SERUS - Bölüm 11

341 214 38
                                    

Narin bir bayanın oldukça yumuşak olan sesinin olduğu tarafa döndüm. Belli ki akşam yemeğimiz hazır olmuştu. Masanın kurulduğu alana doğru ilerledik ve nihayet ulaştığımızda Fred sandalyemi uzatıp,

''Buyurunuz cesur askerimiz, bütün hepsi sizin için özel olarak hazırlandı.''

Gereğinden fazla ilgi içimi okşuyordu adeta. Teşekkürlerimi sunarak uzattığı sandalyeye oturdum. Aklımın bir ucundan Jamie'nin de aç olduğu geçiyordu. İstemeden onu düşünüyordum, fakat nerelerde olduğuna bakmayacaktım derken Fred;

''Ah dostum, Giae'nin yanı boş. Otur ve keyfine bak.''

Cevap vermeden oturdu. Göz ucuyla baktığımda öfkeli bir ifadeyle karşılaştım. Yüz hatları oldukça gerilmişti. Solukları ise düzensizdi. Derin nefesler alıyordu. Her neyse. Dediğim gibi ona çok kızgındım ve ne olduğunu sormayacaktım. Önümüze getirilen yemeklerin tatları nasıl diye düşünmeden yemeye başladım. Oh tanrım, sonunda karnım şenlenmişti. Fred' e dönerek,

''Herşey çok güzel olmuştu, teşekkür ederim.'' dedim hafif gülümseyerek.

''Rica ederiz Giae. Sizin için bunlar az bile. Sizlere uyuyacağınız bölmeleri göstereyim. Rahat bir uyku çekin. ''

Ah bu gerçekten çok iyi olurdu. Bugün ki sarsıntıdan olsa gerek her yerim ağrıyordu. Fred' in uyumamız için gereken odaya doğru yol alışını takip ettim. Tam arkamda Jamie vardı. Odaya girmeden önce başımı olabildiği kadar yukarı kaldırmaya çalıştım. Uyumadan önce bir kez daha huzuru içime doldurdum. Gökyüzünde beyaz ışıldayan şeyler yıldızlar olmalıydı. Dolunay ise her yeri aydınlatmaya yetiyordu. Müthiş bir görüntüydü bu. Dolunayın buradan ne denli güzel gözüktüğüne şahit olacağım aklımın bir kenarından dahi geçmezdi. İnanılmaz güzeldi. Bu anın fotoğrafını çektim ve son bir kez daha ağaçların yaydığı enerjiyi çektim. Harika hissediyordum.

Fred ;

'' İşte burada. Sevgili Giae ve Jamie, halkımızın size ihtiyacı var. Bütün güvencemiz sizlersiniz. Burada gelişen olayları anlayıp bir çözüm getirmek elbette ki sizin yapabileceğiniz iş. Bizler sizlere daima minnet duyacağız. Şimdi iyi uykular, önümüzde uzun olan bir gün ve harika iki insan var. Daima huzurlu hissedin.''

Ve Fred, kapıyı kapattı. Cümlelerini genellikle gözlerime bakarak söylüyordu, gözlerini gözlerimden ayırdığını yakalamamıştım. Sanki bir tek ben vardım ve bir benimle konuşuyordu. O iyi birine benziyordu. Onda benden birşeyler olduğu artık kesindi. Aynı acılar...

Sessizlik odaya hakim olmuştu. Jamie ve ben bir odada ayrı yataklarda yatacaktık. Sanırım yalnız kalmıştık. Ve evet sadece ikimiz vardı. Oda küçüktü göz gezdirdiğim kadarıyla ilk uyandığımda gördüğüm odaya benziyordu. Galiba sadelikten yanaydılar. Çünkü gerekli eşyalardan farklı hiç bir şey yoktu. İki yatak ve bir masa. Hepsi bu kadardı işte. Hoşuma gitmişti bu. Gerçi buradaki her şey beni büyülemeye yetiyordu. Yatağa kendimi atıp aralıksız uyumak istiyordum fakat Jamie' yle yalnız kalmayı sabahtan beri bekliyordum. Sormam gereken sorular vardı. Sessizliği bozmaya yelteniyordum ki birden sesiyle olduğum yere mığlandım.

''Giae, biliyorum bütün gün yaşanan saçmalıkların nedenini soracaksın. Sormalısın da. Fakat ne yapıyorsam SERUS için yapıyorum. Burada ki insanlar tehlikeli. Fred yalan söylüyor.''

''Jamie saçmalamaya devam ediyor olabilir misin? Ciddiyim artık sinirlenmeye başlıyorum.''

''Hayır Giae! Beni iyi dinle! Burada ki halk Dünya' da yaşıyorken SERUS' a karşı savaş başlattı. O günden bu zamana kadar süregelen büyük bir davanın artık sonlanması için buradayız.Fakat bu dava belirli kişiler hariç bilinmiyor. Yaşanan savaşın, yıllarca süren kaosun nedeni söylenmiyor. Bizde bu yüzden Dünya ile ilgili pek birşey bilmiyoruz. Bilinçaltımızda oranın hep korkunç bir yer olduğu yatıyor. Orada iyi şeylerin yaşanmadığı ve kötü bir bitiş hikayesi olduğu herkes tarafından biliniyor fakat bunun içinde yatan sebebin SERUS' la bir alakası olduğunu kimse bilmiyor. Bizden buraya ait bütün topluluğun öldürülmesi isteniyor. Ve biz bunu SERUS için yapacağız Giae. Bizim için..''

Sanırım şok geçirmek üzereydim.

'' Öldürmek? Doğruluğunu bile bilmediğimiz bir olay uğruna haince öldürmek ha? Sana bu emri veren annemi öldürüp yerine, başkan koltuğuna oturan pislik kadın değil mi? Ve sen o katilin anlattıklarına inanıp bütün herşeyi kabul ettin öyle mi? Bizim anlaşmamız böyle değildi Jamie. O pisliklerden kurtulmaktı amacımız. Sen daha çok onlardan biri olmaya başlıyorsun, bunun farkındasın değil mi?''

''Emir annenden Giae.''

Annemden mi? Boğazımda yumrular birikmişti. Yutkunamıyordum. Ayakta duracak takatim kalmamıştı. Halimi anlamış olacaktı ki kollarımdan tutup beni yatağa götürdü. Yumuşak olan ses tonuyla konuşmaya devam etti.

''Uyumaya ihtiyacın var Giae. Güçlü olmalıyız, eskisi gibi. Yarın ilk işimiz virüsün nereden kaynaklandığını bulmak olacak. Diğer adımları söylemek şuan için erken olacaktır. Bak Giae, gerekirse annenin verdiği talimat için kendimi...''

Devamını biliyordum. Nutkum tutulmuştu. Birşey söyleyemiyordum. Bütün dedikleri, yapacaklarımız... Annem doğru diyor olabilir miydi? Bunu düşünmek aptalca geliyordu. Annem ve yanlış? Kafamı iki yana sallayıp bu saçma düşünceden uzaklaştım. Ah anne, bana söylediklerin bütün bunlara işaret mi oluyordu şimdi? Sanki bir yerlerde yanlış giden birşey vardı. Hissediyordum. Bu hiç iyi olmamıştı işte. Jamie' nin sesi tekrar kulaklarımda duyulmaya başladı.

''Şimdi uyu Giae, huzurlu uyu...''

-

Gözlerim henüz açılmamışken kulağıma gelen sese dikkatimi verdim.

''Efendim, şimdilik raporumuzda herhangi bir sorun yok. Söylediğiniz adımları teker teker uygulayacağız.''

Ses kesildi ve gözlerimi hızlıca açtım. Yattığım yerden doğruldum. Farketmiş olmalı ki bana dönüp,

''Demek uyandın Giae. Burada gün muazzam aydın.''

Şimdilik kime rapor verdiğini sormayacaktım. Emir annemden gelmişse herhalde raporu verecek kişi aklımdan geçen değildi. Yani en azından olmamalıydı tabi Jamie'nin söylediği gibiyse. Aslında annemin neden bana değilde bu durumu sadece Jamie'ye söylediğini merak etmiyor değildim.

''Neden bana söylemedi?''

''Çünkü öldürülmek üzereyken yanında ben vardım. Bunu tekrar söylememe gerek yok.''

''Öyleyse sen neden bana bunu söylemedin?''

''Zor durumdaydım Giae, düşünüyordum. Annen öldürüleli tam 1 buçuk hafta oldu. 6 gün boyunca uğraştım. Bizi buraya indirecek olan gemileri ayarlamaya çalıştım. Bütün bunlar benim için oldukça zor şeylerdi. Beni anlamalısın Giae.''

Onu anlamalıydım... Peki anlamam gerekiyorsa eğer en büyük şeyi atlıyordu. Bunu açıklayabilirse belki anlayabilme olanağına sahip olurdum. Fakat açıklayabilecek miydi?

''Jamie, bir şeyi atlamadın mı?''

Şaşkın ve soru dolu bakışlarıyla bana bakıyordu. Konuşmamı devam ettirmemi bekliyordu. Pekala. Kendimden son derece emin bir şekilde herşeyin cevabı olacak sorumu sordum,

''Madem aralarında geçmek bilmeyen kaos var, neden SERUS'un kendi ismini ortaya koydun? Emir SERUS' dan dedin. Bizim SERUS' dan geldiğimizi biliyorlar. Öyleyse neden bizim burada yaşamamıza hala izin veriyorlar Jamie?''













SERUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin