Merhaba Deli Tayfası,
Kitapta siyaset olmamalı, niye siyaset yapıyorsun, sen beyin mi yıkamaya çalışıyorsun, sen siyasetten ne anlarsın, A partisini suçlayamazsın vs. Denilmiş de denilmiş :) Küfreden birisi hariç( onu hemen sessiz yaptım) kimseye kızmadım. Bu soruları cevaplayacağim ama öncelikle ne güzel ki bir an için bile olsun, bu yazdıklarım sayesinde aptal tv programları ve basit aşk romanlarından kafanızı kaldırıp devlet ve yönetim şekilleri ile ilgili fikirlerinizi yazdınız. Kimi dedi ki sen öyle diyorsun ama muhalefet de böyle kötü , kimi dedi ki iktidar kötü. Kavga edip küfredilmedigi sürece bunları tartışmak bizi daha objektif ve iyi seçmen yapar.1. Kitaplarda siyaset olmasa bugün Fransız ihtilali dahil hiç bir özgürlük akımı olmazdı. Yazarın ilk görevi halkı böyle konularda düşünmeye sevk etmek. Tüm dünya klasiği romanlarda siyasi fikirler ve akımlar mevcuttur. O yüzden asılacağımı bilsem bile yazmaya devam ederim. Çünkü bedenler ölür ama fikirler ASLA...
2. Kimsenin beynini yıkamak değil amacım. Sadece gözünü açmak. Hiç bir fikre körü körüne baglanmayınız. Buna Atatürkçülük, cemaatçilik, rtecilik, ülkücülük, solculuk vs. hepsi dahil. Araştırın ve kendi fikrinizin oluşmasına izin verin. Birileri sizi yularınızdan çekmesin. Ben o maden kazalarını yazmadan 20 döküman indirdim. Bin sayfaya yakın yazı okudum. Bölüm bu sebeple geç geldi.
3. Siyasetten ne anlarım? Kamu yönetimi mezunuyum. Siyasetle ilgili ne varsa okudum ve siyaset bilimi ile yönetim bilimi derslerini profesörlerden öğrendim. İlk kural tarafsız ol. Ve sanmayın ki yazdıklarımda iktidardakilere kızarken muhalefeti övüyorum. Zaten öven bir tek satır da göremezsiniz. Onların da hataları var çünkü. Sonuçta hepsi aynı meclisteler.
4. Olayları, oraya tarafsız ve olduğu gibi yazdım. Tuttuğum tek taraf işçinin tarafıdır. Çünkü şu an üstümdeki kıyafetler bir konfeksiyon işçisinin elinden çıkma, elimdeki tablette Çindeki çocuk işçilerin emeği var... Zaren tüm büyük devrim ve akımları ezilip, otoriter güç (eskiden krallar, şimdi başkanlar) sömürülmekten bunalan işçiler çıkarmıştır. Amele diyip geçmeyin, kralları koltuğundan ve kellesinden etmişlerdir. Çünkü dünya düzeni onlar sayesinde yürüyor. Üretim varsa hayat olur. Çiftçilikteki ırgat çalışmazsa ekmek bile yiyemezsin...
5. Niye kitapta illa bunları yazıyorum? Çünkü yazarlar, gazeteciler, karikatüristler mevcut otoriter gücü (anlayacağınız dilde, o zaman başta kim varsa) eleştirmeliler ki kamu oyu oluşsun ve halktan alınan gücün nerden geldiği unutulmasın. Yoksa parti ile alakası yok. Bugün oy verdiğim partiyi, ilk yanlışında ben eleştiririm, eleştriyorum da. Çünkü ruhum muhalif benim. Din iman, hiç bir partinin tekelinde değildir ve olamaz da.
6. Şu an mevcut liderin en nefret ettiğim özelliği ona yanlışlarını söyleyenleri susturmaya çalışması. Basına baskı ve sansür uygulaması. Herkesin fikrini belirtmesi niye onu rahatsız ediyor? Bana burda bir çok okurum, bu konuda haksızsın diyerek eleştiride bulunmuş. Bu yorumları severek okudum ve hiç birini kaldırmadım. Çünkü yazan kişi FİKRİNİ belirtmiş. Bugün twitter tekrar kapandı. Neden? Yine neyin üstü kapatılıyor, hiç düşündünüz mü? Facebook grubunda, haber bülteni bile olmayan tv8 kanalının aptal ve genç beyinler için afyon olan reality showları konuşulup duruyor ama kimse Suruç patlamasından bahsetmedi. Niye gençler bunlardan haberiniz yok?
7. YEGANE AMACIM SİZLERİ DÜŞÜNÜDÜRÜP, OKUMAYA VE ARAŞTIRMAYA SEVK ETMEK.
8. Maden ocaklarında iş güvenliği yok, bunu duyurmak için elimde fırsat varken, duyurdum. Susmadım diye kızacaksınız, hiç durmayın. Ama ben, her sıkıntımda ve mutluluğumda Allah'a koşan biriyim. Okuduğum en güzel kitap Kuran ve onun içindeki adalete hayranım. Peygamber Efendimiz (S.A.V.), binlerce insanı 'Hak, özgürlük, eşitlik ve adalet' kavramları ile peşine katıp İslamiyet'i yaymıştır. Peygamber Efendimiz, o zamanki cahilleri düşünmeye sevk etmese, köleler özgürlük, kadınlar eşitlik istemezdi ve cahiliye dönemi sürüp giderdi. Rus yazarların çoğu peygamber efendimizin adaletinden çok etkilenip bunları kitaplarında örnek göstermişlerdir ki çoğu ateisttir.
9. Derdim bir partiyi yermek değil, genel olarak devleti eleştirmek. 1992 yılında olan faciayi da yazdım. O zaman şimdiki hükümet mi vardı? Yoktu ama yine de eleştirdim çünkü burda göstermeye çalıştığım hükümetler değişse de devletin tavrı ve siyasilerin boşvermişligi değişmiyor. Bizim görevimiz devlete, sen bizi korumak ve hizmet etmrk için varsın uyarısını yapmak. Yoksa bizleri vergi yoluyla sömürüp özgürlüklerimixi kısıtlamak Için değil. 17 Mayıstaki grizu faciasında, gaz sızıntısı var diyen mühendis koray kebabçı, ilkokul arkadaşımın bizden 2 yaş büyük abisiydi. Ve işçiler yarım saat bile olsa, ocaktan erken çıkmasınlar diye onları oraya hapsediyorlardi. BU İNSAN HAKLARINA AYKIRI! Koray abi mühendis olduğunda ailesi çok sevinmişti. Ama gencecik yaşında az sonra öleceğini bilerek, 600 metre yer altında bekledi. Çünkü yukarıdan kafes denilen asansör Aşağıya yollanmadan yüzeye çıkamazlar. Maden işçiliğinden emekli babası, grizuyu duyunca deneyimiyle hiç sağ çıkmasını ümit bile etmedi ve yanılmadi da... o ve diğer 29 kişi yanarak öldü.
10. "Hakkı söylemeyen, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır." Hadisi şeriftir. Hz. Peygamber(asm) de "Kim bir kişinin zâlim olduğunu bilerek ona yardım etmek üzere zâlim ile birlikte yürürse, İslâm'dan dışarı çıkmış olur." Buyurur ve zulme karşı bizi uyarır.
(11/HÛD süresi -113. Ayet: Zulmedenlere en ufak bir eğilim dahi göstermeyin! Sonra ateş size de dokunur. Sizin Allah'tan başka yardımcınız da olmadığına göre, sonra büsbütün yardımsız kalırsınız.) / Diyanet İşleri(11/HÛD-113: Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİ(RAFTA)
RomanceAnnem ve babam, bana karşı hiçbir zaman, o sevgi dolu ve ilgili anne babalar gibi olmadılar.O yüzden ben de küçüklüğümden beri kendimi, rengârenk hayaller kurarak mutlu etmeyi öğrendim.En sevdiğim hayalin rengi ise beyazdı.Beyaz bir gelinlik... Beya...