Okuyup oy vermeyenlerden dolayı yazma isteği felan kalmıyor amınakoyim.
Ağzımı çok pis bozardımda yapmak istemiyorum ve bu bölümü canım bebeğim water drop uma ve diğer bebeklerime armağan ediyorum MUAAAHHH;)
----------
~Minho~
Vücudumu bir tüy kadar hafif hissediyordum. Sanki bulutların üstüne uzanmışım gibi bir rahatlık vardı üzerimde. Kafamı yumuşak yerden kaldırıp etrafa bakındım. Gerçekten de gökyüzünde bulutlar üzerindeydim. Güneş hemen yakınımda durup vücudumu ısıtırken yumuşak bulutlar beni sarıp sarmalamıştı.
Yavaşça ayaklanır bulutların üzerinde gezmeye başlamıştım ki ayağımın birden boşluğa denk gelmesi ile çığlık atarak aşağıya düşmeye başladım. Güneşi ve bulutları ardımda bırakırken yer yüzüne gittikçe yaklaşıyordum. Toprağın keskin kokusu burun deliklerimi istila ederken zemine çarpmama santimler kalmıştı. Gözlerimi sıkıca kapatıp nefesimi tuttuğum da vücudumun şiddetle parçalara ayrılmasını bekliyordum ancak hiç bir şey hissetmeyince hızlıca gözlerimi araladım. Altımda ki toprak zeminle burun burunaydım lakin çarpmadan havada asılı kalmıştım. Tekrar havalandığım da ayaklarım zemine basmıştı. Gözlerimi etrafımda gezdirerek bakındığım sıra da ağaçların arasında bana bakan bir kız görmüştüm. Bana nazaran oldukça kısa olan boyu, sarı dalgalı saçları ve mavi gözleriyle orda beni izlerken periye benziyordu. Lakin bakışları tatlı görüntüsünün aksine beni öldürmek ister gibi bakıyordu. Bakışları beni ürpertirken bir kaç adım geri gittim. Bu hamlem ise ağaçlar arasında duran kızı harekete geçirmişti. Sert adımlarla yanıma doğru geldiğinde olduğum yere çakılı kalmış onu izliyordum. Yanıma vardığında sertçe karnıma ayağıyla yapıştırmıştı. Acıyla inleyerek geri sendelendiğim de hareket edemem ve karşılık veremem sinirlerimi bozmuştu. Peri kılıklı cadı ise öldümüne dövüyordu beni. (Damla bebeğim ben demiyorum Minho diyor.)
"YETER PUŞT YETERR! JISUNG'A DÜZGÜN DAVRAN ADAM OL AMCIK!"
Bağıra bağıra iyice dövdükten sonra geri çekilerek önüne gelen saçlarını eliyle geriye taradı.
"Sözümü dinle yoksa şamarı yersin Minho. Jisung'a zarar verme."
Sarışın kız anında kaybolurken ben zihnimde yakılanan sesde takılı kalmıştım.
Jisung...
Jisung...
"Jisung!"
Aniden açtığım gözlerimle yerimde hareketlenmiştim. Karnımda ki yoğun ağrı ise kafamı kaldırdığım yastığa geri koymama sebep olmuştu. Elimi ağrıyan yere koyduğumda aklıma son olanlar gelmişti. Bıçaklanmıştım.
"Babası orospu..."
Diyerek söylendiğimde sinirden kaşlarımı çatmıştım.
"Uyanır uyanmaz bu ne sinir?"
Kafamı sola doğru çekip odadan içeri giren Jisung'a baktım. Gözlerimle onu sürerken iyi görmek rahatlamama sebep olmuştu. Bu tamamen saçmalık. Ne diye rahatlıyorum amk.
Kaşlarımı daha çok çatarak konuştum.
"Hangi rüzgar attı seni buraya?"
Jisung tam cevap verecektiki arkasındaki kapı tekrar açılmış bu defa Changbin girmişti içeri.
"Rüzgarının bu odadan çıktığımı var?"
İkiliye anlamaz şekilde baktığımda Jisung'un yüzündeki anlık utangaçlık duygusunu gözden kaçırmamıştım. Changbin yanıma gelip kenarda duran sandalyeye yerleşti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
◇Revenge İs Cołd-Minsung◇
Fiksi PenggemarJisung ve Minho nun güzel bir ilişkisi vardı. En azından Jisung öyle sanıyordu...