•3. Bölüm•

75 7 8
                                    

Multimedyada Doruk var, bakmak isterseniz!!!
*DOLUNAY*
       Hiç kendinizi fazlalık gibi hissettiğiniz oldu mu? Ben, hayatımın her saniyesinde, her dakikasında böyle hissettim işte. Her gün kendime sordum; "Sen bu hayatta ne işe yarıyorsun?" diye. Cevabını bulamadım. Bir kitapta okumuştum. Hayat yapboza benzer, insanlarda yapbozun parçalarına. Özetle; insanlarda yapboz parçaları gibi bu hayatta önemli rollere sahiptir. Yapbozdan bir parçayı alırsanız yapboz eksik kalır. Aynı gerçek hayatta olduğu gibi. Ama ben bu yapbozun içinde bile değildim. Paketin içine fazladan koyulmuş bir yapboz parçasıydım. Yerim yoktu, hiçbir yere uymuyordum, gereksizdim.
      Annem; "Herkes birinin hayatında önemli rol oynar. Mesela ben bir eşim, kardeşim, anneyim" demişti. Ben ise hiçbir şeydim. Herkesin hayatında hiç kimseydim. Tüm gece bunları düşünmüştüm. Ablamın beni almaya gelişinden beri kendimi suçlu hissediyordum. Sürekli birilerine muhtaç olmaktan sıkılmıştım. Muhtaç olan biri değilde, muhtaç olunan biri olmak istiyordum. Birinin hayatında vazgeçilmez olmak istiyordum. Ama çok şey istiyordum işte.
     Kapımın çalınmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp karmakarışık yaptığım yatağımda doğruldum. İçeriye dün akşam giydiği gece kıyafetiyle ablam girince şaşırmıştım. "Sen daha yeni mi geliyorsun?" diye sordum. Sabahın altısıydı ve ben onun çoktan eve geldiğini düşünüyordum. Tüm gece dışarıda olmasına rağmen halâ dinç görünüyordu. Gülümseyerek "Ne olmuş yani?"dedi. Gözlerimi devirdiğimde "Ne yapayım çok güzel bir gece geçirdim" dedi yatağıma oturarak. Mutlu görünüyordu ama gözlerindeki sinsiliği benden başkası göremezdi. Yine birşeylere bulaştığı belliydi. "Arkadaşınla iyi eğlenmiş gibisiniz" dedim. Hemen yüzü düştü ve gözlerini kıstı. Bu yüz ifadesi onun bir şeye çok kızdığını gösteriyordu. "Şeytan görsün onun yüzünü derdim ama kendisi şeytan zaten. Beni rezil etmeye çalıştı ama başarısız oldu tabiki de" dedi sırıtarak. Ablamın gerçektende çok kız düşmanı vardı. Genelde pek kız arkadaşıda olmazdı, kızlar onu kıskanırdı yada ondan korkarlardı. "Teyzem seni uyarmıştı. Keşke gitmeseydin" dedim oflayarak. "Onun dediği hiçbir şey olmayacak. Ona bunu yavaş yavaş göstereceğim" dedi kendinden emin bir şekilde. Hemen sinirlenip "O senin düşmanın değil, teyzen. Ve senin iyiliğini düşünüyor" dedim. Kaşlarını çatarak "Beni kendine nasıl benzetir anlayamıyorum. Deli olduğunun farkında değil galiba" dedi. "Deli değil...sadece fazla hayat dolu" dedim ama bunu derken emin değildim. "Neyse boşver. Ben birkaç saat uyuyacağım, üniversiteye gideceğimiz zaman uyandırırsın" dedikten sonra öpücük yollayıp odadan çıktı. Hayatı hiç ciddiye almıyordu. Ama bir gün hayat ona gülmeyi bırakacaktı işte o zaman hayal dünyasından sıyrılıp gerçek dünyaya dönecekti.
xxxxxxxxxxx
       Ablamla konuşmamızın üzerinden birkaç saat geçtikten sonra kahvaltı hazırlayıp onu uyandırdım. Teyzem buzdolabının üstüne bir not bırakmıştı. İşlerini halledip geleceğinden bahsediyordu. Ablam gittiği gece kulübünü anlatırken bende uyuklayarak onu dinledim. Kahvaltıdan sonra hazırlanmak için odalarımıza geçtik. Beş dakika boyunca dolabıma baktıktan sonra umutsuzca yatağıma çöktüm. Ne giymem gerektiğini bilmiyordum. Resmi birşeyler olması gerekir miydi? Sanki iş görüşmesine gidiyordum! Siyah, üstünde beyaz yıldızları olan elbisemi giydikten sonra beyaz babetlerimi çıkardım. Elbiseme ince siyah bir kemer taktıktan sonra kayıt için gerekli olan tüm belgelerimi aldım. Herşeyi en az iki kez kontrol ettikten sonra odadan çıktım. Ablam kapının hemen karşısındaki boy aynasında kendine bakıyordu. Mini siyah bir şort ve yeşil askılı büstiyer giymişti. Benden daha güzel ve özenli giyindiği kesindi. Beni görünce gülerek süzdükten sonra "Böyle mi gideceksin?" diye sordu. Herşeyimle alay etmeyi seviyordu ama ben böyleydim. Başka biri olmaya niyetim yoktu. Başımı sallayarak evet dedim. Tekrar güldükten sonra "Bari azcık makyaj yapayım sana? Böyle çok sadesin kızım" dedi. En nefret ettiğim şey makyaj yapmaktı belkide. Eskiden cildim lekeliydi ve sivilceliydi. İçtiğim ilaçlarda sürdüğüm kremlerde bir işe yaramıyordu. Ama sonra kendiliğinden geçmişti. Cildimi tekrar bozmaya hiç niyetim yoktu. O yüzden makyaj yapmıyordum. Bir an için tereddüt etmiştim. Belki birazcık süslenmenin zararı olmazdı. Başımı sallayıp yanına gittim. Zafer kazanmış bir şekilde gülümsedikten sonra birazcık rimel gözlerimin altınada hafifçe siyah kalem çekti. Dudaklarımada şeftali rengi ruj sürdükten sonra aynaya baktım. Az makyaj yapmıştım ama kendimi değişmiş gibi hissediyordum. Bu ilk ve son olacaktı.

Ay Tutulması #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin