Rachel odamın kapısını çaldığında bebek pembesi rujumu sürüyordum. Uçuk pembe bluzunun altına giydiği bilekte biten kot pantolonuyla Rachel odaya girdiğinde, Lady Million parfümünün kokusu da beraberinde gelmişti.
"Buraya gelmeden önce aşağıyı aradım ve bize bir taksi çağırmalarını söyledim."dedi koltuğa otururken. Sesi garipti. Her zaman neşeli ve enerjik çıkan sesi, bitkindi. Belki sadece bu ana özel bir durumdur diye, nasıl olduğunu sormak yerine, biraz önce sürdüğüm ruju çantama koyarken "Benim de işim bitti sayılır."diye karşılık verdim.
Liam ve Harry bizi otele bıraktıklarında, konserin başlaması için birkaç saatten fazla yoktu. Çocuklar büyük ihtimalle konsere yetişmek için acele davranmak zorundaydılar ve bütün gün bizimle oldukları için bu durum kendimi biraz huzursuz hissetmeme sebep olmuştu.
Düz kısa kollu mini siyah elbisemin altına giymek için altın sarısı sandaletlerimi çantamdan çıkardım. Bu sabaha kadar kabus gibi geçeceğini düşündüğüm konser gecesi, dönme dolapta Liam ile olan konuşmamızın ardından o kadar da çekilmez görünmüyordu. Rachel zaten en başından beri konser için çok istekliydi.
"Neyin var senin Rach?"diye sordum en sonunda. Odaya girdiği andan beri sadece bir kez konuşmuştu. Normal zamanlarda hiç susmayan Rachel için bu bir rekor sayılırdı. "Konsere gitmeye meraklısın sanıyordum."
Siyah ojesini kazımayı bırakıp bana baktı ve "Hala meraklıyım, sadece bugün çok yoruldum, ondan böyleyim."diye cevap verdi.
"Rach?"dedim. Cevabı kesinlikle inandırıcı gelmemişti.
Rachel, yere bıraktığı çantasını alarak ayağa kalktı. "Hazırsan çıkalım mı?" Sesi az önceki donukluğunu biraz olsun kaybetmişti ama hala eski Rachel neşesine sahip değildi.
Hareket etmeden yerimde durduğunu görünce, yanıma geldi ve elini omzuma koyup okşadı. "Gerçekten iyiyim Courtney. Artık gidebilir miyiz, konseri kaçırmak istemiyorum da."
Ortada iyi olmayan bir durum vardı ve Rachel'ın canı kesinlikle sıkkındı. Yine de anlatmak istemiyorsa onu zorlayamazdım. Konuyu orda kapatmaya karar vererek "Çıkalım o zaman."dedim.
***
Taksi bizi konserin yapılacağı yere getirdiğinde konserin başlaması için yarım saatten az vardı. Kapıda bizi karşılayan güvenlik görevlisi, ağzına kadar insan ve çığlık dolu olan arka kapıdan bizi kulise soktu.
"Vay canına!"dedi Rachel. Islık çalarak etrafında bir tur attı. "Daha önce hiç kimsenin kulisine girmemiştim. İnanılmaz değil mi Courtney?" Rachael haklıydı. İnanılmazdı. Duvarların boğuk rengi ortama depo havası versede, etraftaki eşyalar 'burda hayat var' diye bağırıyorlardı.
"Bayanlar, konuşmanızı bölmek istemem fakat gitmemiz gerek." Dedi güvenlik görevlisi. Rachel'la ikimiz parlak yeşil bir yelek giymiş olan iri yarı adamı takip etmeye başladık.
Motorsiklet sesini andıran sesi duyduğumuz zaman Rachel ve ben aynı anda başımızı arkaya çevirdik. Bu sırada ise yeşil yeleğin ikimizi de aynı anda kollarımızdan tutup çekmesi bir oldu. Çünkü siyah gingerı sanki yarış arabasıymış gibi kullanan Louis Tomlinson bizi neredeyse çiğneyecekti.
"Aman tanrım! Neredeyse ölüyorduk!"diye bağırması gereken yerde, "Aman tanrım! O bir ginger mı?"diye bağırdı Rachel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Need You (Liam Payne Fanfiction)
Fanfictionİhtiyaç duymak... Kime veya neye? Aslında tek bir şeye...