Sabah annemin sesiyle uyanmış soluğu banyoda almıştım. Duş alıp çıkınca dün gece ne uyduğumu düşündüm. Ah, tabi ya ! Film izlerken en son başımı yastığa koymuştum sonrası yok. Saçlarımı hızlıca kurutup dolabın karşısına geçtim. Beyaz salaş bir t-shirt alıp altına da kot şortumu aldım ve üzerime geçirdim. Siyah beyaz spor ayakkabılarımı giyip aynanın karşısına geçip hafif bir makyaj yaptım. Makyajı severdim ama pek yapmazdım kendimi iyi hissetmediğim zamanlar yapardım genelde. Hazır olduğumda bilgisayarı açıp ders programına baktım ilk ders biyolojiydi. Çantama birkaç defter atıp odadan çıktım. Annemle babam kahvaltı ediyorlardı. "Laura hadi gel kızım" dedi babam. Masaya yaklaşıp biraz peynir ve salatalık tıktım ağzıma. "Bu kadar yeter sanırım geç kaldım görüşürüz" dedim ikisinede uzaktan öpücük yolladım çıkmadan. Hızla okul yolunu tuttum.
Bahçedeki insanlara sert bakışlar atarak ilerledim merdivenleri çıkarak sınıfın önüne geldiğimde bir nefes alıp kapıyı tıklayıp bodoslama içeri girdim. Yüzümdeki ifadesizliği koruyarak sınıfa bir göz gezdirdim. İşte ben buydum evde neşeli bir cadı dışarıda sert ve asi kız. " yeni öğrenci sensin sanırım kızım ?" Dedi saçları beyazlamakta olan kısa boylu öğretmen." Evet " dedim. "Adın ne ? " deyince bakışlarımı sınıftan çekip öğretmene döndüm "Laura wyrice" dedim. " boş olan sıralardan birine geç Laura" duvar kenarında en arkaya oturdum ve dersi dinledim. Arada bana bakıp konuşulan fısıltılar dikkatimi dağıtsada umursamaz ifademi bozmadım.
Zil çaldığında kantini aramaya başladım. Koridorda ilerlerken mervinlerdeki kalabalığı görüp neden toplandıklarına bakmak için ilerledim bir sürü kızın arasından geçmekte zorlandım. En son birkaç kızın arasında sıkıştığımda ortada duran çocuğu gördüm. Esmer, uzun boylu, lacivert sade t-shirt'ünden dw kaslarını farketmistim, beş saniyede bir saçlarını düzeltip duruyordu. Koyu kahverengi gözleri hem sıkılmış hemde eğleniyormuş gibi bakıyordu etrafa. "İçimden bunun için toplanmış bu kadar kız ? " diye geçirirken gözlerime de yansıttım bu sözlerimi. Çocuğa garip garip bakarken o da bana baktı. Hâlâ aynı bakışlar yüzümdeyken gözlerimi deviril birkaç kızı ittim ve merdivenlerden yukarı çıktım.
Kantinde sıra bekleyip bir tost ve kola aldıktan sonra masalardan birine geçtim hızla tostumu yerken gözlerim tekrar merdivenlerde kızları başına toplayan havalı tipi buldu.Kantine havalı bir giriş yaptı yine birkaç kız yanına toplanmıştı. Bana bakıp dudakları yukarı kıvrıldı. Bu hareketine sinir olup kaşlarımı çattım ve tostumdan bir ısırık aldım. O ise önüne dönmüş arkadaki masalardan birine oturmuştu.
Gülüşü hâlâ sinirimi bozarken beni de etrafındaki kızlar gibi mi sandı acaba diye düşünmeye başlamıştım. Asla o kızlar gibi olmam onlar bir grup aptal. Erkeklerden ne beklenir ki zevkleri peşinde olan iğrenç insanlardı tabi genel olarak konuşmamam gerek. Birkaç kez sevmiş ve üzülmüştüm. Onlar sevemez yani sevgi denen birsey yok onların kalplerinde. Çoğu kez kırılmıştım ve tekrar toparlanmam zaman almıştı. Erkekler benden uzak dursun başka birşey istemiyorum ama bazı erkekler arkadaş olarak gerçekten iyi fakat öyleleri de zor bulunuyor. Çoğu nefret uyandırıyor bende. Yüzümü buruşturup masadan kalktım. Hâlâ o gözlerin üzerimde olduğunu farlediyordum ama ifademi bozmuyordum.
Bahçeye inip bir ağaç dibine oturdum elimdeki test kitabını açıp kulaklığımı da taktım. Soruları çözmeye başlarken yanıma birinin oturduğunu farkettim ama dönüp bakmadan devam ettim. Son soruya geldiğimde biraz düşünürken kulağımdaki kulaklığın tekinin çıkmasıyla kaşlarımı çatıp yana döndüm.O çocuğu tekrar görmemle tekrar sinirlenip ne yaptığına baktım gözlerini kapatıp müziği dinliyordu. "Christina Perri, human"dedi gözlerini açarak. Dinlediğim şarkıyı biliyordu hâlâ kaşlarım çatık ona bakarken test kitabına işaret parmağına götürüp durdu
" cevap bu " dedikten sonra kitaba baktım. Soruyu biraz düşündükten sonra doğru söylediğini anladım.
" ne istiyorsun " dedim sadece. Gülümsemesi kaybolurken yüzü ifadesizlesti " teşekkür etmeni " dedi haklı teşekkür etmedim ama bilerek yapmadım. "Sana sorunun cevabını sormadım " dedim sert bir sesle. Çocuk kaşlarını çatarak " bu bakışlarının sebebi ne " deyince bir an dondum gözlerimin içine anlamak istercesine bakıyordu. " sebebi..." sustum sonra devam ettim " çünkü öyle istiyorum o etrafındaki aptal kızlar gibi görme beni sakın, benden uzak dur " dedikten sonra kalktım ve okula girdim.Sonunda son ders bittikten sonra hocayla konuştum. Bana birkaç ders notu vereceğini söyleyip çıktı. Bende okuldan çıkıp eve girdim. Kapıyı açtığımda evde misafir olduğunu gülüşme seslerinden anladım. Salona girip kim olduğuna baktım. Annemin yanında esmer kıvırcık saçlı bir kadın oturuyordu. Bana döndüklerinde
" Merhaba hoşgeldiniz " dedim. Kadın anneme kısa bir gülüp bana doğru yaklaşıp sarıldı. Ne olduğunu anlamadan baktıktan sonra kadın benden biraz uzaklaşıp yüzümü avuçlarının arasına aldı " Laura ne kadar güzel olmuşsun küçükken de güzeldin zaten ama şimdi mükemmel görünüyorsun " dedi hâlâ anlamayıp anneme baktım. " kızım bu Amelia Wilson eski komşumuz bizim eski evimizi hatırlıyor musun? Los Angeles'taki ilk evimizde oturduğumuz zamanlar o benim en iyi komşumdu birde oğlu vardı senin için hep çocukları dövüp kavga ederdi hatırladın mı ? " biraz düşündüm ama zar zor hatırladım amelia abla bize kurabiye getirirdi hep sonra oğlu.. adı neydi ? Hatırlamıyorum ama benim yüzümden bir kere hastahanelik olduğunu hatırlıyorum yüzü pek canlanmıyor aklımda çünkü 9 yaşımdan önceydi. Kafamı hafif sallayıp gülümsedim. Biraz oturduk amelia ablayla sonra kapı çaldı "bu oğlum olmalı" deyince
"ben bakarım " deyip neşeyle kalktım kapıyı açtığım anda yüzümdeki gülümsemenin silinmesi bir olmuştu. Koyu kahverengi gözler tekrar beni bulmuştu. Birbirimize şaşkınca bakıp kalmıştık, sessizliği bozan amelia abla oldu " işte buda benim oğlum James "Medyadaki kişi james arkadaşlar. Bu bölüm kısa oldu çünkü orada bitmesi gerekiyordu öyle hayal ettim diğer bölümü uzun yazmayı düşünüyorum umarım beğenmişsinizdir :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Laura
FantasyKaranlık bir oda düşünün, nokta kadar ışık yok. Duvarlarında bazı isimler yazıyor, üstleri karalanmış. Yaşanmışlıkların çığlıkları bozuyor karanlığın sessizliğini. Burası işte tam burası benim içim. Çıkamadığım karanlık odam. Lise öğrencisi olan dör...