*O KİM ?*

60 8 2
                                    

Ben böyle koridorda öyle dururken zil çaldı. Eh be Kumsal yine yaptın yapacağını başına iş aldın yine durduk yere offf!!!!

* Deniz*
Yine öğle arasında bizimkilerle otururken onu göreceğim hiç aklıma gelmezdi. Hayır bide o yavşağın yanında ! Hemen Barış'a onun yanındaki erkeğin kim olduğunu sordum. Aslında taniyordum ama yinede sordum. "Can hatirlamadın mi?" dedi. Doğru ya Can bizim bilge taraf gıcık babalarimiz kardeş olduğu için bizde kuzeniz ama hep o iyidir hep o o bulur inek ,okulda kimse kuzen olduğumuzu bilmio.Demek bizim övülen ve hicbir şeyi umursamayan ' kızlarla isim olmaz ' diyen mal sanirim asik olmus hemde Kumsal'a! Babam evlendiğini daha kimseye söylemedi demek o Kumsal'la takildiğı halde bir şeyler bilmiyorsa Kumsal bir şey söylememiş yada yalan söyledi. Vay be kıza bak! Yuh bir dakika o kızın omzundan tutup kızın başını kendi göğsüne mi yasladı. Yuhh!! Bizim kuzene bak sen amcam bir duysa bizim övülen kuzene ne olur acaba! Ben ona kafamı dikmiş bakarken göğsünün altinda ezilen Kumsal'ı fark ettim. Birden beni fark etti ve rengi bilinmeyen gozlerini bana dikti. Biz böyle bakışırken arkadan biri kollarını bana sıkıca sabitleyerek arkadan sarıldı. Ağır şeker parfümünden onun Bahar olduğunu anladım.
" çıkışta bir yerlere gidelim mi ?"
Bahar'a "hayır!" derken bile gözlerimi onun gözlerinden ayırmıyordum. Can Kumsal'ın kulağına bir şeyler söyleyince o gozlerini benim gözlerimden ayırdı ve Can'a döndü. Zil çaldığındada ortadan kayboldular !!!!

*
Derslerden sonra okul çıkışı kapıya kadar Can'la yürüdük. Can bana bir şeyler söylüyordu ama ben dinlemiyordum. En sonunda bana dönüp "beni dinlemeyip dinlemiş gibi yaptığın için teşekkür ederim"
dedi. Bende düşüncelerimden sıyrılıp " Pardon Can " dedim ve gülümser gibi yaptım. Sonrada " bir yerlere gidelim mi ?" dedi. Ona bakıp " hayır Can üzgünüm bugün işim var " dedim. O bana son kez bakıp yanımdan uzaklaştı. Bende ağaçların arasındaki banklardan birinde oturdum. Bir saat filan sanırım orada oturmuşum. Çünkü gözlerimi bir ağaca dikip daldığım için nerede oldugumdan bile haberim yoktu.
" orada kendi türünümü gördün uzun zamandır oraya bakıyorsunda" dedi ve sırıtmaya başladı.Bende sesin geldiği yere Deniz'e bakıp kaslarimı çatarak " ha ha ha çok komik !!!!!!!!"
dedim ve önümdeki ağaca bakmaya devam ettim. Biz böyle 5 dakika filan hiç konuşmadan oturduk .Sessizliği onun telefonu bozdu.
Hemen ona döndüm ve gözlerimi onun gözlerine diktim. Oda gözlerini bana dikerek telefonu açtı "ne söyle "
Ne kadar güzel bir telefon açış değil mi ?!!! Vahşi hayvan evcilleştirilmemiş.
" tamam geliyoruz!" dedi ve bana doğru döndü. " hadiii!!!!" ve yürümeye başladı. Hayvan katıksız öküz!!! Bende onun pesinden koşarak ona yetişmeye çalıştım.
Daha sonra siyah lamborghini 'nin önüne geldiğimde o kapıyı açıp "bin!!" dedi. Bana emir veriyordu ama kavga etmek istemediğim için bir şey demedim ve oturdum hiç bir şey demeden dışarıyı izlemeye başladım. Gaza bastı ve hızlıca sürmeye başladı. Sonrada arabanın gozlerinin birinden siyah bir güneş gözlüğü çıkardı ve taktı. Bakmamaya çalışsam bile o kadar tatlıydıki elde değildi ama ben yinede direndim ve konsantiremi yeniden dışarıya verdim. Tam ben yeni dalmıştımki telefonuma gelen mesaj sesiyle elim hemen telefonuma gitti. Telefonumu açar açmaz annemden gelen mesajı gördüm " kızım arayamayacak kadar meşgulüm bugün Ertan'la akşam eve gelmicez bildireyim dedim seni çok seviyorum canım" mesajı okuduktan sonra yüzümde alaycı bir ifade belirdi. Hanımefendi arayamayacak kadar mesgulmüş ya bu şimdi mi haber verilir. Deniz yüz ifademi fark etmiş olmaliki hemen " ne oldu!?" dedi. Bende ona dönerek "annem akşam eve gelmeyecekmiş
arayamayacak kadar meşgulmüş !" dedim ve alaycı bir şekilde . O hala bana bakıyordu. Daha sonra benim umursamayıp önüme dönüp tekrar dışarıyı izlediğimi fark ettiginde oda önüne döndü. Birkaç dakika sonra camları açtı ama benim saçlar hemen arkaya doğru uçmaya başladı. Ben bir yandan ellerimle saçlarımı tutmaya çalışıyor diğer yandan ona kötü bakislarimı yolluyordum. O ise bana bakıp pis pis sırıtıyordu. Aptal en sonunda camı kapattı ve benim uçuşan saçlarım önüme düştü. Ben karışan saçlarımı ayırmaya çalışırken birden o sertmiş gibi görünen ellerini saçlarımda yumuşakça gezdirerek ayırmama yardım ediyordu birden göz göze geldik . Ne ben bakmayı kestim nede o en sonumda telefonumun zil sesiyle gözlerimi ondan ayırdım. Telefona baktigimda bilinmeyen bir numara olduğunu gördüm ve şaşkınlıkla telefonu açtım.
"Alo"
"Alo Kumsal ben Can bu numaram pardon ya ben şey için aramıştım sen müsait misin?"
" Can sen misin bu numara senin mi şey Can ben müsait değilim hem sen numaramı nasıl buldun?" bunları söylerken bir yandanda Deniz'e bakıyordum. Can 'ın adını duyar duymaz birden yüz ifadesi değişmişti. Bunu birden parlayan gözlerinden anladım.
" müdürün iyi ogrencilerinden olduğum için almakta zorlanmadım "
"Önemli mi "
"Yok ben sana yarın söylerim "
"Peki o zaman benim kapatmam gerek sonra görüşürüz "
" bay bay" telefonu kapattıktan sonra derin bir nefes aldım. Deniz hala bana bakıyordu. Numarayı kaydetmeye çalışırken o telefonu elimden aldı ve birkaç dakika sonra geri verdi. Telefona baktığımda numarayı kaydetmiş olduğunu gördüm. Sonra üste çıktığımda gülmeden edemedim. Can'ı yavşak diye kaydetmişti. Gülerek " ciddi misin ?" dedim. " gayet ciddiyim !" dedi sesi çok ciddiydi. Bende gülmemi azaltarak ona döndüm " Can'ın numarasını nereden biliyorsun ?!" dedim. " O yavşağınkini mi ben okuldaki her haltı bilirim pis yavşaklarıda!" dedi. "Nereden biliyorsun yavşak olduğunu hem Can çok iyi biri "dedim. O alaycı bir şekilde gülerek " ha ha peki hem sen madem böyle diyorsun sen daha mı iyi taniyorsun onu "
Cidden ha ben nasıl bu kadar iyi tanıyordumki tanisalı daha iki gün olmuştu.
"Yani benim tanıdığıma göre öyle "
"İyi o zaman gerçekten tanidiginda banada uğrarsın "
"Efendim" dedim gözlerimi büyüterek oda bu halimden fırsat bilerek sırıtmaya başladı. "Hemen fesat anla hemen" hala sırıtıyordu öküz!!" Ne alakası var ya hem sanane ister gözlerimi büyütürüm ister yanlış anlarım !!!"
Katıksız öküzümüz hala sırıtırken bende dışarıyı izlemeye başladım.
Oraya geldiğimizde orman çiftliği olduğunu fark ettim. Sanırım burası akşam kaldığımız evin ön tarafıydı.
Ben evin arka tarafını gördüm sadece neyse o önden gittiği için onu takip etmdye başladım. Kapının önüne geldiğimizde Deniz zile bastı. Kapıyı Ateş açtı. Bizi görünce yüzünde aptalca bir gülümseme belirdi. Önce Deniz'e baktı. 'Gelmesende olurdu' bakışı attı. Ben gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Sonra birden gözleri beni buldu ve yine sırıtmaya başladı. 'Sen gelmesen olmazdı ' bakisi attı. Bende ona gülümsedim. Sonra Deniz her zamanki gibi önden giderek ' patronum' havası sergiledi.
Bizde Ateş'le arkadan gülüşerek geliyorduk. Mutfaktan üstünde mutfak önlüğüyle Dilek çıktı. Beni görünce " hey Kumsal nasılsın ? "dedi. Ben gulumsemekle yetindim.
Sonra Deniz'e döndü ve "Deniz bugün şanslı günündesin en sevdiğin yemeği 'karnıyarık' yaptım " dedi. Deniz hafifçe bir tebessüm yolladı ama o da zorla! Ateş hemen "çok açım hadi hemen sofraya geçelim Dilek Sultan'ı iki saatten beri ikna etmeye çalışıyorum onlar gelmeden biz yiyelim diye ama yok nafile bu yemeği Deniz için yapmış o gelmeden yiyemezmişiz darıldım ama benim için hiç böyle şeyler yapmıyorsun!" dedi küsmüş bir ifadeyle.
" çünkü sen her şeyi yersinde ondan Ateş yoksa ben nereden bileyim senin en sevdiğin yemeği sen her yemeği eşit seversin değil mi ?" dedi sırıtarak.
"Orası öyle hepsi gözümde bir taneler" dedi ve mutfağa doğru yürümeye başladı. Bizde onu takip ettik . Masaya oturduğumuzda Ateş bir dakikada yemeği bitirdi.Deniz ise Ateş kadar hızlı olmasa da yiyordu. Dilek'te sakin sakin yiyordu.Bana gelince ben karnıyarık yemezdim. Çünkü annem karnıyarık yapmaya çalışıp garip bir şey yapınca birde bana denettiğinde tiksinmiştim. Ahh!be babacığım bize yemekleri babam yapardi.Annem' çocukda yaparım kariyerde' sözünü yapıyor ama yemek yapamıyor! Ben böyle masaya boş boş bakıp yemeğe dokunmayınca Dilek "Kumsal'cım yemeği beğenmedin mi?" dedi. Ben düşüncelerimden ayrılıp Dilek'e döndüm "eminim çok güzel olmuştur ama ben yiyemiyorum"
"Neden?"
"Annemin mutfak facialarından biri bana patladı da bizim evde yemekleri babam yapar tek bilmediği yemek karnıyarık annemde onuda ben yapicam dedi Ve yapti yemeğide bana denettirdi. Sonuç ağzıma alamıyorum !"dedim.
"Canım üzüldüm başka bir şey yapıyım istersen yada sen dolaptan istediğini al !"
"Peki " dedim ve ayağa kalktım.
Dolaptan süt ve çikolata çıkardım ikisini karıştırdım biraz da şeker ekledim ve masaya geri döndüm.
"Çikolatalı süt mü seni tatlı küçük kız " dedi Ateş sırıtarak. Bende "evet küçükken annemle babamın kavgalarını dinlememek için yemeğe inmezdim yatmaya gittiklerinde de karanlıkta gezerek kendime cikolatalı süt hazırlardım onunla karnını doyururdum " dedim gülümseyerek.
" senin annenle baban ayrı mı?" dedi Dilek şaşırarak . Bende pot kırmamak için dikkatle "evet " dedim. Deniz 'in bana baktığını hissedebiliyordum. Ama aldırmadım. "Ne yani sen kimde kalıyorsun ?"
"Yalniz yaşıyorum "
"Yalniz mı ?!! " bunu söyleyen Ateş 'ti. O kadar çok şaşırmıştıki yediği lokma boğazında kalmıştı.
" Evet ne olduki?!"
"Kızım seni şimdiye halletmedikleri için şanslısın" dedi sırıtarak.
Biz hepimiz aynı anda Ateş'e baktık. Ben iri iri açılmış gözlerimi Ateş'e dikip "Efendim!!??" dedim saskinlıkla.
"Ateşşş!!!!!"
Bunu söyleyen Dilek'ti. Konuyu değiştirmeye çalışan Deniz "Mert nerede?" dedi. Dilek "akşamki işi ayarlamaya çalışıyor!!"
" evet ya hadi Kumsal biz alışverişe gidelimde sana uygun şeyler alalım " dedi Dilek .
"Bence hiç gerek yok " ben alışverişe gitmeyi sevmezdimki .
" var!! gerek var!! buraya bir kız geldi ve ilk defa sevindim gerek var duydun mu beni ben çantamı alıcam ve hemen çıkıcaz!!!"dedi ve hızlıca ortadan kayboldu. Ben şaşkın gözlerle Deniz ve Ateş'e baktım. Onlarda bana bakıyordu. Ateş "vay be sonunda delirdi " dedi hala yemeğini yiyerek . Deniz ise hala bana bakıyordu. Benim telefon yeniden çalınca çantamın olduğu tarafa yürüdüm ve telefonu bulunca açtım.
"Alo Kumsal ben Ebru "
"Ebru ne oldu doğum günün vardı senin bir şey mi oldu?"
"Evet vardı ve senin zorunlu gelmen gerek salı günü!"
"Zorunlu mu neden ?!"
"Seninki geri döndü "
"Benimki mi o kim ya ?"
Birden Ateş'ten kahkaha sesi gelmeye başlayınca Ateş'e dönüp 'susmazsan öldürürüm ' bakışı attım. Korkmuş olacakki hemen sustu.
"Hani Ayberk var ya "
" ne lan gerizekalı benimle ne alakası var!!?"
" ya işte kızım ya çocuk sana deliler gibi aşık sen yüz bilene vermiyor!"
"Ha birde yüz verseydim öyle mi bana bak Ebru belki gelirim diyordum sayende onuda yapmıcam sakın bir seyler soyleyip heveslendirme Ebru bak Ebru..."
Sinirden geriye aradım. Ama açmadı !!! Ben burada delirirken Ateş kahkaha atıyordu. Ben tam bir şey diyecektimki telefon çaldı hemen açtım.
"Alo Kumsal ben Ayberk bu benim numaram "
Sesimi oldukça sakin tutarak "Aaa Ayberk sen benim numaramı nasıl buldun?"
Sırıtan Ateş benim şekilden şekile girişimi görünce kahkaha atmaya başladı.
"Şey numaranı Ebru'dan aldım. Ona seninle konuşmam gerektigini söyledim"
" konuşmak mı sen benimle ne konuşacaksın ?"
" ee oda süpriz kalsın buraya Ebru'nun doğum gününe gelmen gerekiyor"
"Öğrenmem için oraya mı gelmeliyim ?" bunu söylerken bana şaşkın şaşkın bakan Ateş'le göz göze geldik. "Evet Kumsal seni beklicem hoşçakal"
Beni beklicek mi !ha ne oluyor lan burada ulan Ebru kim bilir çocuğun aklına neler soktu hain!!!
"Hayırdır ,sevgilin mi?" bunu diyen Ateş'e baktım. "Haa!! bir ara uğrada evlenelim diyor!" dedim kaslarimı çatarak.
"Tamam tamam sustum ama yinede tatlıysa kaçırma derim"
Tam bir şey söyleyecektimki arkamdan Dilek abla "hadi kumsal" dedi. Onu takip etmeye başladım.
Sarı bir minimum önüme geldiğinde "bin hadi Kumsal" dedi gülümseyerek. Bende bindim ve yine pencereden dışarıyı izlemeye başladım. Daha 1 -2 dakika olmuştuki "Deniz'le nasıl tanıştınız ?"dedi gülümseyerek. Bu kadın ne işler ceviriyor lan!
" hiç işte okulda adıni duymuştum. Adını oradan biliyorum sonra birkaç kez görmüştüm şimdide bu işe bulaştım yani kısacası tanımıyorum "
Kadın bana döndü ve "Deniz kardeşimdir onun üzülmesine dayanamam bir kere daha izin veremem!!"
Bir kere daha üzülmesine izin veremem mi ? Benimle ne ilgisi var ya !
"Şey ben sizin ne demek istediğinizi anlamadım"
"Onun üzülmesine izin veremem!"
"Ee bunun benimle ne ilgisi var?"
"Bilmem!??..."
Bilmem mi! bu kadın ne sakliyordu böyle!
Tam bir şeyler daha soracaktımki "geldik" dedi. Bende indim ve onu takip etmeye başladım.
"Nerhaba Aysel'cim biz bu kızımıza güzel şeyler bakicaz"
"Peki Dilek'çim hemen beni takip edin"
Elbiselerin önüne geldiğimizde gözlerim iri iri açıldı . Hem çok kısalardı hemde bir servet değerindeydiler yuhh!!
Dilek abla 10-11 tane elbiseyi benim elime tutuşturdu ve "denendikten sonra banada göster"dedi gülümseyerek.
Önce sarı bir elbise denedim.Eteğin uçlarını ne kadar çekersem çekeyim kalçalarımı kapatacak uzunlukta oluyordu. Önü V yakaliydı.Arka tarafı o kadar açıktıki elbise üzerimden düşecek diye çok korktum ve Dilek ısrar edince ona göstermek için kabinde dışarı çıktım. Beni görünce yüzünde önce şaşkınlık sonra azıcık gülümseme en sonunda korku belirdi. "Ne oldu?"
dedim. "Hiç sen denemeye devam et" dedi. Sonraki elbiseye geçtim. Kan kırmızısıydı uzun bir elbiseydi ayaklarım görünmüyordu. Göğüs dekoltesi dantelliydi . Hani filmlerde olur ya ateşli vampir kraliçeler onlara döndüm. Aslında haklılardı gerçekten ucubeye benziyordum. Kumsall sacmalamayı kes ! Yeniden göstermek için dışarı ciktigimda bu sefer tek Dilek'in değil bütün mağazadakilerin gözleri bana döndü. Dilek "canım hemen bekle ben geliyorum " dedi ve ortadan kayboldu. Ben ise şaşkın şaşkın bakmaya başladım. Birkaç dakika sonra bir elbise gördüm ve oraya doğru yürümeye başladım. Ben böyle bakarken dalmışım. Mağazaya tekrar baktigimda kimsenin olmadığını gördüm. Dilek'te daha dönmemişti. Zaten o kadın bir şeyler çeviriyordu bunu hissedebiliyordum. Ben böyle bakınırken arkadan biri dokundu ve istemsiz olarak geriye sıçradım. Döndüğümde "korkuttum mu?" diye sırıtan Can'ı gördüm. "Yok ben arada sırada böyle sicrarımda çünkü ben deliyimde"
"Tamam Kumsal ya gördümde bir sesleneyim dedim abartma"
"Tamam ya naber?!"
"İyi"
"Iyide sen burada ne arıyorsun?"
"Şey annemin mağazası?"
Şaşkınlıktan gözlerimin 'öldürün beni' ifadesi verdigine eminim.
" tamam ya abartma neyse elbisen üzerine tam oturmuş çok güzel olmuşsun bir yere mi gideceksin ?"
Can'a ne diyeceğimi bilmiyordum. Annem yurtdışında dedim. Ee bu kıyafetle yalnız yaşayan biri nereye gidebilir!?
"Şey ya ben aslında çok önemli bir arkadaşımın doğum günü varda onun için yani elbise deniyorum"
"Kılığına bakarsak baya önemli biri herhalde ?"
"Haa evet ama ben hala elbise bakıyorum "
"İyi o zaman sana yardım edeyim o zaman"
"Şey ben seni meşgul etmeyeyim "
"Yok ya bende sıkıcı sıkıcı oturuyordum iyi oldu "dedi.
"Tamam o zaman " dedim ve elbiselerin olduğu tarafa doğru yürüdüm.O da benim yanima geldi ve birlikte bakmaya başladık.
"Sarı giyme çok güzel olursun yani doğum gününe uygun olmaz"
Ona baktım . Hafif kızarmıştı. Daha sonra mavi bir elbise bulduk.
"Çok komiksin mavi giyme o rengi şimdi giyme "
Şaşkın şaşkın başka bir elbise aramaya başladım. Her şeye farklı bir şey buluyordu. Uyuz olmaya başladım.O öyle bakarken ben başka bir yere bakmaya başladım. Aha!! Tam aradığım renk siyah .
Oraya doğru hızlı adımlarla yürüdüm. Bir sürü elbisenin yanında ' ben farklıyım!' diye bağıran elbisenin yanına geldiğimde önce biraz tereddütte kaldım.Tamam rengi siyah tamam ama beyez tenli olduğum için üzerimde çok farklı duruyordu. Hem saçlarımlada ohah lan tam bir ucubeye benziyordum.
Sonunda elbiseyi askısından çıkarıp deneme kabinine gittim. Kabinin önünde siyah deri bir ceket gördüm.Onuda denemek için yanıma aldım.
"Elbiseyi giydikten sonra kendime aynada baktım. Elbise kalçalarımı kapatıyordu. Üst tarafı göğüslerimi kapatıyordu biraz. Deri bir elbiseydi. Üzerine deri ceketi giydiğimde kendime aynada bakıp ohah!! dedim. Buna ayakkabı gerekiyordu. Birden bu kabine önceden giren ve çıkarken içeride bırakılan ayakkabıyı gördüm. Siyah ve deriydi. Uzun topukları vardı. Düğmeli bir bottu süper! Ayakkabılarıda giyince benim elbisenin boyu biraz daha kisaldı ama olsun. Hemen üzerimi değiştirip almak için kassya doğru ilerledim. Şansımdan orada görevli vardı. Bana dönüp" siz Dilek hanımın yanında gelen bayandıniz değil mi?"
"Evet"
"Dilek hanim neyi seçerse onu alsın dedi parasını ödedi"
"Peki"
dedim ve uzattım. Kadın bir elbiseye bir bana bakıyordu. Ama kadın en sonunda gözlerini benden ayırıp " tekrar bekleriz" dedi ama hala şaşkındı.Bende gülümseyerek yanından uzaklaştım. Daha sonra hala bana elbise seçmeye çalışan Can'ı fark ettim. Yanına gidip sesizce arkasindan "sen çok iyi bir arkadaşsın "dedim. Bana döndü ve "öyleyim değil mi?" dedi sırıtarak.
"Hemen havalan hemen " dedim gülümseyerek. Oda "elbiseyi aldın mı?" dedi. "Evet ya aldım"
Yuzunde bir anda anlayamadığım bir ifade belirdi.
" keşke bende görseydim !"
"Şey ya yok başka yerlerdede giyerim yani önemli bir şey değil"
"Belki birgün benim yanımdada giyersin"
Anlamayan ifadeyle ona bakınca gülümseyerek ortadan kayboldu. Lan bu millette ortadan kaybolmaya ne kadar hevesli! Şimdi bu ne demek istedi.
Dalgın dalgın yürümeye başladım.

~KUMSALDAKİ DENİZ~(DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin