EV

446 3 1
                                    

Nutellayı ekmeğe boca edip yemeye devam ettim.
Büyük bir parça ısırdığım için çok fazla çiğnemem gerekiyordu.
Bir elim yanımdaki çikokatalı süte gitti.
Ekmek süt ve çikolata üçlemesiyle yaklaşık 15 dakikadır boğuşuyordum.
Yüzü yaralı Zeus benim sayemde çok dikkat çekmemişti.
Kas yığını Devrim, Zeus ile fısır fısır bir şeyler konuşuyordu.Onun dışında benim arada bir tabağa değen bıçağımın sesinden başka ses yoktu.
Kafamı kaldırınca babamla göz göze geldim.

Iç çekti.

- Noldu?

Sesini duymayı özlemiştim. Birinin bana gerçekten merakla soru sormasını özlediğim gibi.

Sütümden bir yudum daha aldım.

- Uzun hikaye. Dedim titrek sesimle.
- Dinlerim.

Dinlerdi. Ama ben anlatamazdım.
Hafifçe gülümsedim.

- Belki bir gün okursun.

Babam da gülümsedi. Benimki gibi titrek bir gülümseme değildi; kalbe dokunan, gurur duyan bir gülümseme.

- Annene dönecek misin?

Masada ölüm sessizliği. Herkes beni dinliyordu.

- Okumak istersen dönmeyeceğim.

Masada kimsenin bir şey anlamadığına emindim. Gizli bir dili konuşuyor gibiydik. Yalnızca bizim aramızda olan, baba ve kız arasındaki bağı oluşturan gizli bir dil. Biraz daha iyi hissettim.

- Okumak istiyorum.

Tekrar göz göze geldik. Benimkinin bir benzeri gözler.

Kafamı ekmeğime çevirip nutella ile aşkıma kaldığım yerden devam ettim.

- Odan olduğu gibi duruyor kimse girmedi ama tozlu olabilir temizlenene kadar girme.

- Tamam. Bana bir şeyler ayarlar mısın kıyafetim yok dolaptakilerin olacağını sanmıyorum.

- Bence de olmaz.En son geldiğinde küçüktün. Büyümüşsün.

Büyümüşsün!!!

Kafamda binlerce kelime yankılanırken barmenle sevişme görüntülerimiz aklımdan geçti. Kafamı kaldırmadan mırıldandım.

- Tahmin bile edemezsin...

Kimse yorum yapmadı. Konuşmadı.

Ben de yemek yemeye devam ettim.

- Çocuklar siz salona geçin tanışın Deniz ben de senin odanı kontrol edeyim. Boracım Deniz'in yan odasında da sen kalırsın.

- Ben Devrim'le kalırım Asya teyze.

- Olmaz öyle şey sonra uyumuyorsunuz ben hazırlatayım odayı.

Sevimli. Kadın son derece sevimli ve anaçtı. Kafamı salladım.

İsterse dünyanın en sevimli kadını olsun babanı annenin elinden aldı. Onları yakaladığı günü hatırlasana.

Felaketler kraliçesi iç sesim geri dönmüştü.

Çocukların ayaklanmasıyla ben de ayaklandım ve salona doğru yol aldık.

Günlerdir doğru düzgün konuşmadığımı fark ettim. Normalde sürekli gülen ve konuşan bir tiptim ama öykülerimi kaybettiğimden beri mutlu olabilme potansiyelini de kaybetmiş gibiydim.

Devrim kocaman bir kapıyı açtı. Ardından Zeus onu takip etti. Ben aynı yolu kullanırken kimse benim için kapı tutmadı, kimse konuşmadı sadece salona girdiğimde köpük küçük bir havlamayla bana selam verip yanıma doğru geldi.Başını okşamak istedim ama onun yerine ceviz ağacından yapılma 2 kişilik koltuğa kuruldum.Köpük de yanıma çıkıp kafasını bacaklarıma koydu.

BARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin