8. Bölüm - Tesadüf

19 5 3
                                    

8. Bölüm - Tesadüf

Gözlerimi kapatıp sessizliği dinlemek istiyordum. Şu gürültüden bir an uzaklaşmak, bulunduğum şehirden çok uzak bir yerde, deniz kenarındaki barakamda tek başımayken, elimde bir bardak kahve ve bir de kitap olsun istiyordum. Ama ne yazık ki, değil deniz kenarında bir barakam, elimde sıcak bir kahvem bile yoktu. Olsa bile, bugün orada olmam mümkün değildi, çünkü bu akşam için bir davetlimiz vardı.

Evet. Bir misafirimiz vardı.

Koray'ın iki gün önce bahsettiği sevgilisi gelecekti bu akşam. Birkaç aydır hoşlandığı ve peşinden koştuğu sevgilisi. Şu, hiç bilmediğim bir nedenden ötürü kıskandığım sevgilisi. Tanımadığım halde sebepsizce kin beslediğim sevgilisi.

Biraz pozitif olmaktan kimseye zarar gelmezdi. Pozitif ol, Elvan. Her şey yolunda.

Akşama daha vardı ama halam hazırlıklara şimdiden başlamıştı. Mutfakta tek başına bulaşık yıkarken, seslenerek yanına yaklaştım.

"Halacığım... Bulaşık makinesi varken, neden elinde yıkıyorsun?"

"Birkaç parça bulaşık, kızım. Boşver sen... Ne giyeceksin akşam?" Gülerek bana baktığında bu konuda hiçbir fikrim olmadığından bihaberdi. Sıfatlara ve özel gecelere önem vermediğimi biliyordu ama her insan gibi 'önemli' bir misafirin davetinde hazırlanmam gerektiğinin farkındaydım.

"Dolabımdan seçeceğim bir elbise, hala. Bir fikrim var. Bu akşamın yemeklerini bana bıraksan, olur mu?" Elimden pek bir şey gelmezdi ama denemekte fayda olduğunu düşünüyordum. Denemek için bu akşamı seçmem ise halam için saçma görünmüştü. "Lütfen," diye ısrar ederek, masum gözlerle baktığımda yelkenleri suya indirmişti.

"Peki, kızım. Yardıma ihtiyacın olursa içerdeyim. Ben de odaları toplayayım biraz," dedikten sonra elindeki köpüklü tabağı duruladı ve kuruması için telin üzerine yerleştirdi. Önündeki havluyla ellerini kuruladı ve mutfak önlüğünü çıkarıp benim boynuma geçirdi. "İyi şanslar, meleğim," diyerek mutfaktan çıktı.

Evet, işte şimdi mutfakla başbaşa kaldım!

Önce, Koray'ın bilgisayarını mutfağa getirmekle işe başlamalıydım. Merdivenleri tırmarak Koray'ın odasına ulaştım ve masadaki laptopı alıp mutfağa indim. Koray'dan izin almama gerek yoktu herhalde, değil mi?

Şifresini girerek açtım bilgisayarı. E posta hesabında okunmamış iki yeni iletinin bildirimi vardı. Sadece okul için kullandığından, aynı mesajlar bana da gelmişti büyük ihtimalle. Mesajlara bakmamayı tercih ederek, bilgisayarın internete bağlı olup olmadığını kontrol ettim. Tarayıcıya girdim ve ne tür bir yemek yapacağım konusunda araştırma yapmaya başladım.

Bu işi ciddi bir şekilde ilk kez yapacaktım ve profesyonel bir yardım almam şarttı. Elime yüzüme bulaştırmamak için hem kolay hem de güzel tarifler bulmalıydım. Biraz internetteki yemek sayfalarında gezindiğimde, yapacağım çorbayı seçmiştim.

Domates çorbası.

Göründüğü kadar basit değildi. Yani, sıradan domates çorbaları gibi değildi. Domatesleri önce fırında pişirmem, sonra da tavuk suyuyla kaynatmam gerekiyordu. Eh, kendime güveniyorsam, neden olmasındı ki? Ana yemeği de çoktan seçmiştim.

Gerektiği gibi, domatesleri fırına yerleştirdim ve süresini ayarladım. O pişerken, körili tavuk yapmak için gerekli malzemeleri çıkardım. Kaplara yerleştirdikten sonra, tarife bir kez daha göz atmam gerekiyordu. Haşlanması gereken tavukları tencereye yerleştirdikten sonra, fırındaki domatesleri çıkardım. Her ikisinin de soslarını hazırladım.

Maskenin Arkası #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin