Bölüm 7

241 21 1
                                    

"Rafet, Rafet..." Telefon kapanmıştı. Naşit'in evinde korkunç bir şey olmuştu ve benim bir an evvel oraya gitmem gerekiyordu.

"Oğlum, sirenleri aç gazı kökle." Dakikalar süren yolculuk bana saatler gibi gelmişti. Eve geldiğimizde vakit kaybetmeden içeri girmem gerekiyordu fakat bunun için birkaç saniye bekleyip cesaretimi toplamam gerekmişti.

"Biz de gelelim mi amirim?"

"Siz biraz bekleyin çocuklar, önce ben girip bakayım."

Hızlı adımlarla eve doğru gidip kapıyı çalmıştım fakat cevap veren olmamıştı. Bu durum korkumun artmasına neden olmuştu. Hemen arka tarafa dolaşıp bahçe kapısını denemeye gittim. Açık olan bahçe kapısından içeri girip Rafet'in telefonda söylediği gibi korkunç bir manzarayla karşılaşmamak için dua ederek salona girmiştim. Ne yazık ki salona girdiğimde daha bir saat kadar önce birlikte olduğum neredeyse kırk yıllık arkadaşlarımın cesetleriyle karşılaşmıştım. Arkadaşlarımdan beşinin cesetleri yemek masasının yakınında Naşit'in cesedi ise üst kata çıkan merdivenlerin başındaydı. Rafet ise merdivenlerin ortasında Naşit'in cesedinin hemen yakınında yere çökmüştü. İlk bakışta Rafet'in büyük bir şok geçirdiği rahatlıkla anlaşılıyordu ama şimdi bana yardım etmesi çok önemliydi. Olay yerinde değişiklik olmaması önemli olduğu için bu merdivenleri kullanmamamız gerekiyordu. Hemen aklıma arka tarafta bulunan ve üst kata çıkan diğer merdiven gelmişti. Ben de büyük bir şok içindeydim ama arkadaşlarımın katilini bir an evvel bulmak istiyorsam bu işe profesyonelce yaklaşmam gerektiğinin farkındaydım. Yukarı çıkmadan hemen önce Nusret'e telefon açıp ona durumu anlattım. Arka taraftaki merdivenleri kullanıp üst kata çıkmış ve ön taraftaki merdivenlere gelip Rafet'i kaldırmıştım. Rafet'in koluna girerek onu güçlükle aşağıya indirdim. Olay yerinde pek çok delil bulunması ihtimaline karşılık Rafet'le beraber dışarı çıkmıştık. Arabamın kapısını açıp Rafet'i ön koltuğa oturttuktan sonra hem ona bir nefeslenme fırsatı vermek hem de içeriye tekrar bir göz atmak istemiştim. Arkadaşlarımdan üçü kafalarından aldıkları kurşun yaralarıyla, yerde yüz üstü yatan Kemal sırtından aldığı ve biri kalbe çok yakın bir yere isabet eden iki kurşunla, Asaf ise bir el göğsünün sağ tarafına bir el de boynuna aldığı kurşun yaralarıyla ölmüştü. Naşit'in ise görebildiğim kadarıyla bir kurşun midesine iki kurşun da göğsüne isabet etmişti. Böyle bir vahşeti kim yapmış olabilirdi? Belki de doğru soru kimler olmalıydı. Zira altı kişiyi tek kişinin öldürmesi oldukça zordu. Ya da katil tam bir profesyoneldi. Olay yeri incelemenin yapacağı araştırma bu konuyu açıklığa kavuşturabilirdi. Rafet'le konuşmak üzere dışarı çıktığımda ne düşüneceğimi kimden şüpheleneceğimi bilemez haldeydim. Rafet'in anlatacakları çok önemliydi. Ben Rafet'in yanına geldiğimde Nusret ve Haluk ile birlikte olay yeri inceleme ekibi de gelmişti.

"Amirim, başın sağ olsun."

"Başınız sağ olsun amirim." Nusret ve Haluk da son derece şaşkın ve üzgünlerdi.

"Sizler sağ olun. Bu kalleşliği yapanı veya yapanları bir an evvel bulmalıyız. Olay yeri en küçük detayı bile atlamasın. Siz de hemen etrafta olayı gören duyan var mı bir araştırın. Yakınlarda ne kadar güvenlik kamerası varsa kayıtlarını alın. Başka..."

"Sen sakin ol amirim, merak etme biz her şeyi hallederiz. Sen de Rafet Bey'i konuşturmaya bak. Gerçi durumu pek iyiye benzemiyor ama..." Nusret'in dediği gibi arabanın ön koltuğunda oturan Rafet'in durumu hiç de iyiye benzemiyordu. Hemen yakındaki polis memurundan su getirmesini istedim.

"Rafet, kendine gel oğlum. Senin anlatacakların çok önemli hadi bir gayret kendine gel. Al biraz su iç." Rafet'e kendine gelmesi için bir tane tokat atmak zorunda kalmıştım. Bu tokat işe yaramış olmalıydı bir iki yudum da su içtikten sonra Rafet biraz olsun toparlanmıştı.

"Hepsi ölmüş değil mi?" Rafet içinde çok küçük de olsa bir umutla bu soruyu sormuştu ama ne yazık ki ona olumlu bir cevap vermem mümkün değildi.

"Ne yazık ki hepsini kaybettik. Arkadaşlarımızın ruhunun huzura ermesi için katillerini bulmamız lazım, bu yüzden senin anlatacakların çok önemli. Biraz toparlandıysan neler olduğunu anlat zira geçen her saniye önem taşıyor." Rafet'in gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Ama o da olayın ciddiyetini fark etmiş olacak ki ceketinden çıkardığı mendille yüzünü silip olanları anlatmaya başlamıştı.

"Sen gittikten kısa bir süre sonra sohbet koyulaşmış giderken Naşit geçen hafta müzayededen benim de son zamanlarda tablolarını aldığım bir ressamın tablosunu aldığını söyledi. Sonra beni tabloyu görmem için üst kattaki çalışma odasına çağırdı. Biz yukarı çıktık. Diğerleri ise burada kaldılar. Naşit çalışma odasında bana tabloyu gösterdi. Ben tabloyu inceleyip Naşit'e sorular sormaya başladım ama o sanki başka bir alemdeydi. Arada bir saatine bakıyor ve yerinde duramıyordu. Çok kısa bir süre sonra da ben hemen geleceğim deyip aşağı indi."

"Sonra ne oldu?" Rafet sadece konuşuyordu ama sanki çok ağır bir iş yapıyormuş gibi yorulmuştu. Rafet'in şimdiye kadar anlattıkları enteresandı. Naşit'in davranışlarında bir tuhaflık olduğu kesindi.

"Naşit aşağıya indi. Ben de tabloya bakıyordum. Aradan en fazla on dakika geçip Naşit gelmeyince ben de aşağıya inmeye karar verdim. Merdivenlerden inerken önce Naşit'in daha sonra salona doğru bakınca diğerlerinin ölmüş olduğunu gördüm. Olduğum yere yığılıp kaldım. Bir iki dakika sonra biraz kendime gelince hemen sana telefon açtım. Sonrasını da biliyorsun işte..."

"İyi ama Rafet, aşağıda bu kadar olay olurken nasıl oldu da hiçbir şey duymadın?"

"Biliyorsun sen buradayken de müziğin sesi oldukça yüksekti. Sen gittikten sonra Naşit sesi iyice arttırmıştı." Rafet haklıydı, müziğin sesi gerçekten de çok yüksekti. Hatta birkaç kez Naşit'e sesi kısmasını söylemiştim. Ben çıktıktan sonra ses seviyesi daha da arttıysa aşağı katta olan bitenin duyulmaması imkansız değildi.

"Bu kadarmı, başka anlatacağın bir şey yok mu?" Rafet işe yarar hiçbir şey anlatmamıştı.Çok zorlu bir vaka ile karşı karşıya olduğumuz belliydi.

GERÇEĞİN PEŞİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin