16- GÜÇLÜSÜN, ÇOK GÜÇLÜ

25 2 0
                                    

Utku;

Derin ve Hale arabaya binip uzaklaştıklarında hemen bende arabama atlayıp onları takip ettim. Beni görmemeleri için onlardan uzakta bir yerde arabayı park ettim ve olanları izlemeye başladım. Derin eve giriyordu ve yanında bir adam vardı, babası olmalıydı. Karşılarında Hale duruyordu. Konuşmalarını duyamayacak kadar uzaktaydım. Neyse ki sohbetleri fazla sürmeden Hale arabasına bindi ve gitti. Derin'in babası olarak adlandırdığım adam da pencereden Hale'nin gidişini izledi.

Bir şey olacaktı, hissediyorum. İçimde ki bu sıkıntı ve sinir.. Park ettiğim yerden biraz daha yakınlaşarak Derin'nin evlerinin önüne çektim ve beklemeye başladım. Korkuyordum, bir şey olacaktı. Hissediyorum. Eve doğru yürümeye başladım. Düşünüyorum, Derin'in yüzündeki o endişeli ifade ve korku aklımdan çıkmıyor. Onu buradan alıp götürmem lazım, kahretsin o zor durum da! Kapıya yaklaştığım da çalmak için elimi zile götürdüğüm sırada bir çığlık koptu. İçimi acıtan bir çığlıktı bu, beni benden alan. Ardından bir çığlık daha, Derin! 

Kapıya tekme attım. İlkinde başarılı olamadım ama ikincisinde kapı açıldı ve gözlerimin önünden gitmeyen o. O ve yerde cansız bir bedende yatan benim güzel gözlüm. 

Şerefsiz! Elinde bir kemerle tam sırtına vuracakken;

"Dokunma lan ona!" diye gürledim. Karşısında beni görünce şaşıran o adam ne olduğunu anlamadan yüzüne yumruğumu geçirdim. Attığım yumrukla sarsılan adam daha kendine gelemeden bir yumruk daha geçirdim ve kafa attım. Yere yığılınca hemen Derin'in yanına ilerledim ve yüzünü kapatan saçlarımı elimle kulağının arkasına yerleştirip yüzüne baktım. Kan ve morluklar oluşmaya başlamış yüzüne. Kucağıma almak için kafasını tuttuğumda elimde hissettiğim o sıvıya baktım, kan. Başı kanıyordu. Hemen onu kucağıma alıp gidecekken yere serdiğim adam;

"Bırak onu" diye konuştu. Sanki onu dinleyecektim. Sinirimi daha alamadan yüzünün ortasına bir tekme geçirdim. Yüzüne bir darbe yemesiyle bayıldı. Daha fazla vakit kaybetmeden arabaya doğru koştum. Kapıyı açıp Derin'i arka koltuğa sırtüstü yatırdım ve arabaya binerek hastaneye doğru sürmeye başladım. Telefonumu çıkararak Cenk'i aradım. 

"Utku nerdesin kardeşim? Nereye kayboldun?"

"Cenk hastaneye gidiyorum, Hale'ye haber ver. Derin.. dedim ve dikiz aynasından Derin'in kan ve morluklarla karışmış yüzüne bakarak; Derin çok kötü kardeşim" dedim cevap vermesini beklemeden telefonu kapadım. Hastanenin kapısına vardığım da, arabadan inip Derin'i kucağıma aldım;

"Sedye getirin!" diye bağırdım. 

Bir kaç görevli sedye getirirken Derin'i yatırıp, ince, uzun parmaklı elini tuttum, soğuktu. Bir kaç doktorun bilgi vermesiyle Derin'i götürdüler. Peşlerinden giderken, hemşirenin ittirmesiyle elim onun elinden ayrıldı. Hemşirenin sesiyle kendime gelirken, Derin'i yoğum bakıma aldılar. Hemşire;

"Beyefendi buradan sonrasını biz hallederiz" dedi

"Olmaz. onun yanında olmam lazım"

"Durumu kötü görünüyor. Lütfen zorluk çıkarmayın" dedi ve gitti. 

"Durumu kötü görünüyor, kötü durumda, kötü!"diye fısıldarken başımı duvara yasladım ve dizlerimi kırarak yavaşça yere oturdum. Duvarın soğukluğu, bedenimi sararken, başımı ellerimin arasına aldım. 

"Bu duvarın soğukluğu içimi ürpertirken, sen bu durumdayken acaba üşüyor musun Derin? Benim burada canım acırken, sen nasıl dayanıyorsun o acılara?

Düşüncelerimin arasında kendi kendime konuşurken omzumu sıkan bir elle kendime geldim. Cenk;

"İyi misin kardeşim?" Cenk'in sorusuna cevap veremeden Hale konuştu;

"O nasıl, iyi mi? Durumu kötü mü?!" 

Cevap veremedim. Ben bile şuan nasıl olduğumu bilmeden, onun iyi mi olduğunu bile bilmiyordum. Cenk Hale'ye sarılırken; "O iyi olacak, merak etme" diyordu. Hale ağlarken "O çok güçlü, bir şey olmaz dimi gerçekten?" diye sorular soruyordu. 

O güçlü, çok güçlü! Benim güzel gözlüm çok güçlü, fazlasıyla hemde. "O çok güçlü, iyileşecek!" dedim sertçe. Hale kafasını beni onaylar bir şekilde salladı. 

Sen çok güçlüsün, güzel gözlüm..

Hayat Sen OluncaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin