Bölüm 2: Yetimhane (Orphanege)

124 16 1
                                    

Ben yazar anlatımı yapıyorum ama isterseniz Bella'nın ağzından devam edebilirim, düşüncenizi belirtin :)

Multimedia: Isabella

Yetimhanenin çok katı kuralları vardı. Herhangi bir kuralı çiğneyen, hapishaneye benzer hücrede kalıyordu. Bu Isabella'nın en korktuğu şeydi. Hücreye girmemek için bütün kurallara uymaya dikkat ederdi.Daha önce birkaç kez, Peter Isabella için hücreye girmişti.

Isabella'nın fobisi vardı, dar ve havasız yerlerde kalamıyordu. Kalbi hızla atmaya başlıyor,sonra da ağrıyordu. Bunu bildiği için Peter gözü kapalı suçları üstlenmişti.

Normalde böyle cezalar olmaması gerekirdi, fakat müfettişlerin bundan haberi yoktu. Denetime gelindiğinde hücreler değişime uğruyor, sorulduğunda temizlik malzemelerinin olduğu depolar deniliyordu.

Yine bir okul çıkışında, Isabella'nın canı sıkılmıştı. Klasikti. Uğraşacak birşeyler arıyordu.

''Peter, caddeye inelim mi?''

''İsterdim ama Emma'yla buluşacağım. Söz vermiştim.'' dedi Peter. Bella başıyla onayladı onu. O zaman kendi giderdi. Brookville caddesine doğru yürümeye başladı. Hava biraz soğuktu. Zaten Brookville'de hava sıcaklığı 18'i geçmemişti hiçbir zaman. Hırkasına daha da sarıldı Bella. Ardından köşeyi döndüğünde her gün gördüğü parkın kapısında oturan Caroline'ı görmüştü. Caroline duyuyor, fakat konuşmuyordu. Konuşmak istemiyordu. Önceden yaşadığı bazı olaylar onu fazlasıyla etkilemişti. Parkın önünde poğaça satarak ailesine yardım ediyordu. Bella, onun yanına gitti.

''Her zamankinden.'' dedi gülümseyerek. Caroline gülümseyerek başıyla onayladı, ve poğaçayı Bella'ya uzattı.

''Teşekkür ederim.'' diyerek fısıldadı Bell. Parayı uzattı Caroline'a. Ardından yürümeye devam etti. Aklı, yine yetimhaneden ayrıldığında ne yapacağındaydı. Devletin yetimhanedeki çocuklara verdiği belli bir ücret vardı. 18 olduğunda, ücret kesiliyor ve yetimhaneden çıkarılıyorlardı.

Bella yine bunları düşünürken oturmaya karar verdi. Kitabını çıkardı, ve düşüncelerinden biraz uzak kalmak için okumaya başladı.

Kafasını kitaptan kaldırdığında, havanın çoktan kararmış olduğunu gördü. Şaşırmamıştı, çünkü kitaba daldığında zamanın nasıl geçtiğini anlamazdı. Cebinden telefonunu çıkarıp saate baktı. Eğer 15 dakika içinde yurda gitmezse, geç kalacaktı. Hemen toparlanıp koşmaya başladı Bella.

''Kahretsin! Bu sefer kesin hücreyi boylayacağım!'' dedi içinden. Bir yandan da yetimhaneye giden ormanlık yolda korkarak geçiyordu. Kalbi şimdiden atmaya başladı. İleride ki 3-5 serseriyi gördüğünde yutkundu.

''Görmezden gel Bell.'' Bu ses kulağında yankılandığında birden durdu Bella. Ardından dengesini kaybedip düştü. Onu gören serseriler, sırıtıp yaklaşmaya başlamışlardı.

''Uzak durun!'' dedi Bella.

''Bakın burada kim varmış? Bu saatte burda ne işin var güzellik?'' Yanağından makas almaya çalışan çocuğun elini tutup çevirdi Bella. Çocuk acıdan kıvranırken çocuğu yere çekip düşmesini sağladı. Ardından kendi de kalktı.

''Sert kız. Bayılırım.'' dedi cap takan çocuk. Bella'ya yaklaşırken, Bella ona doğru hızla ilerledi, ve bacağını çocuğun karnına geçirdi. Bu hareketleri nasıl yapıyordu, kendide bilmiyordu. Sadece o an bunu dilemişti. Kalan iki çocuk şaşkınlıkla Bella'ya bakarken, Bella yutkundu.

''Çıkın yolumdan.'' Çocuk Bella'ya sertçe baktıktan sonra:

''Bir kızla başa çıkamıyor musunuz!'' diyip Bella'nın üzerine yürüdü, ve kolundan tutup sarstı. Ardından ayağına çelme takıp Bella'nın düşmesini sağladı. Bella, ters düştüğü için ayağını burkmuştu, ve canı oldukça yanıyordu.

Bella'nın hallettiği diğer iki çocuk da kalktığında, dördü birden üzerine yürümeye başlamışlardı. İyice yaklaştıklarında, bir ses duymuşlardı. Bir kurt sesi. Bella korkuyla çığlık atarken kulaklarını kapatmıştı. Gözlerini sımsıkı yummuştu. Gözlerini açtığında, karşısında kocaman, kahverengi tüylü ve yeşil gözlü bir kurt görmüştü. Evet, evet bu kesinlikle bir kurttu. Nerdeyse Bella'nın boyunun iki katıydı. Bella öylece bakarken, diğer serseriler çoktan kaçmışlardı. Kurt, gözlerini Bella'dan ayırmamıştı. Ardından yukarı doğru uzanıp ulumaya başladı. Sonradan tekrar Bella'nın gözlerine baktı, Bella'nın yanına gelip eğildi, Bella öylece bakıyordu.

Kurt kafasını kaldırıp tekrar Bella'ya baktıktan sonra tekrar eğildi. Bella'nın sırtına binmesini istiyordu. Sonunda anladığında, biraz da korkarak sırtına bindi. Bu yaptığının çılgınlık olduğunu biliyordu. Ama kendini rüyada sanıyordu. Ve şu an istediği tek şey, bu bir rüyaysa, rüyanın tadını çıkarmalıydı. Yetimhaneye yaklaştıklarında, kurt eğildi, Bella indikten sonra elini kurdun tüylerine dokundurdu.

Kurt, elini kaldırıp Bella'ya baktı, Bella elini açıp kurdun patisine dokundurduğunda, ayağındaki bütün acısı gitmişti. Şaşkınlıkla ayağını oynatırken, kafasını kaldırdığında kurdun gidiyor olduğunu gördü.

''Hey!'' diye seslendi, ama kurt onu dinlememişti. Bella tekrar yutkundu, ve yetimhaneye ilerledi. Güvenlik görevlisi Bella'yı gördü, ve kolundan tutup müdiriyete götürmüştü. Kalbi şimdiden hızlanmıştı.

Büyük odanın kapısı açıldığında müdür önünü döndü.

''Demek bir kaçak. Adın ne?''

''Isabella Clark.'' Müdür gözlerini kısıp Bella'ya baktı. Onu baştan aşağı süzdükten sonra bilgisayarına döndü.

''Pekala, Isabella Clark. Hücreye gidiyorsun. Bu gece orada kalacaksın. Yarın çıkabilirsin.'' Bella başıyla onaylarken, geceyi nasıl geçireceğini çoktan düşünmeye başlamıştı.

Isabella'nın GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin