*DÜZENLENDİ*ARDEN LİVA ÖZKAN
...
Gömüldüğüm dağ yığınından beni kurtaran o okyanuslardı.
"Saat akşam sekiz hadi kalk gidelim."dedi kafamı hayır anlamında sallayıp "Sen git benim işim bitmedi."dedim
Kaşlarını çattı "Sana gidelim dedim.:;"dedi sinirlenmiştim. Bir hışımla ayağa kalkmamın şiddetiyle koltuğum devrildi.
"Sen kendini ne sanıyosun ben sadece evinde yaşıyorum kölen değilim"dedim sinirle tek gözü seğirirken çok korkunç görünüyodu.
"Bana bak benim asabımı bozma da yürü hemen"dedi eliyle heybetli kapıyı göstrerek ellerim masaya yerleştirdim.
"Sen kimsin bana emir veriyorsun başta dediğim gibi ben o peşinde dolananlara benzemem Arel Feza Bayar"dedim adının üstüne baskı yaparak,korkmuyordum.
Ben Pamir Özkan'ın kızıydım-hiç sevmesede- öyle kolay kolay korkmazdım ben.
"O zaman sana burada iyi çalışmalar cesur"dedi ve kapıyı sertçe vurup arkasında sinirli bir Arden Liva bırakmıştı.
Öfkem çığ gibi büyürken aklımda türlü kesmeli biçmeli intikam seneryoları vardı. Ama ortalık biraz durulmalıydı.
Zevkten dört köşe olmuş şekilde dosyaların büyülü alemine geri döndüm.
***
Gözlerimi bana hiç tanıdık olmayan bir ağrıyla açtım. Bel ağrısı. Bunu çok ağır ödeticektim. Her halukara karşı odamdaki giyinme dolabından, beyaz midi boy volanlı elbisemi aldım. Ayakkabı tarafından bordo renk louboutin sitilettolarımı ayağıma geçirdim. Makyaj olarak bordo mat bir ruj sürdüm.
Odamdaki telefondan sekreteri aradım. "Buyrun efendim bir isteğiniz mi vardı?"diye sordu. Görmesede kafamı 'evet' anlamında salladım.
"Arel Feza geldi mi?"diye sordum. Cok zaman geçmeden "Evet efendim Arel Bey geldi"dedi
"Tamam bana kahvaltı tabağı hazırlat bide kahve acı olsun"diyip telefonu kapattım.
Dün gece dosyada kafamın takıldığı maddeyi göstermek için dosyayı elime alıp odadan çıktım.
Odamın tam karşısındaki odanın önüne gelip kapıyı tıklattım.
Biraz zaman sonra içerden 'gel' komutunu işitince kapının kulbunu aşağıya doğru çektim.
Odada tam karşımda Arel ve Cenk vardı. Cenk; Pamir Özkan'ın ortağının oğlu. Benim eski nişanlım.
Cenk kendine has gülüşüyle yanıma gelip belime sarıldı, yanağıma minik bir buse kondurup,"Özledim."dedi
Cenk çok kibar bir çocuktu. Ben ayrılmak istemiştim. Çünkü Cenk'i sevmiyodum. Bu anlaşmalı bir evlilik olacaktı. Hayatım bir kağıt parçasına bağlı kalacaktı. Parmağıma taktığım yüzük köleliğimin simgesi olacaktı.
Neyse ki Cenkle bu konuyu konuşup halletmiştik. Bu konu hakkında babamla çok tartışmıştık. Kırık kalbim bunlara alışık olduğu için artık umursamıyordum.
Arel aramızdaki bağı koparmak için öksürdü. Tek kaşım kalkık ona baktım,"Ne oldu Arel gıcık mı tuttu?"dedim.
Arel kafasını 'evet' manasında salladı. Gözleri Cenk'in belimde olan kolundaydı. Cenk bunu anlamış gibi beni kendine daha çok çekti.
Aradaki gerilim hattını ortadan yok etmek için kafamı Cenk'e çevirip " Seni hangi rüzgar attı buraya Cenk?"diye bir soru yönelttim.
Cenk gözlerime çok anlamlı bakıyordu "Sensiz şehrin tadı yok Liva'm"dedi sonra parmaklarını saçlarıma geçirip yavaşça okşadı. "Kendimi bir anda burada buldum."diyip anlımdan öptü.
Arel bu sefer daha sesli öksürdü. Kafamızı ona doğru çevirdiğimizde "Sen neden geldin Arden Liva?"diye sordu. Sonunda aklıma gelen dosya ile Cenk'ten ayrıldım. Elimle dosyayı gösterip "Bu anlaşmayı fes etmemiz gerek Arel"dedim
Arel kafasını kuşkuyla 'neden'anlamında salladı."Adamlar bizim şirketten kara para araklıyor"dedim.
Cenk "Bunu nerden anladın bitanem?"diye sordu. Dosya'dan kanıtım olan sayfamı açıp "Şirketin her sene bir açığı var fark ettiniz mi?"diye sordu.
Şirketler arasında olan dökümanı gösterdim.Cenk tam dosyayı alacağı sırada Arel alıp baktı.Bir müddet sonra kafasını kaldırıp Cenk'e "Bunu nasıl görmedik?"diye sordu. Cenk "Bakıyım kardeşim"dedi.
Demek ki daha önceden olan bir dostlukları vardı. Arel"Babamları çağıralım" dedi. Bir anda "Hayır"diye atıldım.
Babamla yüzleşmeye hazır değildim. Tamam bu yaptığımla onu alt ede bilirdim ama o gün bu gün değildi.
Cenk merakla "Neden?"diye sordu. Evet ne diycektim. Ben küçük aciz bir kız çoçuğuyum babamın karşısına çıkmaktan korkuyorum.
"Çünkü..."dedim ve toz pembe yalanımın devamını düşündüm. En mantıklı ama bilindik yalanı görücüye sunmak için konuştum.
"Çünkü adamları buraya kadar yormayalım sonuçta boşuna koymadılar bizi bu şirketin başına"dedim.
Arel kuşkulansada Cenk"Haklısın hayatım doğru düşünmüşsün, ama bu konu telefonda da konuşulmaz o yüzden ben İstanbul'a gidiyim"dedi
Arel konuşmak yerine kafasını 'evet' manasında salladı. Bende susmakla yetindim.
***İşlerimiz bitmişti ve Arel ile eve gidiyorduk. Yol uzadıkça uzamıştı. Gerçi eve kaç saate gidiliyodu bilmiyordum.
Aramızdaki sesizliğin bitmesi için ilk adımı Arel attı. "Neden istemedin Pamir Bey ve babamın gelmesini?"diye sordu. Sesindeki o meraklı tınıyı fark etmek zordu.
Pembe yalanıma devam edip "İş yerinde dediğim gibi yormayalım,Pamir Özkan'ı"dedim. Anlamıştı babamla aramdaki ilişkinin normal baba-kız ilişkisi olmadığını.
"Bir kez daha sorucam Pamir Bey'e niye adıyla hitap ediyorsun?"diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP CENNET
Ficção AdolescenteBir rüzgar esti aniden, yaprakların hışırtı sesi kulaklarımı doldurdu. Etrafa bakındım, ağaçların kuru dallarında kalmış bir kaç yapraktan başka hiç bir şey yoktu. Aklıma gelen bir ay öncesi hüzünlenmeme neden olmuştu bu sırada. Arel ile yaşadığım...