E.U-7

143 29 15
                                    

Yeni bölümle karşınızdayım telefondan yazdığım için yaptığım hatalar varsa afola umarım beğenirsiniz. beğeni ve yorumlarıyla beni yalnız bırakmayan selçuk ' a bu bölümü ithaf ediyorum. Diğer beğenen arkadaşlarada çok teşekkür ederim artık heycanlı bölümler bizi bekliyor okuyucu sayısıda günden güne fazlalaşıyor hepinize çok teşekkür ediyorum diğer bölümler de görüşmek üzere :)

Multimedia da Eylül, Utku, Cem ve Cemre bulunmakta :)




Sorunsuz, iyi geçen bir ders haftasını daha bitirmiştim. Artık iyice havalar soğumuş, Kasım ayının yarısına gelmiştik bile. Kabanıma sıkı sıkı sarılıp okuldan çıktım. Bugün işe gideceğim için hızlı olmam gerekiyordu.Gideceğim evin adresini daha önceden vermişlerdi. Bende otobüs durağına doğru ilerledim. Bu sefer bari çok yorulmasam, geçen gece aklıma geldikçe bütün kemiklerim sızlıyordu. Bu çocuklar o kadar şımarıklar ki uğraşması çok zor. Gamzeyle yaptığım iş konuşmasından birkaç gün sonra bu işi bulmuştu. Okul saatlerime denk gelmediği ve parası da fena olmadığı için kabul etmiştim. Organizasyon işi yapan bir firmada çocukları eğlendirebilmek için akla ne geliyorsa yapıyordum . Birkaç kere de davetlerde garsonluk yapmış hatta patronuma ben garsonluğa devam edeyim desemde 'Sen bu işte oldukça iyisin eylül ' diyerek palyaço kalacağımı söylemişti.Neyse sonuçta orası benim gelir kaynağımdı Gamzenin dediği gibi 'ya ne olduğu belirsiz yerlerde çalışacaksın, yada pislik insanların seni köpek gibi kullanmalarını izleyeceksin, yada Eylül hanım bu işi kaçırmayacaksın' demişti. Gerçekten de öyleydi kendi başıma çalışıyor kimseden laf duymuyor işimi yapıp çıkıyordum.

*****

Durakta inip biraz yürüdüm. Kapı numarasına bakılırsa ev burasıydı ama buraya ev denmezdi ki resmen saray gibi dev bir yapı. Galiba bugün akşam işim daha zor diye söylenerek güvenliğe doğru ilerledim. Organizasyon şirketinden geldiğimi söyleyince içeriye telefon açtı. Yolu göstererek içeriye girebileceğimi söyledi.İçeriye girdiğimde resmen büyülenmiştim. Dışı kadar içi de mükemmeldi.İki taraflı merdivenler, kocaman bir salon, hem modern hemde eskitme tarzı mobilyalar, pahalı olduğu her halinden belli olan biblolar. En güzeli de odanın köşesine yapılmış dev kitaplıktı. Merdivenlerden gelen ayak sesleriyle o tarafa döndüm. Oldukça şık gözüken bir bayan bana doğru yaklaşıp "hoş geldiniz, şirketten olmalısınız" dedi. Kafamı aşağı yukarı sallarken " evet efendim " dedim. Eliyle salona girmeden solda ki kapıyı gösterip " Şu odada üstünüzü değiştirebilirsiniz, birazdan çocuklar da gelir". Oyalanmadan odaya girdim etrafa bakıp kapıyı kilitledim. Soyunacaktım ne de olsa birilerinin beni böyle görmesini istemem .Önce üstümü çıkarıp palyaço kıyafetlerimi giydim daha sonra çıkardıklarımı çantama koydum. Lavaboya gitmek için dışarıya çıktım kocaman odada bir tane bile ayna yoktu . Ama benim kendimi komik hale getirebilmem için aynaya ihtiyacım var. Etrafa göz gezdirdim ama hangisinin lavabo olduğunu bilmediğim için birilerini bulabilmek ümidiyle giriş kapısına doğru ilerledim. Sağ tarafımdan sesler gelince koridordan içeriye girdim. Mutfak diye düşünmüştüm ama devasa bi mutfak diye değil. Resmen bizim evin hepsi bu kadar etmez o kadar büyük ki.Kalabalık sayılabilecek kadar kişi o köşeden bu köseye habire koşuşturuyorlardı öyle ki beni bile fark etmediler. Ben 'pardon ' diye seslenince bir iki kişi bana döndü. Her an güleceklermiş gibi bakan yüzlerini görünce kıyafetlerim aklıma geldi. " lavabo nerede acaba tam palyaço olabilmem için yüzümü boyamam lazım da " dedim. Ne var sanki bunda insan palyaço olamaz mı? Tamam komik gözükebilirim ama böyle bakınca hiç hoş olmuyor yani. İçlerinden birisi kıkırdayarak "tamam gel ben sana göstereyim" deyip yürümeye başladı. Solda ki merdivenlerden çıkıp bi kapının önünde durdu " burası girebilirsin" dedi. Teşekkür ederek içeriye girdim.Hemen aynanın karşısına geçip çantamdaki boyaları yüzüme sürmeye başladım. Bir tarafı kırmızı bir tarafı mavi olan yanaklarım farklı farklı renklerde olan gözlerimle fena sayılmazdım. lavabodan çıkıp aşağıya indiğimde çocuklardan bir kaçının gelmiş olduğunu gördüm. Onlarda beni fark edince ' palyaço, palyaço gelmiş' diyerek bağırmaya başladılar. Yanlarına gidip "merhaba çocuklar" diyerek işime başlamış bulundum.

Eylül'ün Uçurumu #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin