Damla damla ter olan alnından bir yaş daha süzülürken Bella sayıklamaya devam etti.
''Anne..Anne çıkar beni burdan..''
''Hey! Bella!'' diye fısıldadı Peter. Fakat Bella onu duyuyor gibi gözükmüyordu. Peter, gecenin bir yarısında aklı Bella'da kaldığı için odasından çıkıp Bella'yı kontrol etmeye gitmiş, onu yerinde göremeyince de ceza aldığını anlamıştı. Binanın çıkış kapısından çıkıp hücrelerin pencerelerini teker teker kontrol etmişti. Sonunda Bella'yı bulduğunda derin bir nefes vermişti. Onu uyanırmaya çalışıyordu fakat Bella'nın onu duyduğu pek söylenemezdi. Peter, eline aldığı taşı hafifçe Bella'nın yatak demirliklerine denk getirmeye çalıştı. Ve başardı da. Kendi kendine gülümseyip gururlanırken Bella gözlerini açtı.
''Peter..''
''Bella! Buradayım. Seni yalnız bırakmamak için geldim. İstersen seninle bütün gece konuşabilirim.''
''Ah, iyiyim. Teşekkür ederim. Çok iyi bir arkadaşsın.''
''İyi bir arkadaşım değil mi? Hah, evet. Pekala, pek iyi görünmüyorsun. İyi olduğuna emin misin?''
''Sadece biraz korkuyorum ve.. oda çok küçük. Sanki duvarlar üstüme üstüme geliyor.''
''Sakin kal.. Kapat gözlerini ben burdayım. İstediğinde seslenebilirsin.'' dedi Peter. Ve pencerenin dibine oturdu. Derin bir nefes vererek kafasını duvara yasladı.
''Teşekkür ederim.'' diye fısıldadı Bella. Başını yastığa koyarken yutkundu. Gülümsemesi yavaş yavaş sönerken gördüğü rüyayı düşündü.
Rüyasında, onu kurtaran kurdu görmüştü. Ardından kızıl saçlı bir kadın, kurdun yanındaydı. Onunla beraber gitmişti. Bella, onlara doğru seslenmişti. Rüyasında da hücrenin içindeydi. Kurt, parlayan gözlerle ona bakarken, pelerinin içine gizlenen ve yalnızca kızıl saçları görünen kadın kurda gidelim işareti vermişti. Bella, rüyasında o kıza 'anne' diye seslenmişti. Neden böyle seslendiğini kendide bilmiyordu.
Güneşin doğuşuna kadar başı yastıkta, öylece oturdu Bella. Artık direnemeyeceğini anlamıştı, ama yinede odanın tam olarak aydınlanmasını bekliyordu. Camın önüne gelmek için sandalyeye çıktı. Pencerenin önünde uyuklayan Peter'a a baktı.
Peter, hafif kirli sakallı, kumral bir çocuktu. Gözleri açık kahverengiydi. Boyu uzun, geniş omuzluydu. Küçüklüğünden beri basketbola meraklıydı. Her fırsatta Bella'yı kolundan tutup maç izlemeye götürürdü. Bella ona destek olur, tezahürat yapardı. Çoğu kişi Peter ve Bella'yı sevgili sanardı, fakat Bella gülümseyip: ''Yo yo, biz sadece arkadaşız.'' derdi.
Sadece arkadaş.. Peter için de öyle miydi?
---
''Biraz daha orada kalsaydım kafama sıkacaktım. Bu zamana kadar benim yüzümden kaç kez orada kaldın, ama bir daha bunu yapmana izin vermeyeceğim.'' dedi Bella. Peter yüzünü kırıştırarak elini boynuna götürdü.
''Sorun değil Bell, benim senin gibi fobim yok.'' Bella suratını astı, Peter'ı elinden tutup en yakın banka oturttuktan sonra arkasına geçip boynuna masaj yapmaya başladı.
''Bella? Ne yapıyorsun?''
''Benim yüzümden bütün gece dışarıda uyudun Peter, bunu hak ediyorsun ısrar etme lütfen.'' Peter kaşlarını kaldırdı. Ardından önüne döndü ve gözlerini kapattı.
''Aa! Leo!'' diye bağırdı Bella. Yanına gelen geçen geceki köpeği kucağına alarak.
''Nasılsın, özledin mi beni? Çok tatlısın.'' dedi köpeği okşarken.
''Bella.. Bence bu bir köpek değil.'' Bella Peter'a gözlerini devirerek baktı.
''O da ne demek Peter?''
''Yani sence de, biraz çakalımsı kurdumsu değil mi?''
''Kurt mu?'' dedi Leo'yu yavaşça yere bırakarak. Ardından dikkatle Leo'ya baktı.
''Ne oldu?'' diye sordu Peter.
''Hiç, hiç bir şey.'' dedi Bella. Köşede duran sosisçi den büyük bir sosis alıp yine Leo'ya yedirdi.
''Görüşürüz ufaklık.'' dedi.
Hava kararmaya başlarken, Peter ve Bella da yetimhanenin yolunu tuttular.
''Bu gece dolunay var.'' dedi Peter.
''Yani?'' diye sordu Bella.
''Yani Bell, bir inanış vardır ya hani, dolunayda kurt adamlar olur falan. Saçmalıyorum işte. Boşver sen beni.'' dedi Peter.
''Keşke gerçek olsalar.'' dedi Bella, gözlerini dolunaya dikerek.
''Ne? Ciddi olamazsın.'' dedi Peter Bella'ya dümdüz bakarak.
''Hayatımızda biraz aksiyon ve heyecan olurdu, fena mı?'' dedi Bella kıkırdayarak. Yetimhaneye vardıklarında sessizce içeri girdiler. Bella, Peter'ı yanağından öpüp iyi geceler diledikten sonra, odasına doğru ilerledi.
''Bu gece,'' dedi. ''Işıklar içinde, geniş ve penceresi olan bir odada uyuyacağım.'' Sonra gülümsedi kendi kendine. Deliriyor gibi hissediyordu. Odaya girince çantasını bir kenara attı. Henüz bir oda arkadaşı yoktu. En sonuncu oda arkadaşı 4 ay önce 18. yaşını doldurur doldurmaz yetimhaneden çıkarılmıştı. Kendini yatağa bırakmadan önce, üzerindeki kıyafetlerden kurtuldu. Örtünün altına girdi..Derin bir nefes verdi, ve gözlerini kapadı.
''Bella, bence bu bir köpek değil... Yani sence de, biraz çakalımsı kurdumsu değil mi?''
Peter'ın sesi kafasına dolarken aklına Leo'yu getirdi. Yeşil gözleri, kahverengi tüyleri, ve başının yanındaki o siyah iki çizgi..Kavga da ona yardım eden kurdun sırtına çıkarken gördüğü siyah iki çizgiyle aynıydı. Ve gözleri.. Yeşil, büyük gözleri..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Isabella'nın Günlüğü
ФентезіGenç ve güzel, kendisini bildi bileli yetimhanede büyüyen Isabella. Günün birinde yolda gördüğü ove onu koruyup kollayan küçük köpeğin, aslında bir kurt olduğunu öğrenmesinin ve devamında gelen doğaüstü olayların hikayesi.