmet yanına yaklaştı.

“Ali, bugün yine çok sessizsin. Gerçekten iyi misin?” diye sordu Mehmet. Onun iyi niyetli bir çocuk olduğunu biliyordu ama bu sorular, Ali’nin daha fazla içe kapanmasına neden oluyordu.

“Bir şey yok, Mehmet,” diye cevap verdi kısa bir şekilde. Fakat Mehmet pes etmiyordu. “Biliyor musun, bazen bana her şeyden vazgeçmiş gibi görünüyorsun. Ama bunu yapmamalısın. Bir şey seni rahatsız ediyorsa, konuşabilirsin.”

Ali’nin gözleri bir an için Mehmet’e döndü. Sözler içten görünüyordu ama Ali’nin içinde yıllardır büyüyen duvarlar kolayca yıkılamazdı.

“Teşekkür ederim,” dedi sadece, ama içten içe, birine güvenmenin ne kadar zor olduğunu bir kez daha hatırladı.

Okul çıkışında, bir kez daha kitapçıya gitmeye karar verdi. Bu sefer, daha fazla bilgi bulmak için kararlıydı. Kitapçıdaki yaşlı adam onu tekrar görünce gülümsedi.

“Bugün bir ilerleme kaydettin mi, evlat?” diye sordu adam.

Ali, doğum belgesinden bahsetmeyi düşündü ama bu sırların sadece kendisine ait olduğunu hissediyordu. Bunun yerine, albümdeki diğer fotoğrafları incelemeye devam etti. Fotoğrafların bir tanesinde, aynı kadının elinde bir oyuncak dikkatini çekti. Oyuncak, Ali’nin çocukluğundan bir anıyı tetikledi. Bu oyuncak, bir zamanlar onun en sevdiği şeylerden biriydi.

“O oyuncak…” diye mırıldandı. Zihnindeki parçalar bir araya gelmeye başlıyordu. Ama bu, sadece başlangıçtı. Gerçeği tamamen öğrenmek için daha fazlasını bulması gerekiyordu. Fotoğraftaki yer tanıdıktı; eski bir park. Oraya gitmeye karar verdi.

Ali, sonunda bir şeylerin peşinden gitmeye karar vermişti. Gerçek, ona adım adım yaklaşıyor, aynı zamanda ona ağır bir yük getiriyordu. Bu yolculuk, sadece geçmişiyle değil, kendi kimliğiyle de yüzleşmesini sağlayacaktı. Ama bu yolda yalnız olduğunu da biliyordu.

---

Ben aslında kafamda kurguyu oturttum sanıyormuşum... Bundan sonra ne yapacağımı pek bilemiyorum. Biraz yardım eder misiniz?
Lütfen oy verin...
Ve biraz yardım...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 4 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kaybolan Yansımalar (Gerçek Ailem-Erkek Versiyon)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin