BÖLÜM 12

358 59 57
                                    

__Kırgınlık__

Seyran, kafeden dışarı adımını attığında içini bir üşüme sardı. Ama bu, havanın soğuğundan değildi. Kalbinin bir yerinde ağır bir kırgınlık vardı; kaynağını tam anlamasa da kendini bildi bileli taşıdığı bir yük gibi.

Ferit'in bakışları, sanki bir şeyleri görmek için çok derinlere bakmaya çalışıyormuş gibiydi. Seyran, ilk kez birinin onu o şekilde incelediğini hissetmişti. Bu duygu yabancıydı, rahatsız ediciydi ama bir yandan da garip bir şekilde tanıdık.

"Kim o?" diye düşündü kendi kendine. "Benimle ne ilgisi olabilir ki?"

Ayakları kendiliğinden yürüyordu, ama kalbi geri dönüp bakmak istiyordu. Bu istek, onu daha da sinirlendirdi. Bir yabancının, birkaç kelime ve bir bakışla içinde böyle bir karmaşa yaratması haksızlıktı.

Hafifçe iç çekti.
"Belki de ben fazla zayıfım," diye düşündü. "Annem hep öyle derdi ya... İnsanlar beni incitir çünkü ben onlara izin veriyorum."

Başını yere eğdi, yürümeye devam etti. Ferit'in söyledikleri kulağında yankılanıyordu: "Hiçbir şeyin olmadığı yer, bazen en dolu olandır."

Bir anda durdu. Bu sözün onda uyandırdığı kırgınlık, içindeki büyük boşluğun bir yansımasıydı. "Hiçbir şeyim yok. Ama o doluluk hissi? O bende yok."

Gözleri hafifçe doldu, ama ağlamamaya kararlıydı. Ağlamaktan yorulmuştu; ağlamanın hiçbir şeyi değiştirmediğini çoktan öğrenmişti. Ama bu, acının geçmesine yardımcı olmuyordu.

Kendine kızmaya başladı.
"Bir yabancıyı neden düşünüyorum? Ben kimim ki? O, belli ki farklı biri. Ben... sadece burada, herkesin görmezden geldiği biri."

Kırgınlığını kabullenmek istemiyordu ama Ferit'in gözlerinde hissettiği o tanıdık acı, kendi kırgınlıklarının aynası gibiydi. Ve bu his, Seyran'ın yıllardır kaçtığı gerçeği yüzüne vuruyordu: O da kırık biriydi. Ama ben de kırığım.

Eve yaklaşırken, yalıya baktı. O devasa yapının ihtişamı, onun küçüklüğünü daha da vurguluyordu. Derin bir nefes aldı. İçeri girip her zamanki gibi sessizce köşesine çekilecekti. Ama Ferit'in varlığı, Seyran'ın bu sessizlikte kalmasını zorlaştırmıştı.

Bir an durdu ve kendi kendine mırıldandı:
"Bu kadar kırıkken, neden başka birinin yaralarına dokunmak ister ki insan?"

<><><><><><><><><><><><>

Seyran, kafede Ferit'le yaşadığı o kısa anın ağırlığını sırtında taşır gibi müştemilata doğru yürüdü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Seyran, kafede Ferit'le yaşadığı o kısa anın ağırlığını sırtında taşır gibi müştemilata doğru yürüdü. Adımları yorgundu, içindeki karmaşayla birlikte daha da ağırlaşmıştı. Yalı sessizdi; o gece herkes bir davete gitmişti, evde kimseden eser yoktu. Sessizlik, Seyran'ın zihnindeki düşünceleri daha da yükseltiyor, kaçmaya çalıştığı sorularla onu yüzleştiriyordu.

Yabancı Adam/SeyferHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin