SERUS - Bölüm 9

299 217 16
                                    

''Sizin buraya gelmeniz aslında bizler için mucize olmadı. Daha öncede gelip yardım etmeye çalışan bir ekip burada bulundu fakat onlar yardımdan daha çok halkımıza eziyet etmekten haz aldılar. İçlerimizden bir kaç tanesini alıp götürdüler. Karşı koyamıyorduk, ellerinde ki silahlar bizi hayli hayli aşıyordu. Herkesten saklanılan yok oluş hikayesini bizim dedelerimiz yaşadı. Burada gördüğünüz herkes Dünyalı. İstilaya uğradık. Her taraf yakılıp yıkıldı. Acımasız başkan bizi evimizden öylece alıkoydu. Hepimizi gemiye doldurup bu gezegene yolladı. Zamanla adapte olmaya başladık ama bu sanıldığı kadar kolay olmadı. Hah adamım, bunları neden bana anlattırıyorsunuz ki? Zaten bizi kurtarmaya gelmediniz mi? Bütün hepsini biliyor olmalısınız.''

Birden sesli bir kahkaha patlattı ve kendi kendine ; '' Hadi ama Fred, iyice komik bir hal almaya başladın'' dedi.

Ben ise şaşkınlıkla onu dinliyordum,Jamie' de öyle olmalıydı ki surat ifadesi zaten öyle diyordu. Fred'e cevap vermesi gereken kişi tabi ki de Jamie'ydi. Ne söyleyeceğini merak etmiyordum doğrusu. Ona hiç olmadığım kadar kızgın ve öfkeliydim. Bunların hesabını sormalıydım, en kısa zamanda.

''Tabi dostum, sadece bölmek istemedik. Yapılan ihanet oldukça eskiye dayanıyor fakat yinede sizlere yardım için ne gerekiyorsa yapacağız. Bizlere güvendiğiniz için teşekkür ediyoruz'' dedi Jamie.

İçimden ona küfürler savuruyordum. Bu benim tanıdığım Jamie miydi gerçekten? Bir türlü yalnız kalamamıştık. Tekrar tekrar lanet okudum. Gördüğüm kadarıyla Fred ile Jamie gereğinden fazla iyi anlaşıyorlardı. Jamie konuşmasına devam etti.

''Buraya gönderilmeden önce hakkınızda bilgi edindiğimiz en önemli husus da farklı adaptasyonlara uğramaya başlamanız. Giae ile birlikte ilk olarak herhangi yayılan virüs türünü araştırmayla işe koyulacağız.''

NE?! Jamie bütün bunların hepsini biliyor muydu yani? Daha fazla dayanamayacaktım. Bu saçmalığa dur demeliydim. Sinirden bütün damarlarım belirmeye başlamış olmalıydı ki başım ağrıdan çatlamak üzereydi. Öfkeli ve bir o kadar sert ses tonumla Jamie' ye ;

''Yeter artık saçmaladığın. Neden doğruyu söylemiyorsun?'' dedim. Ve ardından,

''Fred, beni dinle!'' diye bağırdım.

Tam da o an, sanki gökyüzü yarılırcasına bir ses çıkardı. Etrafın kararmasına daha vakit varken birden bire her yer zifiri karanlığa bürünmüştü. Büyük bir el ağzımı kapatıyordu. Lanet olası elini ağzımdan çekmeye çalışırken diğer eliyle ellerimi tutuyordu. Bu koku Jamie' ye aitti. Birden rüyamda ki bana sarılışı, o sıcaklığı anımsadım. Korkutucu sesiyle kulağıma,

''Giae, sakın bir aptallık yapayım deme! Yoksa ölür---'' devamını getiremeden tekrar aynı ses duyuldu ve ayaklarımın sabit olduğu yer öyle sallanıyordu ki birden Jamie'yle birlikte yere çakıldık. Bu defa kollarını bana sarmıştı. Huzur dolu sarışıydı bu. Ah tanrım! Jamie buydu işte. Tam da buydu.

Her yerde çığlıklar vardı yakınlarda bir yerde Fred'in sesi duyuluyordu,

''Herkes sakin olsun. Giae ve Jamie burada. Telaş yapmayın dostlarım.''

Yavaş yavaş yerin sarsıntısı geçiyordu. Gökyüzünün rengi de eski halini almaya başlamıştı. Jamie beni kaldırdı ve sesimi çıkartmamamı emretti. Ne zamandır emir verme yetkisi ona geçmişti anlayamamıştım. Az önceki sarılış onun eski haline dönüyor işareti gibiydi fakat artık eser bile kalmamıştı. Sahi neden böyle davranıyordu? Bizi koruyacağına, SERUS için mücadele vereceğine dair yemin eden Jamie şimdi beni öldürmekle mi tehdit ediyordu?

Hayır kesinlikle bu o olamazdı. Bunun altında yatan bir şey vardı. Bu şey her ne ise çözümü elbette ki bulunacaktı. Buna izin vermemeliydim. Tanrım! Lütfen Jamie' yi kendi haline geri döndür. Yalvarırım tanrım. Lütfen...

SERUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin