E.U-5

134 32 9
                                    

Söylediğim gibi bayramdan sonra yeni bir bölümle karşınızdayım. Ama beğeniler beni çok üzüyor. Okuma sayısına göre çok az. Lütfen arkadaşlar okuyanlar beğensin bu benim için önemli şimdiden teşekkür ediyorum.

Multimedia da Gamze ve Eylül.

İyi okumalar :)

********


1 saatin sonunda karşıdan bana doğru geliyordu. Ne kadar onu tanımasam , güvenmesem de başka çarem olmadığı için buna mecburdum. "Merhaba Eylül , nasılsın ? "

" Teşekkür ederim Gamze gerçekten rahatsızlık vermek istemezdim "

" Hadi tatlım  uzatma artık olan oldu. Rahatsızlık verdiğin falan da yok. Hadi gidelim " Bu umursamaz tavırlarına ne kadar kızsam da gerçekten rahatlattığını söyleyebilirim. Biraz yürüyüp taksiye bindik. Her ne kadar yürürüz ne gerek var taksiye desem de dinlemedi. " Sen delimisin kızım buradan oraya yürürsek yarın cenazemizi kaldırırlar " demesiyle gözlerim dolmaya başladı bile. 

Kalbimde bir sızı peydah oldu. Ah be hayat güldürmüyordun bari bu kadar çok ağlatmasaydın. Bir günde bu kadar değişirmiydi bir insanın hayatı. Hayatım zaten dağlık bir alan gibiydi , hiç bir zaman düz bir yol olmadı. Sürekli tökezlerdim ama şimdi tökezlemeyi de geçtim resmen yuvarlandım aşağıya. Gamzeye belli etmeden sildim gözyaşlarımı. Hiç konuşmadan yolculuğumuza devam ediyorduk. Taksinin durmasıyla kafamı kaldırmış , ahşap 2 katlı eski olduğu her halinden belli olan eve bakıyordum. Gamze ' nin taksiden inmesiyle bende indim. Taksiciye parasını verip ilerlemeye başladı. Gene aynı sessizlikte yürüyorduk. Bahçe kapısını açıp merdivenleri çıktı. El mecbur bende arkasından gidiyordum. Anahtarları çıkardı cebinden , ailesi uyumuştu herhalde evde hiç ışık yoktu. Olabildiğince sessiz bir şekilde eve girip kapıyı kapattım. Uyanmasalar benim için çok iyi olur çünkü eğer kalkacak olurlarsa sorularına maruz kalacaktım ve bu şuan istediğim bir şey değildi. 

Ayakkabılarımı çıkarıp bir köşeye bıraktım. Giriş kapısıyla merdivenler başlıyordu. Merdivenlerin alt kısmında muhtemelen kiler gibi kullandıkları bir oda vardı. Bende merdivenlerden üst kata çıktım. Direk salon gibi bir yere girdim, sağlı sollu kapılar vardı. 

" Burası da bizim fakirhane Eylül rahat olabilirsin. Çekinmene gerek yok , valizini de parçalayacak gibi sıkmayı bırak " O diyene kadar farkında bile değildim. Ellerimi gevşetince , acısıyla gerçekten çok sıktığımı parmaklarıma kan gidince anladım. 

" Gel sen şu odada kalırsın " diye sağdan ikinci kapıyı açtı. Küçük bir odaydı , bir tane kanepe ve yerde minderler vardı. Bana göre bu oda gayet iyiydi. Sanki kalıcıymışım gibi 2 dk da benimsemiştim odayı. 

" Rahat olabilirsin. Sana tuvaleti , banyoyu ve mutfağı göstereyim. Bir şeye ihtiyacın olursa hiç çekinmeden istediğini yapabilirsin " gülümseyerek karşılık verdim. Valizimi odaya bıraktım. Kollarım ağrımış gerçekten , sabahtan beri oda benimle oradan oraya sürüklendi garibim... Hahh Eylül harika bir valize acımadığın kalmıştı , sor istersen bir şey istermiymiş. İyice kafayı yiyorum Allahım ya sen aklıma mukayyet ol. Sırayla tuvaleti ve banyoyu gösterdi. Mutfağa gelince " Karnın aç mı ? Bir şey hazırlayayım mı ? " dedi.

" Yok teşekkür ederim. Yemiştim bir şeyler hem ses yapıp evdekileri uyandırmayalım. Yeterince rahatsızlık verdim zaten. Hemen uyuyayım sende yat. " her ne kadar şuan da açlıktan isyan edecek bir mideye sahip olsam da asla yüzsüzlük yapıp aç olduğumu söyleyemezdim.  Gülmeye başladı bir anda neye gülüyordu bu şimdi ne dedim ben. 

Eylül'ün Uçurumu #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin