Gece başladı , hapishanem , cehennemim , beyaz odam aynı zamanda huzurum , cennetim , hayalimde geceydi. Sadece o zaman kendimle başbaşa kalabilirdim , sadece o zaman ağlayabilir sadece o zaman gülebilir , sadece o zaman kendim olabilirdim. Geceme eşlik eden enfes bir kahve doldurulmayı bekleyen boş küllüğüm ve kabullenilmeyi bekleyen bir gerçek vardı önümde. Neden sorusunu sorabileceğim ve asla cevap veremediğim bu sorunun cevabını düşünebileceğim koskoca altı saat vardı. Kendi kendime soruyordum neden ? Neden başıma kötü bir olay geldi , biliyordum buda geçicek , iyide ben teselli istemiyordum ki. Sahii ne istiyordum ben ? Sorulması gereken soru budur belki. Cevabını şimdiye kadar kendime hep daha fazlasını diye cevap verdiğim bu soru artık neden bana aynı cevabı verdirmiyordu ? Ne yapmalıyım ? Ne düşünmeli ne düşünmemeliyim kafayı yemek üzereyim , neden !? İçinden çıkılmaz bit konuda değilki oysaki öldü sadece , öldü. Neden kabul edemiyorum , neden vaz geçemiyorum ? Ezanın sesi mi bu ? Saat kaç ? Dur bir dakika hayır daha gece bitemez daha bir sonuca ulaşmadım. Nargilemi aldım tütünümü hazırladım , kömürlerimi ve hemen en yakındaki ormanlık alana yol aldım telefon uçak modunda sadece bir kaç parça çalması için açık bıraktığım telefon arabanın torpidosunda unutuldu nargile kömürünü yakma çabaları içerisindeyken. Yandı sonunda diye sevindim , arabanın bagajından sandalyemide getirdim mi güneşin doğuşu ve nargilem bana eşlik etsin ilk közler nargileye koyulur koyulmaz aynı soru cereyan etti sol omzumun üzerinden kulağıma usulca. Zaten ateşler içerisinde olan yüreğim harlanmışçasına hissederken düşüncelere daldım. Çıt sesi duyuldu arkadan kafamı çevirdim yaşlıca bir amca geliyordu benim olduğum yana "Buyurun ?" dedim sakince merak etmiş belliki evinin yakınlarında ne yaptığımı kısa bir sohbetin ardından bilgili o yaşlı amcalardan biri olduğu ortaya çıktı , oldukça nazik olması gereken mesafede yaşayan kendi halinde birisi arabadan ikinci katlanır sandalyeyi getirdim ve günler öncesinden kalan çayı koyduğum termostan bir bardak çay ikram ettim. Sohbet etmeye başladık onun "Senin neyin var?" sorusuna olanları anlatarak karşılık vermemin ardından sohbetimiz iyice alevlendi. Başından geçen bazı olayları örnekler ve onun tabiri ile "Arka plan"dan anlattı. İlgimi çekmişti bu arka plan tabiri merak uyandırıcıydı. İlerleyen saatlerin ardından beni kahvaltıya davet etti , gittim. Evet öylece gittim. Delice geliyor biliyorum. Ama o an o kadar korkusuz , amaçsız , nedensizdiki hayatım ölüm dahi bir çıkış yoluydu benim için , yanlış yapma zamanıydı. Gittiğimizde fakir bir sofra ve tatlı bir teyze bizi karşıladı. Oturduk sohbet ederken bir yandan yemek yedik , kendimi onada tanıttım , en azından bilmesi gereken kadarını. Kahvaltının bitmesinin ardından amcayla kırsal olan o alana geri döndük sohbetimize devam ettik bana insanların yapısını anlattı , birbirleriyle olan münakaşalarını , hayatlarını ve amaçlarını , başarıyı ve başarının vermediği ama vermesi beklenen huzuru anlattı , bana dünyanın düzeninden bahsetti. " Neden bana bunları söylüyorsun ki !?" dediğimde " Yarın saat tam 18:00da burda olursan sana her şeyi açıklarım..." dedi ve müsaade istedi artık eve dönmeliydim bende saatim yani telefonum arabadaydı saati dahi bilmiyordum güneş tepelerde bir yerlerde anlamaya da çalışmadım doğrusu eşyalarımı topladım. Arabaya bindim telefonu aldım uçak modunda çıkardım ve saatin 14:38 olduğunu gördüm "Bizimkiler merak etmiştir kesin." dedim kendi kendime ve eve doğru yola koyuldum. Eve vardığımda sıcak bir kucaklama beni karşıladı , bu onun huzur verici kokusu pamuksu elleri nefes kesici sesi ile "Nerelerdeydin sen , meraktan öldüm..." demesi beni bir anlığına mutlu hissettirmişti ama o an aklıma yaşlı amcanın anlattıkları geldi "Her mutluluk ardından bir mutsuzluk getirir , iyinin olduğu yerde kötüde var olmak zorundadır." düşünceler denizinde boğulurken bir ses "Hey , sana diyorum Uğur iyi misin ?" dedi. Kendimi toplayım kısık bir sesle "Evet..." diye cevap verdim. Ama merak ediyordum sahii eğer o amca haklıysa o zaman mutsuzlukta gözümün önünde bir yerlerde olmalıydı. İyide nerdeydi bu !? Yemeğe davet edildim , toktum ama istemedim odama geçtim zar zor ayakta duran beden uykusuzluk ve yorgunluğun karışımı bir uykuya daldı. Rüya gördüm , bunu biliyorum. Ama rüyamı hatırlayamıyorum. Yatıp kalkmam 5 saniye aldı sanki geçen saatleri mutfaktaki saati gördükten sonra farkettim saat gece 3tü hala 3 saatim vardı sabaha , kahve yaptım sigaramı yaktım ve oturdum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayata Dair
FanfictionHayali bir dünyada geçen hayali bir "Ben" anlatılıyor bu hikayede. Hayali bir aşk ve hayali bir olay. Hayattan zevk alamayan 20 yaşındaki bir gencin hayal dünyasını , her gece yastığa kafasını koyduğunda yaşadığı o dünyayı sizlere anlatırken tüm kor...