17- BEKLETME

18 2 0
                                    

Cenk;

Derin'i ameliyata aldıklarından tam olarak 4 saat geçmişti ve ses seda yoktu. Hale bu 4 saat içerisinde kendini suçlayarak ağladığı için sinir krizi geçirmişti. Zorda olsa sakinleştirici yapılarak boş bir odaya aldırıp, uyumasını sağlamıştım. Böylesi daha iyi olacaktı. Kendini yıpratırken bu sefer ona bir şey olacak diye endişeleniyordum. Uyuduktan sonra kafeteryaya gidip 2 kahve alarak Utku'nun yanına gittim, tek kardeşim olanın. Her zaman yanımda olan dostum, şimdi bitkin bir vaziyette sadece yerde oturmuş bekliyor. Yanına oturdum ve kahveyi uzattım. Göz ucuyla bakarak;

"İstemiyorum" dedi. Böyle yapacağını adım gibi biliyordum. 

"Sana yemek ye desem yemeyeceğini bildiğim için kahve aldım. Hiç yoksa biraz kendine gel, kötü görünüyorsun dostum". Omuz silkerek ameliyat kapısının olduğu yöne bakarak;

"O burada acı çekerken, nasıl iyi olabilirim? Sadece şu kapının arkasında ve elimden hiç bir şey gelmiyor, bence kötü olan bu" dedi ve elimden kahveyi alarak bir yudum aldı. 

"Ondan sadece hoşlandığını düşünmüştüm, onu bu kadar çok sevdiğini bilmiyordum"

"Bu gece bende öyle sanıyordum ama sadece hoşlanıyorum deyip kendimi kandırmışım. Onu kaybetmek istemiyorum, onu yanımda istiyorum kardeşim" dedi ve sağ gözünden bir damla gözyaşı aktı. Aldırış etmeden sol eliyle sertçe yanağını sildi. 

"Onun için, bir kız için ağlayacak kadar onu sevdiğine gerçekten şaşırıyorum. Sen bir kızı sevecek kadar ne zaman bu duruma düştün? dedim dalga geçerek

"Peki ya sen ne zaman bir kızın kendini iyi hissetmesini sağlayacak kadar yanında oldun ya da ona da bir şey olacak diye endişelendin?" diye sordu. Sırıttım, Hale'den bahsediyordu. Ben ilk defa bir kız için endişelenmiştim ve yanında olmuştum. Sustum, cevap veremedim. Cevabı veren o oldu;

"Biz ne zaman böyle olduk kardeşim?" 

***

Utku; 

Hala bir haber yoktu. Cenk Hale'ye destek olmak için onun yanında duruyordu. 'Her şey güzel olacak, o iyileşecek gibi' cümleler kuruyordu. Artık bu konuşmalardan sıkılmaya başlamıştım. Yaklaşık 6 saat sonra kapıdan bir doktor çıktı. Hemen ayağa kalkarak önüne geçtim ve;

"Durumu nasıl, iyi mi?"

"Çok zor bir ameliyat oldu, kafasından sert darbe almış ve fazlasıyla kan kaybetmiş. Neyse ki vakit geçmeden hemen ameliyata aldık, biz elimizden geleni yaptık. Ameliyat başarılı geçti, şimdi sadece beklemek zorundayız"

Hale'nin sevinç çığlığı kulaklarımı tıkarken;

"Peki onu görebilir miyim?" diye sordum

"Malesef genç adam, daha yeni ameliyattan çıktı. Kendine gelmediği sürece görmeniz mümkün değil" dedi. Başımı öne eğerek onaylar derecesinde salladım, neyse ki o iyiydi. Doktor elini omzuma koyarak "Ama küçük bir istisna da bulunacak olursak, gel benimle" dedi ve peşinden gittim. 

Bir oda gösterdi ve odanın önünde bulunan bir cam, odanın içerisini gösteriyordu. Camdan içeri baktığımda adını bile bilmediğim tuhaf makinelere bağlı olan Derin'i gördüm. Başı sarılıydı, rengi solmuştu ve omuzları açıktı. İnce bir örtüyle örtmüşlerdi vücudunu. Titrek bir nefes aldım, güzel gözlüm.. Daha sonra doktora minnetle bakıp, teşekkür ettim. Başını sallamakla yetindi ve yanımdan ayrıldı. 

Elimi cama koydum, yüzünü okşar gibi dokundum. Gözlerini açar da beni duyar diye konuşmaya başladım;

Bir cam var aramızda; sen orada, ben burada,                                                                                                         Kalbim burda, ama bedenim nerede ben bile bilmiyorum.                                                                                   Aklım sende, yüreğim seninle.                                                                                                                                       Aç güzel gözlerini, daha fazla bekletme..         

Hayat Sen OluncaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin