Sabah uyandığımda yapmam gerekenler belliydi. Önce Irmağın kafasını göğsümden kaldırıp yastığa koymakla başladı günüm. Hazırlandım bişeyler atıştırıp , hazırlanıp 7 gibi evden çıktım. Doğruca köye gittim. Hazırlıkları yapmak için , vardığımda 9 buçuktu yanlış hatırlamıyorsam saat. Elemanlar gelmişti herşey hazırladığım gibiydi. Tüm sistem kuruldu , sandalyelerin yerine kadar ben karar verdim. Herşey bittikten sonra kesilicek besi ne durumda diye arkadaşımı aradım. Biraz konuştuk saat belirledim o saatte olması gereken yerde olması gereken zamandı olucaktı. Saat 12 gibi köyden yola çıktım , aklımda dayım vardı. Oraya giderken telefonum çaldı hayalim arıyordu. "Efendim hayatım." dedim. "Nerdesin aşkım ?" dedi uyku mahmuru bir sesle , yeni uyanmış olsa gerek. "Köyden dönüyorum az kaldı hayatım , siz ne yaptınız ?" dedim. Biraz duraksadı sonrasında "Baban daha kalkmadı heralde ben bişeyler hazırlayacam şimdi gelde kahvaltı ederiz." dedi. biraz zaman kazanmaya çalışıp kapattım telefonu. Dayımla görüşmeliydim. 10 dakikalık yolum kalmıştı dayımın evine. Kuzenlerden adresi almıştım. Radyoyu açtım ve gaza bastım. Verilen adrese gittiğimde kapıyı yengem açtı. Şaşırmıştı tanıyamadı heralde. "Selam Uğur ben yenge , Aysunun oğlu." dedim. "Aa hoşgeldin canım buyur içeri." dedi. Aklımda hala napıp ne edip dayımı cenazeye getirmek vardı. "Yenge annem , annem vefat etti. Son isteği dayımın onun cenazesinde hoca olmasıydı. Dayım bunu kabul etmek istemiyor. Yardım et bana." dedim , aklımdaki düşünce bi kale en kolay içten feth edilebilir düşencesiydi. "Cenaze bugün , bir kaç saat sonra köyde olucak." diye ekledim. Yengem biraz sessiz kaldıktan sonra. "Denerim , sonuç ne olucak bilmiyorum ama kesinlikle denerim." dedi. İçeri girdim ve mutfağa geçtim. Dayım yemek yiyordu. "Afiyet olsun dayıcım , Uğur ben Aysunun oğlu." dedim anlamsızca bana bakan dayıma , "Oo yiğenim buyur beraber olsun !" dedi. Kibarca geri çevirdikten sonra "Dayı mevzuyu biliyosun. Annem için burdayım. Lütfen..." diye konuya girdim. Yarım saat ordaydım. Çok inatçı bir adam. "Gelmem oraya !" dedi sertçe. "Tamam dayı ne diyebilirim , sen bilirsin. Ben müsadenizi isteyim." dedim başım öne eğik , "Müsade senin yiğenim !" dedi sertçe çıktım. Kapıda yengem "Uğurcum dayını biliyosun , ben denerim yine ama bilmiyorum..." dedi. Teşekkür edip uzaklaştım ordan. Eve gidiyordum. Büyük amcamla görüştüm. Ordaki caminin imamı için. "Ben hallederim." cevabını alınca teşekkür edip kapattım telefonu. Eve gitmeden telefonum çaldı. "Bro nerdesin napıyon , cenaze ne zaman ?" dedi Muson. "Bugün kardeşim , senide alırım ben." dedim ve telefonu kapattım. Fazlaydı bunlar bana çok fazla , yeter diye bağırmak geliyordu içimden sokaklarda. Gittim eve , Irmak açtı kapıyı. "Hoşgeldin buyur." dedi , cevap vermeden içeri geçtim. Masa hazır babamla birlikte beni bekliyorlardı. Oturdum bir iki lokma bişey yedim ve kalktım masadan. Kimse sesini çıkartmadı. Bende balkona geçip bir sigara yaktım. Fazla geçmedi Irmak geldi. "Napıyoruz , babanda soruyor. Napıcaz Uğur ?" dedi. "Her şey hazır 2 gibi yola çıkarız." dedim ve bir duman daha çektim içime elimde duran sigaradan. "Tamam ben babana haber vereyim hazırlansın. Bende hazırlanırım." dedi. Musa geldi aklıma , aradım. "Hazırlan 15 dakikaya kapından alıcam seni." dedim ve kapattım suratına. saat 2 ye 20 vardı net hatırlıyorum 15:43. Kalktım "Baba sen kendi arabanla git istersen Musonuda alıcaz biz kalabalık olursa rahat edemezsin." dedim. Çıktı babam. Irmağı aldım karşıma ve "Bundan sonra eskisi gibi olmayacağız , olamayacağız. Yakındır bu günümüz." dedim dudağını bükerek bana baktı "Neden , ne olucak ki ?" dedi. Cevap vermedim elimi uzattım tuttu elimi arabaya gittik. "Seni anlamıyorum hayatım söylesene ne olucak ?" işaret parmağımı dudağına götürdüm. "Görüceksin." dedim. Sadece bu kadarını yapmaya güç bulabiliyodum , ne yapabilirdimki. Musanın evinin önünde kornaya bastım yine geç kalmıştı , her zamanki gibi. İndim arabadan "Senimi beklicez lan , geliyosan gel , gelmiyosan gelme." dedim. çıktı apartmandan , daha gömleğinin düğmelerini iliklememişti. "Geldim , geldim !" diye bağırarak ve gömleğini iliklemeye çalışarak koşuyordu. Bindik arabaya o yanıma oturdu Irmak arkaya geçti. "Moruk pardon pederle yine kapıştık , ondan geç kaldım." dedi. Geç kalıcaktık annemin cenazesine geç kalıcaktık. Gaza basıyordum "Hızlı gidiyosun !" dedi birisi ibreye baktığımda 169 rakamını gördüm ayağımı gazdan çektim. Saat 2 buçuk olmuştu bile fazlada bir yolumuz kalmamıştı. Her şey hazır bir vaziyette beklerken bizi radyoyu açmak istedim açtım "Yazık olmuş o gözlerden sana akan yaşlara." dedi sanatçı annemin en sevdiği şarkıdır. Dinledim , ilk defa uzun zamanın ardından ilk defa güçlü hissediyordum. Bir kaç saniyeliğine , sonrası ise derin bir acı ve kalp çarpıntısıydı. Kapattım öfkeyle , amaçsız bir öfke , bitmeyecek gibi yaşanan bir acı. Baştan yaşarmış gibi , ölümü , çaresizliği , boşluğu... Yavaşça uzandım radionun power düğmesine , kapattım. Kendimi toplamaya çalıştım , bir çıkış kapısı olmayan betonarme karanlık bir odadan çıkmaya çalışıyordum beynimde , 1 metre kare alanda sanki birazdan başlayacak olan işkencemi bekler gibi korkuyla ordan çıkmaya çalışıyordum. Sanki aynı anda iki tane yaşam tüketiyordum , bir gözüm karınlık odasında bir gözüm yolda , bir kulağım yan mahzendeki esirin çığlık sesleri bir kulağım motor sesi , bir burnum yanmış et kokusu bir burnum lavanta araba spreyi kokusu ikiye bölünmüştüm adeta , artık ben yoktum bunu biliyordum biz vardık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayata Dair
FanfictionHayali bir dünyada geçen hayali bir "Ben" anlatılıyor bu hikayede. Hayali bir aşk ve hayali bir olay. Hayattan zevk alamayan 20 yaşındaki bir gencin hayal dünyasını , her gece yastığa kafasını koyduğunda yaşadığı o dünyayı sizlere anlatırken tüm kor...