Uçurum sessizliği - 32

10K 1.2K 303
                                    

Bu bölüm hikayenin kalbi gibi benim nazarımda. Umarım beğenirsiniz, yorumlarınız ve oylarınız için çok teşekkür ederim. 

Bir adım geri çekildim ve telaşımı gizlemeye çalışarak Neil'e baktım.

"Yorgunum, odama çekilsem sorun olur mu?"

Neil bir süre endişeyle yüz ifademdeki dalgalanmayı izledikten sonra başını olumlu anlamda salladı. "Tabii." dedi. "Sana eşlik edeyim."

Neil dönüp masadakilere selam verirken, ne yaptığımın farkında olmayarak onu taklit ettim. Baran gülümseyen bir yüzle masaya geçip oturmuştu ama pot kırmamak için olsa gerek nadiren konuşuyordu.

"İyi geceler." sesleri bir süre birbirine karışarak masayı dolaştıktan sonra Neil koluma girdi ve salonun dışına yöneldik.

"Bu kadar yorulduğunu bilseydim daha erken dönerdik." dedi.

"Gece çok eğlenceli geçti, gerçekten." dedim. Sesimin titrediğini fark ederek sustum ve kısık sesle, "Seninle konuşmam gereken bir konu var." diye ekledim. Bu cümleyi kurduğum sırada arkamızdan birilerinin gelip gelmediğini paranoyak bir tavırla kontrol etmekten kendimi alamamıştım.

Neil ciddi bir ifadeyle başını salladı ve adımlarını hızlandırdı. Minnet duyarak adımlarımı ona uydurdum ve dakikalar içinde meclisin en üst katındaki misafirhaneye çıktık. Kaldığım oda koridorun başındaydı, kapının kilidini açarken ellerim hafifçe titriyordu.

Karanlık odaya girer girmez ışıkları açmak yerine abajurun düğmesine dokundum ve bacaklarımı güçsüz hissettiğimden yatağıma oturup başımı ellerimin arasına aldım. O zamana dek, korkunun beni bu denli ele geçirdiği olmamıştı hiç.

Neil yaklaştı ve dizlerinin üzerine çökerek önümde durdu. Yüzüme bakmaya çalıştı. "Beni korkutuyorsun." diye mırıldandığını duyduğumda başımı kaldırdım.

"Bak." dedim, mantıklı ve ikna edici bir ses tonu kullanmaya çalışarak. İçinde bulunduğum duygu durumu göz önüne alınacak olursa bu pek de mümkün olmuyordu. "Kulağa saçma geldiğini biliyorum ama aşağıdaki adam Victor değil. Yani o ama şu an için başka biri."

Neil'in yüz ifadesini gördüğüm anda, batırdım, diye düşündüm. Bana hasta olup olmadığım konusunda endişe duyan biri gibi bakıyordu. Elini uzatıp ateşimi kontrol ettiğinde bu hareketinden dolayı gücenmemeye çalıştım. 

"Aptallık ettim." dedi. "Ateşin varken seni dışarı çıkarmamalıydım. Uzan biraz, ben ateş düşürücü getireceğim."

Ayağa kalkmaya davrandığında koluna sımsıkı yapıştım. "Neil, beni dinle. Bu gerçekten önemli."

Duraksadı ve yeniden yüzüme baktı.

"Pak'ta, proje için çalışan grubun içinde Baran adında bir bilim adamı var." dedim. "Hirona'daki patlamanın gerçekleşmesi için canını bile feda edebilecek biri. Öte yandan çoklu kişilik bozukluğu diye bir hastalıktan mustarip. İnanması güç biliyorum ama Victor, Baran'ın alt egosu. Baran donanma savaşı sırasında ruloları benden çalmaya kalkıştı. Elinden kurtulabilmek için onu yaralamak zorunda kaldım. Öldüğünü sanmıştım ama yine karşıma çıktı işte."

Saçlarımı parmaklarımın arasında tutup sıktım ve derin bir nefes aldım. "Delirecek gibiyim. Lütfen bana inandığını söyle."

"Mavi, bütün bunlar..." dedi, tereddütle. Uzun bir süre sessiz kaldı ve ayağa kalkıp pencereye doğru yürüdü. "Onu yıllardır tanıyorum. Meclis üyeliğine seçildiği günü bile hatırlıyorum."

"Hareketlerinde bir gariplik fark ettiğin olmadı mı hiç? Aniden başka biri gibi davranmaya başlaması gibi."

Elini alnına yaslayıp gözlerini yumduğunda, hatırlamaya çalıştığını tahmin ettim.

Su CinleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin