Bölüm 6: Yeşil Gözler (Green Eyes)

183 9 4
                                    

Multimedia: Isabella 

Bella ve Grace, o gün evi satın almışlardı. Bella yetimhaneye döner dönmez Peter'i bulmaya gitmişti. Olanları anlattığında, Peter ağzı açık bir şekilde kalakalmıştı.

''100.000 liraya ev mi aldı?'' diye sordu.

''Sana o kadar şey anlattım, dikkatini çeken tek şey bu mu?'' diye sordu Bella.

''Ah hayır tabi, gözlerinde ışık gördüm demiştin değil mi?''

''Evet, ve bu çok garipti. Sanırım ondan biraz korkuyorum.'' dedi Bella, gözleri masaya dalarken.

''Korkulacak bir şey yok Bella. Alt tarafı biraz.. garip davranan bir kız o kadar.'' dedi Peter, Bella'yı biraz rahatlatmak istercesine. Ama söyledikleri onu da düşündürmüştü. 

''Hadi,'' dedi Bella. ''Ders başlayacak.'' 

Okul, yetimhaneye 5 dakika uzaklıktaydı. Zaten yetimhanenin kendi okuluydu. Bella, okulda çok başarılı öğrencilerden biriydi, bir öğrendiğini bir daha asla unutmazdı. Okul müdürü ara sıra Bella'yı odasına çağırır, dersleri ihmal etmemesi konusunda öğüt verirdi. Zaten bildiği şeylerdi. Geçmişi pek parlak olmadığı için, geleceği için çalışmaya başlamıştı.  Anne ve babasını bulacak, kendine yeni bir hayat kuracaktı. 

''Merhaba çocuklar.''

''Merhaba Bayan Curly.''

''Bugün sınıfımıza yeni bir arkadaşımız geldi. Okulumuzda yeni. Kendisine yardımcı olmanızı istiyorum. Gel!'' diye seslendi. Kapıdan içeri giren, kumral çocuğa baktı Bella.

''Samuel Brown.'' dedi bayan Curly. Çocuk doğrudan Bella'ya baktığında, Bella olduğu yerde rahatsızca kıpırdadı. Peter ise gözlerini dikmiş doğrudan Samuel'e bakıyordu. 

''Kendini bize tanıt Samuel.''

''Sam,'' dedi kumral çocuk. ''Tam adımla seslenilmesini sevmiyorum. Sam demenizi tercih ederim.'' dedi gülümseyerek. Gözleri tekrar Bella'ya döndüğünde Bella da kafasını kaldırıp Sam'e, tam olarak gözlerinin içine baktı.

Yeşil gözlerine.

---

Bella, o gözleri bir yerlerden hatırlıyor gibiydi. Yeşilin o tonunu bir yerlerden biliyor olmalıydı. Neden ders aralarında ona baktığını sormak için, tenefüste Sam'i yanına gitti.

''Hey!'' dedi elini saçlarına dolayarak. Utandığında hep böyle yapardı.

''Hey.'' dedi Sam, Bella'ya bakıp gülümserken.

''Seni bir yerlerden tanıyor olabilir miyim?'' Sam gözlerini kaçırdı.

''Belki..'' Arkasını dönüp giderken Bella onu kolundan yakaladı.

''Bekle!'' diye seslendi. 

''Ne var?'' Bella onun gözlerinin içine baktı. Daha fazla dayanamayarak gözlerini kaçırdı. Yurda dönmeye karar vermişti. Peter'e haber vermek için kantine indiğinde, onu Emma'yla konuşurken gördü. Uzaktan izlemeye başlamıştı. Emma, uzanıp Peter'ın elini tuttuğunda Bella yutkundu ve hızla yurda ilerledi.

---

''Ne yaptığını sanıyorsun?'' diye sesini yükselterek hızla elini çekti Peter. Emma da sinirlenmeye başlamıştı. 

''Onu seviyorsun değil mi Peter?'' Peter doğruca Emma'ya baktı.

''Sen neyden bahsediyorsun?''

''Isabella'dan. Ondan hoşlanıyorsun. Hem de deli gibi.''

''Saçmalamayı kes Emma. Bella sadece arkadaşım.'' dedi Peter. Arkasını dönüp giderken, Emma Peter'i kolundan tuttu:

''O zaman bana neden bir şans vermediğini açıkla. Sadece bende değil, bütün kızlar Peter! Kimseye yüz vermedin? Bunun başka bir açıklaması olamaz! Ondan hoşlanıyorsun!'' Peter kolunu hızla Emma'nın elinden kurtardı:

''Daha fazla gözümde küçük düşme Em.''

---

Bella odasına hızla daldığında gözleri kocaman açıldı, dudakları şaşkınlıktan aralanırken, odanın kapısına öylece yığılmıştı. Grace hızla Bella'nın yanına koşarken söyleniyordu:

''Ah, aptal Grace!'' 

Bella'yı yatağına yatırdıktan sonra suyla Bella'yı uyandırmaya çalıştı. Bella yavaş yavaş kendine geldikten sonra hızla yataktan kalktı ve Grace'den uzaklaştı.

''Nesin sen?''

''Bella? Ne diyorsun?''

''O eşyalar havada nasıl uçuyordu? Grace Swan, nesin sen!''

''Üzgünüm Bell.'' dedi Grace. Bella kaşlarını çattı:

''Ne için?''

''Bunun için.'' Ardından Bella'yı ensesinden tutup gözlerini Bella'nın gözlerine sabitledi, gözleri yeşilden mora dönerken:

''Her şeyi unut. Az önce olanları görmedin.'' Ardından derin bir nefes verip Bella'yı bıraktı. Bella yavaş yavaş kendine geldiğinde odaya baktı:

''Grace, ben buraya ne zaman geldim?''

---

Bella, saçlarını tararken aynada kendine baktı. Kumral saçlarına, yemyeşil gözlerine. Şu sıralar ne çok yeşil gözlü insanla tanışıyordu.. Önce Grace, sonra Sam. Bella'nın anlayamadığı tek şey, Grace ve Sam'in göz renkleri neredeyse aynıydı. 

Tarağı masanın üzerine bırakıp aynaya yaklaştı. Elleriyle gözlerine dokundu. 

Isabella'nın gözleri de yeşildi, fakat onlar kadar koyu değil idi. Yine de, onlarla tanıştıktan sonra gözlerinde bir ışık vardı. Hiç gitmeyen bir ışık. Onlar.. Kimdi?

Isabella'nın GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin