"Ağzına sıçayım Şükrü..."
Ön koltuğa eğilip Şükrü'nün kulağına fısıldadığım sözlerden sonra Şükrü sessiz bir kahkaha atarken hemen yanındaki Hande bana bakıp kaşlarını çatıyor.
"N'oldu?"
"Iğmm, yok bir şey, film kaçıyor hadi.."
Kaçamak verdiğim yanıttan sonra Hande gülümseyip önüne dönerken ben de arkama yaslanıyorum ve yan tarafımda kendi kendine söylenen Şükran'a bakıyorum.
"Maşallah yemiş kızı hayvan! Ya bir insan hep mi aynı şeyi yapar? Öküz!"
"Öhhöğğğ!"
Zaten çileden çıkmış halime bir de Şükran gaz veriyor, yakacağım şu salonu millet asıl filmi o zaman izleyecek!
Ulan ben bile Hande'yle Güneşi Beklerken'de böyle öpüşmüyordum, sen şu Şükrü kazuletine bak!
Şükrü Hande'ye göz kırpıp gülerken Hande'de onla beraber gülmeye başlıyor ve ben emin oluyorum. Tanrılar kurban istiyor!
Kibar(!) öksürüğümle Şükran yerinde sıçrayıp kendine gelirken söylenmeyi de bırakıyor.
Şu hale bak! Ben de bugünün hayatımın en güzel günü, dönüm noktası olacağını falan sanıyordum. Sonuç; Bir Şükrü, bir Mithat; şeytan diyor iki tane patlat!
Galaya Hande'yle el ele gelmemiz sandığımızdan da çok ilgi görürken, biz nihayet her şeyi açıklamanın sevincini yaşıyorduk. Çok değil, en fazla 1 saat önce dünyanın en mutlu adamıyken şu an filmdeki o tatlı(!) sahneler nedeniyle kıpkırmızı olmuş bir biçimde oturuyorum koltuğumda.
Hayır anlamıyorum, filmin setine gittiğimde gayet masum sahneler çekilmişti. Ne ara oldu lan bunlar!
Ama ben de Kerem'sem bunun hesabını çok iyi sorarım, yazın bunu bir kenara.
***
Filmin bitimiyle beraber herkes gibi ben de deli gibi alkışlamaya başlıyorum. İnkâr etmeyeyim ne kadar bazı sahnelerine sinir olsam da, filme bayıldım. Özellikle de birisine, anladınız siz.
Film ekibi konuklarla görüşürken ben de Hande'nin yanına gidiyorum ve kendime çekip yanaklarından öpüyorum.
"Aığmm, gerçekten baya güzel bir film olmuş Hande Hanım, bayıldım."
Sözlerim üzerine Hande kocaman bir kahkaha atarken sarılıp kafasını boynuma gömüyor.
"Öyle mi Kerem Bey, teşekkürler beğenmenize sevindik..."
Hafifçe sırtını okşarken "Yaa.." diyorum. "O kadar beğendim ki kolundan tutup eve götürmemek için zor tutuyorum kendimi."
Hande gözlerini ayırıp bana kızmak üzereydi ki bir adet gereksiz Mithat gelip adeta suyun kaldırma kuvvetini bulan Arşimet'in coşkusuyla "Hande!" diye bağırıyor kollarını açarak. Sanki Hande'yi ilk defa görüyor gerzek!
Hande'de benim kollarımdan çıkıp ona sarılıyor! Neyse, nasılsa bundan sonra hiçbir salakla adı çıkamayacak diye düşünüp sakinleştiriyorum kendimi.
İlerde Şükrü ve Şükran'ın hararetli konuşmasını, daha sonra ise Şükrü'nün Şükran'ı yanağını okşayarak sakinleştirmesini izledikten sonra aklıma gelen şeyle gülümsemeye başlıyorum. Ulan Şükrü, yanlış adamın kadınına rol arkadaşı oldun!
Hemen filmi izlediğimiz salondan çıkıp dışarıda güvenlikler tarafından zor zaptedilen fanlara bakıyorum. Onlar ise beni görür görmez çığlık atmaya başlıyorlar.
"Kereğmmmm!"
"Kereğmm seni çok seviyoruz!"
"Hande nerdeee?!"
Elimi dudaklarıma götürüp "Şş" diyerek susturduktan sonra "Ben de sizi çok seviyorum, Hande ablanız içeride ve benim birinizin yardımına ihtiyacım var." diyorum. Söylediklerim biter bitmez biri güvenliği itip yanıma gelince diğerleri çığlık atıyorlar ama fazla zamanım olmadığı için hemen kızın kulağına doğru eğiliyorum...
***
"Şükrü abi!"
Ben salona geri döndükten birkaç dakika sonra az önce konuştuğum küçük kızın sesi doluyor kulaklarıma. Ne söyleyeceğini merak eder gibi onları izlemeye başlıyorum.
Şükrü Şükran'dan bakışlarını ayırıp kıza çeviriyor ve "Efendim canım?" diyor.
"Ben seni o kadar seviyorum ki!" deyip Şükrü'nün boynuna sarılırken Şükran'ın kaşlarının çatıldığını görmemle beraber keyfim yerine gelmeye başlıyor.
Şükrü hayvanı şaşkınlıktan ne diyeceğini bilememiş olmalı ki "Teşekkür ederim..." diye mırıldanıyor. Ama durun, asıl eğlence şimdi başlıyor.
"Bensu ablayla o kadar yakışıyorsunuz ki!"
Şükran'ın suratındaki ifadeye gülmemeyi başarsam da bakışlarım Şükrü'ye kayınca ağzımdan kaçan kahkahaya engel olamıyorum.
"Ö-öyle mi? Hahah... Ne güzel..." diye sıralayıp Şükran'a kayıyor gözleri. Ama daha bitmedi...
"Evet, o kadar gerçek öpüşüyorsunuz ki sizi sevgili sanmaya başladık..."
Şükran hızla salondan çıkarken kız ağzını elleriyle kapayıp sanki Şükran'ın orada olduğunu yeni farketmiş gibi "Hihh!" diyor.
Şükrü hızla Şükran'ın arkasından giderken tüm kahkahalarımı serbest bırakıyorum.
Kız bu sefer yanıma gelip "Nasıl güzel gülüyorsun..." deyip iç çekiyor ve 3 saniye sonra Hande'nin sesiyle donuyorum.
"Kerem?!"
***
"İnanamıyorum sana..."
Eve geldiğimizde Hande halâ söylenmeye devam ederken ben de savunmalarıma devam ediyorum.
"İnan inan... Daha kötüsünü yapmadığıma şükretsin." diyorum ciddiyetle ama Şükrü'nün surat ifadesi aklıma gelince koca bir kahkaha atıyorum.
Hande bana dikkatle bakıp kinayeyle "Nasıl güzel gülüyorsun..." deyince gülümsemeye devam edip onu kendime çekerken cevaplıyorum.
"Daha güzel yapabildiğim şeyler var..."
İyi geceler arkadaşlar. 1 saat önce gelen bir esintiyle yazdım, umarım beğenirsiniz. Çerez niyetine okuyun :) Sevgiler...
![](https://img.wattpad.com/cover/18245582-288-k870210.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HanKer|Tek Bölümlük Hikayeler
RomanceBiraz siyah, biraz beyaz. Tek bölümlük HanKer hikayeleri içerir.