1-Meslek tanıma şeysi ஐ

793 14 12
                                    

Genç öğretmen çantasında olduğunu tahmin ettiği son küp şekerini ararken yoğun bir çaba sarf etmişti...

Bir elinde geceden kalan uykusunu açacağını düşündüğü şirin kupasındaki sıcak kahvesi bir elinde de öğrencilerin sınav notlarını koyduğu öğretmen çantası ,
yetmezmiş gibi işaret parmağına sıkıştırdığı ufak lacivert çantasını tutuyordu.

Kahveye şeker atmamasını belki onlarca kez kararlaştırmıştı kendiyle ama bir türlü damak zevkini bırakamıyordu. ''Şekerli seviyorum işte'' diye düşündü genç öğretmen.

Çantaları ve kupayı düşürmemeye dikkat ederek merdivenlerden koridorun başındaki 12/c sınıfına doğru ilerledi.

Genç öğretmen öğretmenliğe başladığı günden beri hiçbir sınıfı diğerinden ayırmıyordu ama bu sene yeni geldiği bu okulun 12. sınıflarını bir başka seviyordu.

Hele 12/c ye.

Çünkü kendi sınıfıydı ve onlardan sorumluydu.

Diğer öğretmenler hababam sınıfı dediği için hiçte yadırgamamıştı sınıfını ve zor bir sınıf olduğunu görmesine rağmen değiştirmemişti,

Bazen bundan birazcık pişman olsa da.

- hocam hocam beni bekleyin.

Diye arkasından telaşlı bir ses duydu. Arkasını döndüğünde sınıfın kıvırcığı ve matrak öğrencisi Ahmet ile karşılaştı.

Haylaz öğrencisi her zamanki gibi geç kalmıştı.

Hiç olmazsa bu sefer dersin son on dakikasında gelmedi diye içinden geçirdi Nefel.

Özel okul olduğu için öğrenciler yoklama olayını pek takmıyordu. Zaten yoklama da formaliteden alınıyordu. Buradaki öğrencileri rahat ve umursamazlardı.

Geç gelenlere bir şey denilmiyordu çünkü denilince 'siz evladıma karışamazsınız' diye zengin aileleri gelip müdürünün ve öğretmenlerin başının etini yiyordu.

Bodur müdür pes etmiş öğrenciler bu konuda ne yaparsa ses etmemişti.


Bu genç öğretmenin öğrenciler hakkında moralini bozan nedenlerin başındaydı.

Okumanın kıymetini bilmelerini isterdi.

-senin beni beklemen gerekmiyor mu Ahmetçiğim? Dedi Nefel ve tek kaşını kaldırdı.

Geç kalmasının nedeni muhtemelen uyanamamasındandı. Çünkü bahanesi hep buydu.

_ yine mi alarmı kurmayı unuttun? Dedi öretmen hanım gülümseyerek aynı zamanda gözlerini kısmış öğrencisini şakasına göz hapsine alıyordu.

-Şey hocam. Dedi.

Bir iki saniyelik duraksamadan sonra öğretmeninin elindekilere gözü ilişti ve izin istemeden öğretmen çantasını elinden sırıtarak aldı.

-Tamam, bu seferde ucuz kurtuldun. Dedi Nefel.
Ahmet in gülümsemesine karşı kendisi de ona tebessüm sunmuştu.

Öğrencilerini seviyordu ve ilk azarlamadan sonra nedense devamını getiremiyordu. Sanırım öğrencilerine karşı sert ve kuralcı olmak istediği en son şeydi.

-söz hocam bu sondu.

Diye öğretmenini ikna etmeye çalışırken sınıfa geçmişlerdi bir yandan.

-tamam, tamam sırana geç. Biliyordu ki kabul ettirmeyene kadar öğrencisi onu bırakmayacaktı.

Ahmet çantayı öğretmen masasına koydu ve sırasına geçti.

Öğretmen HanımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin