Geçen zamanla olgunlaştım. Her defasında "Ne istiyosun ?" sorusuna hala aynı cevabı veriyordum , "Daha fazlasını !!!" içinden çıkamadığım paradokslar oluşturmuş , fiziksel dünyadan uzak yaşamaya başlamıştım. Şu son 1 ayım kişisel gelişim ile geçti. Konuşma dersleri değil tabiki , düşünme dersleri. Daha doğru düşünme , bahane yerine çözüm üreten birine dönüşümümü yavaş yavaş izlemiştim. Artık arka planı kullanabiliyordum. Buda daha önce farkında olmadan kullandığımı bana farkettirdi. Her şeye dair bir plan , her şarta uygun bir kaçış planı olan birisine dönüştüm. Adım adım , azar azar dönüştüm ve dönüşümümü izledim. Kazanmaya başladım artık. Hayatta , olaylarda , düşüncelerde. Her geçen gün o gün içindi. Dahada fazla görmeye başladım. Güçlendim , zihnen güçlendim. Kendimden , düşüncelerimden bile güçlü oldum , oldum ki kendimi kendi söylediğim yalana inandırabilecek güce sahip oldum. Başkasına söylediğim yalanı kendim için gerçek kıldım. Onlara anlattığım benim için gerçek olduğundan yalan söylememeye başladım. Buda yüzdeki mikro ifade belirtileri vermememi sağladı. Söylediğim yalan artık gerçekti , bunu gerçek kılmıştım. Korkularımın üstüne gittim. Terkedilme korkum vardı. Irmağı bıraktım , ailemi kaybetme korkum vardır , evden ayrıldım ve numaramı değiştirdim. O günden beri 100 gün geçti. Son 1 aydır kimseyle konuşmuyorum. Eğlenmiyor , gezmiyor , zorunda kalmadıkça ağzımı dahi açmıyorum , kısacası yaşamıyorum. Tüm zamanımı kitaplar , şarkılar ve dersler ile geçiriyorum. Bulabildiğim kadar farklı düşünce , farklı bakış açıları buluyor hepsini inceleyip değerlendirip hafızama kaydediyorum. İnzivaya çekilmiş yaşarken daha fazla bakış açısı istiyorum , düşünce ile beslenen bir canavara dönüştüğümü görüyordum , bilgi ile. Ben artık yaşam ile ölümün belirtilerini üzerimde barındırıyordum. Ben artık ne bir yaşayanım nede bir ölü. Ama hala bir sorun beni bekliyor o günden sonra tam 168 gün geçti. Ben hala onunla savaşabilmek için güç toplarken onunla yüzleşmeyi geciktirdiğim her saniye oda dahada güçleniyordu. Altı açık bir düdüklü tencere gibi içi doluyor doluyor , beklettikçe daha güçlü patlayacak biliyorum. Ondan daha hızlı ilerlemeliyim. Artık nerdeyse uyumuyordum. Günde en fazla 3 saat uyuyordum. Ondan daha hızlı ilerlemeliyim diye düşündükçe dahada hızlanıyordum. Hala karşısına çıkmaktan , başaramamaktan korkuyordum. Bilinç altımda bastırdığım bu sorun hala ordaydı biliyordum , beni bekliyordu. Birgün market alışverişi yaparken bir kız bana çarptı. "Dikkat etsene !" dedim. Özür diledi , beni özür maksadıyla kahve içmeye davet etti. Gittim , sohbet ettik. Çok renkli bir kişilikti no 1 dinliyodu. Konuştuk , kitaplardan rapten , insanlardan. Ondan kendimi geliştirebileceğimi farketmem 10 dakikamı aldı. Konuşmaya devam ettik ve yeni insanlar bulmaya , yeni denekler bulmaya başladım. 199. Gün kararımı verdim. 200. Gün benim savaş günüm olucak artık kendimi kazanmalıyım , kendimle birlikte kaybettiğimi diğer herşeyide , ailemi , arkadaşlarımı , herşeyi , son günü huzurlu geçirmek adına kahvemi yaptım en sevdiğim kitap olan Simyacıyı açtım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayata Dair
FanfictionHayali bir dünyada geçen hayali bir "Ben" anlatılıyor bu hikayede. Hayali bir aşk ve hayali bir olay. Hayattan zevk alamayan 20 yaşındaki bir gencin hayal dünyasını , her gece yastığa kafasını koyduğunda yaşadığı o dünyayı sizlere anlatırken tüm kor...