14. Bölüm

0 0 0
                                    

Vücudumuza yüklenen adrenalin bu defa ayırdı. Şuan Esat'ın üzerindeyken , bir de Kumru'nun halası ile bakışıyorduk. Kumru şuan arabadaydı ama kaçıran bizdik.

“Siktir siktir siktir.” Diye Ömerdi.

“Millet.” Dedi Pınar. “Kaçın!”

Diğerleri ile aramızda, yirmi adım varken kaçabilirdim. Esat ile göz göze geldiğimizde yutkunduk aynı anda.

“Ne bekliyorsunuz?” Dedi Yusuf bize. “Kalkın hadi!” Deyince, hızlı bir şekilde kendimi toparladım ve ayağı kalktım. Ayağa kalkan Esat bir anda elimden tutup beni çektirince karşı gelemedim. Ömer Pınar'ın , Yusuf Emine'nin elinden tutuyordu. Hepimiz koşarken , topuklu ayakkabılarımız , erkeklerin elindeydi. Dışarıdan bakınca , fazla komikti.

Esat şuan elimi tutarken , gerginlikten ölüyordum ama sırası değildi. “Amına koyayım nereden çıktı bunlar?” Dedi Ömer arkamızdan bizi kovalayan insan sürüsüne bakarken.

“Sikerler böyle işi.” Diyen Yusuf'a şaşkınlıkla baktım , çünkü o küfür etmezdi kolay kolay. Bir anda Emine'yi kucağına alınca daha hızlı koşmaya başladı..

“Yusuf ne yapıyorsun?” Diye Emine'yi dinlemedi bile.

“Yılanlar bak!” Diye bağırıyordu Kumru'nun halası. “Kumru nerede?”

“Asıl yılan sensin yaşlı karı!” Diye bağırdım arkamı dönüp. “Rahat bırakın kızı , sevenler kavuşsun!”

“Öyle bir dünya yok!” Diye bağırdı arkadan gelen damat. “Nerede sözlüm?”

“Ebenin amında!” Diye bağıran Ömerdi. Buna elimde olmadan kahkaha attım. Daha hızlı koşarken , diğer sokağa döndük. Arabayı görünce, hızlıca arabaya ulaştık. Bu defa sürücü koltuğuna Ömer geçti. Arabaya bindiğimizde Kumru ile göz göze geldik. Sonunda operasyon tamamdı. Ama arkamızda hala insan sürüsü vardı.

Elimi hala tutan , Esat'ın elinden elimi çektim. “Gaza bas Ömer gaza!” Diye bağırdım heyecanla.

“He anasını satayım!” Dedi Ömer. “Otobanda değiliz.”

“Gerizekalı biraz adrenalin!” Dedim.

“Bencede Ömer!” Dedi Esat. “Gaza baş , çünkü arkamızdan hala koşuyorlar.” Deyince arkaya dönüp baktım. Ömer arabayı diğer sokağa dönderirken , öyle bir dönderdi ki lastik sesleri kulağımda çınladı.

Yerimde heyecanla kıpırdanırken , yanımda oturan Esat'ın eli bir anda üzerimdeki elbisenin eteklerini gidince neye uğradığımı şaşırdım. Elini itip , suratına patlatacakken o yukarı sıyrılmış eteğimi aşağı indirdi.

“Üzerine dikkat et!” Deyince göz devirdim..

“Sanane!” Dedim. “Bir daha sakın böyle bir şey yapma!”

“Karşımda çıplak gibiydin! Söylesem inadıma indirmezdin!” Deyince göz devirdim. Aksine utanır indirirdim. Beni ne zannediyordu bu?

“Sana inat olsun diye sağımı solumu açamam!” Dedim , ona inat giderek. Gözleri güldü , benim aksime sakince davrandı.

“İnadın ortaya çıkınca neler yapacağını kestiremiyorum.” Deyince kollarımı göğsümde bağladım.

“İnadımdan en çok sen korkuyorsun galiba?” Dedim havalı bir şekilde.

“Korkmak mı?” Deyip alayla güldü. “Hadi ama Aysel , senin içinde olduğun hiçbir şey beni korkutamaz , ben sadece seninle oyun oynamayı tercih ederim.” Dedi. “Çünkü sen hala çocuklar gibi oyun oynamayı seviyorsun.”

Bu dediğine kaşlarımı çattım. “Çocuklar gibi oynamayı severim evet ama senin aksine senin içinde olduğun hiç bir oyunu sevmiyorum.”

Buna kırılmasını falan bekledim ama gülümsemesi genişledi. “Hayır Aysel , sen en çok benimle oynadığın oyunları seviyorsun. Kendini söylemek istediğin yalanlara inandırma.”

“Hayır öyle değil bir kere.” Deyince daha çok gülümseyebilir gibi gülümsedi.

“İnanmıyorsun ama sendeki her şeye çekilmemek elde değil. Sanırım çocuk Esat’da en çok bunlara çekildi.”

DENİZ KENARINDAKİ ATEŞ | YARI TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin