Bölüm 2

430 29 3
                                    

"Anlat bakalım Semra hanım?"

"Heyecanlı işlerle uğraşan sensin, normalde olayları en geç üç günde çözerdin. Bu seferki olay biraz karışıktı galiba?" Semra haklıydı bu seferki olay diğerlerine göre biraz daha karışıktı. Normalde Türkiye'de cinayet davaları pek de karışık olmaz. Cinayetlerin nedenleri genelde basittir. Hatta o kadar basittir ki çoğu zaman "Böyle bir şey için cinayet işlenir mi?" derim.

"Haklısın bu seferki olay biraz enteresandı."

"Anlatsana, çok merak ettim." Semra benim sayemde olsa gerek polisiye okumaya çok meraklıdır. Benim aldığım kitapları ben okuduktan hemen sonra o da okurdu. Şimdi benim pek fazla polisiye okuyacak vaktim olmuyor ama Semra hala sıkı bir polisiye roman okuyucusudur. Bu yüzden bazen benim baktığım enteresan olayları dinlemek ister.

"Böyle şık bir restoranda bir cinayet hakkında konuşmak istediğine emin misin?"

"İkimizin de ortak ilgi alanı olan nadir konulardan birisi olduğuna göre bunda hiçbir sakınca görmüyorum Tahir Kemal." Semra bu tip konular konuştuğumuzda bana ismimle hitap ederdi. Yine öyle yapınca bana da olayı anlatmaktan başka çare kalmamıştı.

"O zaman bu yemek biraz uzayabilir, şirketten beklemesinler?"

"Dörde kadar vaktim var, sanırım iki buçuk saat olayı anlatman için yeterli olur, değil mi?"

"Peki öyleyse anlatalım bakalım. Geçen hafta Çarşamba sabahı yirmi altı yaşında bir kız polise telefon açıyor ve ev arkadaşının öldürüldüğünü söylüyor. Olay yerine gittiğimizde evin baya bir dağınık olduğunu gördük. İhbarı yapan kızın yaşlarında güzel bir kızın cansız bedeni salonun ortasında yatıyordu. Kızın vücudunun çeşitli yerlerinde bıçak yaraları vardı ve büyük ihtimalle kan kaybından dolayı ölmüştü. Olay yeri inceleme ekibi evde çalışırken biz de kızların komşularıyla konuşmaya başladık. Komşularla konuştuktan sonra elimizde güçlü bir şüpheli vardı. Akşam eve kızın nişanlısıyla geldiğini ve evden kavga sesleri duyulduğunu öğrenmiştik. Fakat bu kavgalar son zamanlarda sıkça tekrarlandığından kimse şüphelenmemişti. Kızın nişanlısının gece on iki civarında apartmandan çıktığını o sırada eve gelen bir apartman sakini görmüştü. Hemen kızın nişanlısının peşine düştük. Bir numaralı şüphelimiz oydu. Şüpheli ortalarda yoktu bu da onun katil olduğuna dair inancımızı arttırıyordu. Fakat bir taraftan bu çocuk hakkında bilgi topladıkça onun bu işi yapabilecek biri olmadığını düşünmeye başlamıştım. Neyse işte üç gün sonra nihayet kızın nişanlısını saklandığı bir arkadaşının evinde bulduk. Çocuğu emniyete getirdik uzun süre sorguladık fakat bir türlü cinayeti işlediğini kabul etmedi. Üstelik nişanlısının ölümünden dolayı perişan gözüküyordu. Bu çocuk ya yanlış mesleği seçmiş doğuştan oyunculuk yeteneğine sahip birisiydi ya da gerçekten suçsuzdu. Doğrusu benim de içimden bir ses bu çocuğun suçsuz olduğunu söylüyordu ama tüm işaretler onu gösteriyordu. Ne yapacağımı bilemez vaziyette masamda oturmuş düşünürken öldürülen kızın iş yerinden bir arkadaşı telefon etti.

"Amirim size anlatmam gereken bir şey var. Dışarıda bir yerde buluşabilir miyiz?"

"Elbette, nerede ve ne zaman?" bu telefonun cinayetin düğümünü çözeceğini hissetmiştim. Bu işin içinde bir iş vardı ve ben de çözmek için sabırsızlanıyordum.

Bir saat kadar sonra kızın söylediği kafeye gelmiştim. Kız kuytudaki masalardan birine oturmuş arada bir etrafına bakarak beni bekliyordu. Sanki biri tarafından takip edilmenin tedirginliğini yaşıyordu. Kızın bu tavrı beni de etkilemiş ben de etrafı kolaçan ettikten sonra masaya kızın yanına geçmiştim.

"Merhaba, bekletmedim umarım?" kız zaten son derece tedirgin olduğu için ihtiyacım olan bilgileri almak için onunla nasıl konuşmam gerektiğini çok iyi biliyordum.

"Yok, ben de yeni gelmiştim."

"İsminiz Meral'di sanırım, bana anlatacağın önemli şeyler var galiba Meral?" kız oturduğu yerde kısa bir süre kıvrandıktan sonra konuşmaya başladı.

"Amirim ben kimseyi suçlamak istemem ama duyduklarımı anlatmazsam olmayacak. Üstelik Buket'in nişanlısını tanırım ara sıra kavga ederlerdi ama birbirlerini çok seviyorlardı. Onun Buket'i öldüreceğini sanmıyorum."

"Aslında ben de senin gibi düşünüyorum. Anlat bakalım şu duyduklarını belki masum birini kurtarabiliriz." benim bu sözlerimden sonra kendine güveni gelen kız da duyduklarını anlatmaya başlamıştı.

"Olay geçen hafta oldu. Ben tuvaletteydim. O sırada tuvalete iki kişi girdi. Ben içerde olduğumdan onlar beni fark etmediler ve konuşmaya başladılar. Gelenlerden birisi Buket diğeri ise Mine idi. Bir süre sonra tartışmaya başladılar, ben de tam tartışmanın ortasında tuvaletten çıkıp hem onları hem de kendimi zor durumda bırakmak istemedim. O yüzden sessizce onları dinlemeye devam ettim."

"Mine... İş yerinde böyle birisiyle görüştüğümü hatırlamıyorum."

"Mine bir haftadır izinli, o tartışmanın yaşandığı gün bir haftalık izin almıştı." olaylar enteresan bir hal almaya başlamıştı. Meral'in anlatacakları daha da önem kazanmıştı.

"Devam et lütfen"

"Mine, Buket'e ondan çok hoşlandığını söylüyor, Buket ise onu tersliyordu."

"Anlayamadım, hoşlanmak derken?"

"Amirim, nasıl söylesem, Mine hemcinslerine ilgi duyuyordu. Aslında hepimiz bu durumu biliyorduk ama kimse dillendirmiyordu."

"Enteresan, peki Buket?"

"Yok, biliyorsunuz zaten Buket nişanlıydı. Ama konuştuklarından anladığım kadarıyla Buket ve Mine bir gece dışarı çıkmışlar, biraz sarhoş olunca Mine Buket'i öpmüş, Buket de artık sarhoşluktan mı yoksa başka bir nedenden dolayı mı bilmiyorum ona karşılık vermiş. İşte tartışmalarının kaynağı da bu öpücüktü. Buket Mine'ye bunun sarhoş olduğu için yaptığı bir hata olduğunu söylüyordu. Ama Mine bunu kabul etmiyordu ve Buket'e onun da kendisini sevdiğini fakat itiraf edecek cesareti olmadığını söylüyordu."

"Sonra ne oldu peki?"

"Bir süre daha tartıştılar, Buket kendisini rahat bırakmasını yoksa müdürümüz Çetin Bey'e şikayet edeceğini söyledi. Bunu duyunca Mine "Sen göreceksin." deyip tuvaletten çıktı. Hemen ardından da Buket çıktı."

"Peki, Buket Mine'yi şikayet etti mi?"

"Sanmıyorum, bundan bir sene kadar önce yine buna benzer bir mevzu olmuştu. O zaman bizim şirkette çalışan bir kız Mine'yi Çetin Bey'e kendisini rahatsız ettiği gerekçesiyle şikayet etmişti. Çetin Bey o zaman Mine'yi işten çıkartmamış ama böyle bir şikayet daha alırsa bu sefer gözünün yaşına bakmayacağını söylemişti. Mine bu yüzden Buket'in bu tehdidine çok sinirlendi."

"Anlıyorum, peki bu olay hangi gün yaşandı?"

"Buket'in öldürüldüğü gün yaşandı." Meral'in anlattıklarından sonra bir şüphelimiz daha vardı. Hatta genelde pek yanılmayan hislerim katilin de Mine olduğunu söylüyordu.

0

GERÇEĞİN PEŞİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin