|bi' küçük Gölyazı meselesi

5.4K 180 11
                                        

Havanın haddinden fazla sıcak olduğu günde arabadan inerken nihayet gelebildiğimiz için içimden şükrediyorum.

Mis gibi temiz havayı içime çekerken etrafı inceleme fırsatını da göz ardı etmiyorum.

Yeşillikler, ağaçlar, deniz ve daha şimdiden bizi izlemeye gelmiş olan hayranlar.

''Hande, daha ne kadar orada durmayı düşünüyorsun?''

Altan hocanın sakin ama iğneleyici sesiyle kendime gelirken 1 hafta kalacağımız Gölyazı çekimleri için getirdiğim bavulu set arabasının bagajından çıkartıyorum.

''Haydi gidip yerleşin, yemek yedikten sonra da çekimlere başlarız.'' diye devam ediyor Ebru abla ve bana dönerek.

''Tamam hocam.'' dedikten sonra Altan hocanın zar zor bulduğu küçük otele girip bana ayrılan odanın anahtarını alıyorum ve 2. kata çıkıyorum.

Odanın içine girdiğimde küçük ama çok, çok şirin bir yerle karşılaşıyorum.

Çift kişilik yatak, yatağın yanında koltuk, bir gardrop ve boy aynasıyla çok sıcak geliyor. Balkonu da unutmamak lazım.

Bavulumu yatağa bırakıp eşyalarımı yerleştirmeden önce gereksiz olduğunu bilerek Okan'a geldiğimi belirten bir mesaj atıyorum ve kıyafetlerimi dolaba yerleştirmeye başlıyorum.

10 dakika sonra işimi bitiriyorum ve balkona çıkıp minik masanın önündeki sandalyeye oturuyorum.

Bir süre etrafı izleyip birkaç kare fotoğraf çektikten sonra telefonumu elime alıp twittera giriyorum.

Yine bir şey olmuş.

Bildirimlere bakıp en aşağılara indiğimde o fotoğrafla karşılaşıyorum.

Kerem ve Yağmur'un arkadan çekilmiş, birbirlerine sarıldıkları fotoğrafla.

Tabii ki biliyordum. Kerem ve Yağmur'un yakın bir zamanda çıkmaya başladıklarından haberim vardı.

Ama böyle olacağını hiç düşünmemiştim... Yani basına yansıyıp resmileşeceğini. Neden bilmiyorum. Uzun sürmez gibime geliyordu, ya da ben ona inanmak istiyordum. Bilmiyorum.

Telefonumdan başımı kaldırdığımda gözlerimin dolmuş olduğunu yeni farkedip şaşırıyorum.

İç sesim bana bir şeyler ispatlamaya çalışırken gözlerimi yukarı doğru kaldırıp kırpıştırıyorum, normal haline dönmeleri için.

Telefonu bir sinirle kapatıp odamdan çıkıyorum ve aşağı inip yemek yiyen ekibin yanına gidiyorum.

Anlaşılan o ki, onlar da her şeyden haberdar.

Boş olan sandalyeyi çekip Ebru ablanın yanına otururken Merve (Kömüş) hemen konuşmaya başlıyor, tam da tahmin ettiğim gibi.

''Hande, sen de Yağmur'la Kerem'in fotoğrafını gördün mü? Alışveriş merkezinde yakalanmışlar sarmaş dolaş.''

''Evet gördüm Merve'cim...'' diyorum yapmacık bir şekilde gülümserken. ''Yalnız çeken kişi onlara bu kadar yakınken farketmemeleri biraz tuhaf olmuş... Sakın yanlış anlama fanlar için diyorum. Planlı olduğunu falan düşünecekler şimdi...'' diyorum iğneli ses tonumla hala gülümserken.

Merve kaşlarını çatıp bana anlamsızca baktıktan sonra Ali'yle (Balcı) beraber masadan kalkıp gidiyorlar.

''Bu gerçekten kötü oldu.'' diyor yapımcımız Emel hanım. (Yazar burada ''Hay ben senin yapımcılığına...'' diyor.)

''Reytinglerde düşüş görürsek sakın şaşırmayın.'' diyor Altan hoca.

''Zaten pek parlak gittiği de söylenemez.'' diye cevap veriyor ilk defa konuşan Emre abi.

HanKer|Tek Bölümlük HikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin