2. Sadece İki Saniye ஐ

623 14 13
                                    

Mardin ve Şırnak sınırlarının arasında ufak memleketinde onu sevenlerin ve bekleyenlerin olduğunu biliyordu Mehmet.

Çanakkale de ki dört yıllık askerlik serüveni 5 gün önce aldığı teskeresiyle bitmişti.

Uzun yolculuktan sonra şimdi de İlçe dolmuşuna binmiş köyünün yolunu tutmuştu.

Beş günlük yolculuk onu fazlasıyla yormuştu.

Uyuyamamaktan yüzü çökmüş gözlerinin altı morarmış kendini askerdeki komutanına benzetmişti.

Dıştan yorgun ve bitkin görünmesine rağmen koca adamın içi kıpır kıpırdı.

Çocuklarına ve eşine kavuşma heyecanını beyni ona 2 saniyede bir hatırlatıyordu.

Hayal etmeden duramıyordu.

Kim bilir dört senede neler değişmişti?

Evlatları onsuz neler yapıyordu?

Ya eşi Nergis onun özlediği kadar özlemiş miydi kendisini?

Köyde başının çaresine bakabilmiş miydi?

Mehmet karısının güçlü olduğunu hatırlattı kendine.

Zaten askerlik boyunca dayandığı tek sığınak düşüncesi buydu.

Yoksa endişeleri karanlık bir hortuma dönüşür onu içine alır, kâbuslar görmesine neden olurdu.

Az çok mektupla haberleşseler de bu ona yetmiyordu.

Köydeki arkadaşları, kardeşleri...

-Ağabey geldik. Dedi genç şoför Mehmet e hitaben.

Yol boyunca az da olsa sohbet etmişlerdi.

Genç şoför sevmişti bu yorgun adamı.

Mehmet dolmuşun minik penceresinden baktığında buranın köyün meydanı olduğunu hatırladı.

Çanakkale'den gelip birden köyüne dönmek onu sivri bir karşılaştırmaya sevk ettirmişti.

Dört senede hatırladığı hiçbir şey değişmemiş, köy için bir çivi bile çakılmamıştı.

Buradaki muhtar ne için vardı acaba.

Etraftaki evler kurumuş çamurdan ibaretti.

Yollarda koca koca taşlar...

Kafasını sağa çevirdiğinde sağlık ocağını gördü ve oranın ahırdan farksız olduğuna kanaat getirdi.

Köyün merkezi demek her şey demekti bunu biliyordu Mehmet.

-Ağabey vardık meydana.

-tamam, kendine iyi bak yol arkadaşı.

- Eyvallah.

..........


Kahvehanede çayını yudumlayan Abidin elini anlına koymuş bu kavurucu sıcaklıkta tarlayı nasıl süreceğini düşünüyordu.

Ömrünün yarısından fazlasını devirmiş biri olmasına rağmen dinçliğini hiçbir zaman yitirmemişti ama köyünde geçen yaz aylarına katlanamıyor dolayısıyla hiçbir iş yapamıyordu.

Kahvehanenin penceresinden bakan Abidin topraktan göğe doğru dalga dalga yükselen sıcaklığı gözle görebiliyordu.

Bırak tarlayı şimdi şuradan eve gidecek cesareti yoktu.

Öğretmen HanımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin