Dıııııttt dıııırttt...dııırrtt.. "Hangi beyinsiz beni sabahın köründe arıyor cidden merak ediyorum" diyerek yine güne atarlı başladım. Arayan Sena'ydı
"Sena sabah sabah uykumun içine etmeye değecek kadar önemli birşey söylemezsen benden kork anlıyormusun" dedim bağırarak.
"EVLENİYORUMMM" dedi gülerek.
Şaşkınlık geçiriyordum resmen "Nasıl bildiğin imam nikahlı sonra resmi nikahlı dügünlü müğünlü evlilik mi?" dedim
Gülerek "Bıdı sen iyimisin başka düğün mü var? Ama ciddi değilim kızma diye öyle söyledim, biz Batuyla tatile gidiyoruz onu haber vermek için aradım" deyip telefonu kapattı.Sena da ne evlilik meraklısı bi kız ya cidden bu kızı anlamıyorum Batuyla sevgili olmaya başlayalı bir ay olmasına rağmen sürekli evlilik hayalleri kuruyor oysa ki henüz 21 yaşında ve böyle olmasının tek sebebi Rana teyze yani Sena 'nın annesi, Sena babasını küçük yaşta kaybetmiş,babası çok iyi bir polismis anlattığına göre bir akşam gecenin geç saatinde kapıları çalınmış kapılarında emniyetin müdürü ve amirleri varmış o gün bir çatışmada babasını kaybetmişler, Rana teyze anlamış gözleri dolmuş müdürleri başımız sağolsun dedikten sonra Rana teyze kapının eşiğine yığılıp ağlamaya başlamış Sena daha 4 yaşındaymış annesini öyle görünce o da ağlamış fakat olanların farkında değilmiş Rana teyze tek başına büyütmüş Sena'yı o yüzden bir anneden çok daha fazla düşkün Sena'ya. Sena yıllardır baba sevgisi olmadan büyüdüğü için hayatına giren her adamdan şevkat bekleyen bir kız fakat hayatına giren her adam,adam kelimesindeki adamlığı taşımıyordu,annesi onun biriyle evlenip kendi hayatını kurmasını çok fazla istiyor bu yüzden Sena'ya bu konu üzerinde hep baskı yapıyor, yazık kızda ne yapsın bu yüzden Batu'ya hep evlenilcek adam gözüyle bakıyor.
Sena tatilde,Emre İzmir'de sanırım bugün kahvaltıyı hazırlamak bana kaldı,saçlarımı toparlayıp yüzümü yıkayıp merdivenlerden indim tam mutfağa girecektim ki Ege'yi koltukta uyurken gördüm karşısına geçip bir kaç dakika öylece durup onu izledim, çok masum gözüküyordu fakat hiç de masum bir adam değil. Tam bir ukala, sinirli,sert,oldukça egoist, kendinden ödün vermeyen, insanlara sürekli emir veren biri,ben nasıl böyle bir adama aşık oldum anlamıyorum arada her ne kadar romantik biri olsa da bana her fırsatta bağıran bir adam bu yani niye seviyorum ki ben bu sevimsizi.
Kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçtim o ara Ege uyanmış mutfağa gelip bana bakarak "Günaydın" diye seslendi.
Birden gözlerimi açıp kaşımı kaldırıp elimdeki bıçağı ona doğru uzattım ve bağırarak"Oha senin tişörtün nerede?" dedim.
"Duştan çıktım,rahatsız olacağını bilseydim giyerdim"diyip banyoya doğru ilerledi, arkasından gidip "Sen beni yalnız bırakmamak için bu evde kaldın anlıyor musun benim evimde bu kadar rahat olamazsın.
Sen bu cesareti nerden alıyorsun söyler misin? Ayrıca banyomu kullanırken bana sordun mu sen?" diye çığrından çıkmış bir şekilde bağırıyordum. Üzerini giydikten sonra yanıma gelip bana psikopat bir deliymişim muamelesi yaptı sert bir ses tonuyla "Bana sakın bir daha sesini yükseltme" diye bağırdı,o öyle bağırınca hiç birşey söyleyemedim kısık bir sesle "kahvaltıya gel" diyebildim sadece.
Gazetesini aldı hiç bir sayfaya bakmadan arkadaki karikatür sayfasını açtı yazılanları okuyup gülüyordu,gülümsemesi çok güzeldi. Bir insan bu kadar güzel gülmeyi başarabiliyorken neden hep sinirli bir surat takar ki yüzüne.
Çayını demli doldurup bir kaşık şeker attı, bende açık bir çay doldurup üç kaşık şeker attım. Çayımı döküp yeniden baya demli doldurdu,bir kaşık şeker attı bana uzatarak "Eğer çayı bu şekilde içersen çayın tadını alırsın" dedi. Gülümseyip çayımdan bir yudum aldım."Çok çalışıyoruz tatile gitmek istemez misin sende?" dedi.
"Aslında bir tatile ihtiyacım yok diyemem fakat Şevket beyden izin almam zor özellikle işler bu kadar yoğunken,ayrıca tatile gidersek senin öğrencilerin ne olucak"
"Ben bayan meslektaşımla konuşup beni idare etmesi için ikna edebilirim derslerime iki hafta benim yerime o girer"
Ege dans öğretmeni, zaten beş sene önce onu tanıdığım zamanlarda da dans tutkunuydu ilerde hep bu mesleği yapacağını söylüyordu ve hayalini gerçekleştirmişti bu oldukça güzel birşeydi çünkü bende on üç yaşımdan beri dans ediyordum yani profesyonel degildim fakat ne zaman kendimi kötü hissetsem hep dans ederek kendimi iyi hissediyordum.
Tatil planını gerçekleştirmek umuduyla Şevket beyi aramak için telefonumu elime aldım ve Şevket beyi aradım.
"Alo Şevket bey nasılsınız?""Iyiyim Bıdı sen nasılsın?"
"Teşekkürler, aslında pek iyi değilim annem rahatsızlaşmış iki haftalığına İzmir'e gitmek için izin isticektim"
"Peki kızım geçmiş olsun eğer durumu kötüye giderse daha fazla kalabilirsin ben maaşını hesabına yatırmaya devam edicem"
"Teşekkürler Şevket bey"
Eğer patronunuz normalde çok gıcık biriyse arada yalan söyleyip kendinizi kurtarın bence. Ben öyle yaptım. Annem hasta dedim fakat annemi 18 yaşında kaybetmiştim.
Ege'ye haberi verdikten sonra hazırlanmak için evine gitmeye karar verdi. Onu yolculadıktan hemen sonra odama çıkıp hazırlanmaya başladım. Iki hafta alaçatıda babamın bana aldığı yazlıkda kalacaktık. Bir valize alabildigince kıyafet koyup saçımı yapmaya başladım. Dünden kalma kılçık örüğünü açtıktan sonra kıvırcıklaşan saçlarımı düzleştirmek baya zor oldu. Üzerime pudra rengi bir tişört geçirip altıma beyaz etek giydim daha sonra karşı evde oturan komşumuza gittim. Tatile gideceğimi iki hafta evde olmayacağımı söyleyip Tina ile ilgilenmesini rica ettim. Kız köpeklerden korktuğu halde bunu kabul etti. Fazlasıyla mutlu oldum gerçekten.
Ege geldi kapıda sürekli kornaya basmaya başladı biraz daha bekletirsem beni burada bırakıp tek başına gidecekmiş... (GIDEMEEZ VURURUM ARABASININ PENCERESİNİ INDIRIRIM PSIKOPATIM YAPARIM!!)
"Geldim işte ne bağırıyon" diyerek atar yaptım.
"Ben seni iki saat arabada beklemek zorunda mıyım?" diyerek bağırmaya devam etti.
"Az centilmen olup valizimi arabaya getirseydin o halde" diyerek kaşlarımı çattım.
Gülerek "Ben mi sana yanına o kadar eşya al dedim kızım az daha geç gelseydim evi tatile taşıcaktın" dedi
Bu var ya bu hep böyle anasını satayım hep öküz iki yıl öncede böyleydi bu. Makyajımı da yapamadım bunun yüzünden. Aynamı çıkarıp eyelineri sürmeye başladım, firen yaptı aniden "Yavaaaş gözümü çıkaracaksın" diyip bağırdım. "Gözüne o saçma şeyi sokan sensin gözünü çıkarsan sen çıkarırsın" diyip kahkaha attı. Sinirlerim bozuldu iyice çantadan paketimi çıkarıp sigaramı yaktım. Elimden sigarayı alıp pencereden aşağıya atıp bana dönerek "Benim arabamda sigara içemezsin"dedi. Ben buna daha fazla kızıp uyumaya karar verdim çünkü gözümde bunun kafasını alıp direksiyona vurup kafasını gözünü yarmak gibi planlar oluşmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dur Kalbim O Adam Olmaz #VYM_2016
Romanceİki sene önce gördükleri karşısında ailesini terkedip toz pembe hayalleri ile zengin lüks hayatını geride bırakıp beş parasız bir şekilde cennet diye tanımladığı şehri Izmir'den ayrılıp kalabalığından korktuğu Isltanbul'a en yakın dostları ile yepy...