O gece, telefonunu okulda unuttuğunu fark eden Bella, hemen odadan çıkıp gizlice erkeklerin kaldığı binaya sızdı. Peter'ın odasına geldikten sonra hafifçe kapısını tıklattı. Koridora göz atarken gördüğü gölge, korkmasına yetmişti. Kapıyı biraz daha hızlı çaldı.
''Peter!'' diye fısıldadı. Gölge, güvenlik görevlisine aitti. Elindeki el feneriyle köşeyi dönmek üzereydi.
''Lanet olsun!'' diye kendi kendine söylendi Bella. Güvenlik görevlisi köşeyi dönüp el fenerini koridora tuttuğunda ortaya çıkacaktı çünkü. Ve bu gece bayan McSun'ın odasına girip, azar işitmeye hiç niyeti yoktu. Ama yapabilecek bir şeyi de yoktu. Son kez kapıyı tıklattı. Güvenlik görevlisi, köşeyi dönerken Bella dişlerini sıkıp gözlerini sımsıkı yumdu. O an, kapı aniden açıldı, Bella kolundan tutulup odaya sokuldu.
''Tanrı aşkına Bell? Derdin ne senin?'' diye sordu Peter. Bu riski göze alıp Bella'nın odasına gelmesine biraz sinirlenmişti. Bella'nın heyecandan hızla inip kalkan göğüs kafesi, Peter'in göğsüne değiyordu. Fazla yakınlardı. Peter, bir kolunu duvara yaslamış, Bella'yıda duvarla kendi arasına almıştı.
''Peter ben, ben telefonumu okulda unutmuşum. Onu almam lazım.'' dedi Bella. Peter gözlerini devirdi.
''Gecenin 3'ünde telefonunu almak için seninle okula gelip gelmeyeceğimi soracaksan, hayır. Gelmeyeceğim.''
''Peter lütfen, telefonumsuz yapamam biliyorsun! Bu sanki kıyafetsiz dolaşmak gibi, kendimi eksik hissediyorum.'' dedi Bella.
''Gelmek isterdim ama,'' dedi Peter. Yatağına doğru ilerledi ve yattı.
''Üşeniyorum.''
''Peter, lütfen. Gelmezsen tek gideceğim.'' dedi Bella, ayağını yere vurarak.
''Yavaş ol Isabella, Jason uyanacak.'' dedi, gözleri Jason'ı takip ederken. ''Ayrıca sen korkarsın. Gidemezsin. Blöf yapma.'' dedi Peter.
''Gideceğim.'' dedi Bella birden sinirle. Ardından hızla odanın kapısını açıp kendini dışarı attı. Kontrollü ve hızlı bir şekilde, kızlar binasına geçti. Ardından bahçeye çıktı. Tam tahmin ettiği gibi, güvenlik görevlisi yine uyukluyordu.
''Ne kadar zor olabilir ki Bella.. Telefonun için.'' dedi, ve okula doğru koşmaya başladı. Sessiz ve karanlık sokakları koşarak geçtikten sonra okulun kapısında durdu Bella. Biraz soluklanmaya ihtiyacı vardı. Ellerini dizlerine koyup biraz soluklandıktan sonra, okul kapısına tırmanıp içeri atladı. Sınıfının birinci katta olması işin en güzel yanıydı. Sınıfın camının biraz tamire ihtiyacı olduğundan, tam kapanmıyordu. Bu yüzden hafif itmesiyle açılmıştı.
Sınıfa girip, sıranın altından telefonunu alıp öptü, ve gülümsedi.
''Mission: complate.'' diyip, tekrar sınıftan çıktı. Okul kapısındanda atladıktan sonra, tekrar yurda koşmaya başladı.
Birden uluma sesi duyduğunda, durdu. Bir yere saklanmalı mıydı? Hızlıca yoluna devam etmeyi tercih etti. Sokağın köşesini döndükten sonra, karşısında simsiyah ve mavi gözlü bir kurt görmeyi beklemiyordu. Bu, önceki gördüğü yeşil gözlü kurt değildi. Onun gibi yumuşak da bakmıyordu. Gayet sert, ve nefret dolu bir bakışı vardı.
Yavaş yavaş Bella'nın üzerine doğru ilerlerken, Bella'nın ayağı korkudan birbirine dolandı, ve dengesini bulamayıp yere düştü. Kurt, Bella'ya doğru eğilirken, Bella gözlerini sımsıkı kapadı. Ardından duyduğu gürültülü sesle açtı gözlerini. Başka bir kurt, siyah kurda saldırıyordu. Bella gözlerini kocaman açarak düştüğü yerden onları izledi. Birbirlerine pençe atarlarken, ormana doğru ilerliyorlardı.
Bella da kalkıp peşlerinden ormana gitti. Bu gece, bu işin ne olduğunu bulacaktı. Hayal görüyor olamazdı. Ormana gittiğinde, siyah kurt, kahverengi kurdun pençesinden kurtulmuş, Bella'yı görür görmez de onun yanına doğru koşmaya başlamıştı. Bella'nın bacağına güçlü bir pençe atarken, Bella çığlık atarak yere yığıldı. Bacağına neredeyse 5 cm'lik derin yaralar açılmıştı ve fena halde kanıyordu.
''Bella!'' Peter'ın sesini duyduğunda Bella'da bağırdı.
''Peter! Gelme!'' Kahverengi kurt sinirle uluduğunda, siyah kurt sinmiş, ardından koşarak uzaklaşmıştı. 10 saniye içinde, kurt, bir insana dönüştüğünde Bella öylece kalakalmıştı. Bu gördükleri çok fazlaydı. O insan yanına doğru gelirken, Bella geri geri yerde sürünmeye başladı.
''Lütfen gelme lütfen!'' Bella ağlayarak eliyle yüzünü gizlemiş, bir yandan da bacağındaki yara yüzünden ağlıyordu. Bir el, Bella'nın elini tuttuğunda Bella çığlık attı.
''Şişşt.'' dedi. Bella karşısında Sam'i görmeyi hiç beklemiyordu. Bacağındaki yara hızla iyileştiğinde Bella elini çekti.
''Nesin sen!'' Sam dudaklarını diliyle ıslattı.
''Ben Sam, Bella. Sam Clark. Senin ikizinim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Isabella'nın Günlüğü
FantasyGenç ve güzel, kendisini bildi bileli yetimhanede büyüyen Isabella. Günün birinde yolda gördüğü ove onu koruyup kollayan küçük köpeğin, aslında bir kurt olduğunu öğrenmesinin ve devamında gelen doğaüstü olayların hikayesi.