Önceki Bölümlerden
Sesle birlikte bakışlarımız otomatik olarak telefona kaydığında, ikimiz de ekranda çıkan Aaron ismi ve onun beni öperken ki olan arama fotoğrafıyla karşı karşıya kalmıştık. Liam kendini geri çekmiş telefonuma bakıyordu.
"Açsan iyi olacak sanırım."
Telefonu elime aldım. "Hayır!" Red tuşuna basıp telefonu kenara fırlattım ama kafamı kaldırdığımda Liam'ın çoktan odadan çıkmış olduğunu gördüm. Ben daha ayağa kalkamadan da dış kapı açılmış ve gürültüyle geri kapanmıştı.
Hayatımı mahvettiği için içimde Aaron'a karşı dayanılmaz bir öfke vardı. Yanımda duran yastığa başımı gömdüm ve avazım çıktığı kadar bağırarak çığlıklarımı yastığa gömdüm. Bir yandan da koltuğa yumruk atıyordum. Nefesim kesildiğinde yüzümü yastıktan kaldırdım ve ortada duran sehpaya olabildiğince güçlü bir tekme salladım. Tekmenin etkisiyle sehpa sağa yamuldu ve üzerinde duran mermer vazo içindeki çiçeklerle birlikte devrilip, üstteki camı çatlattı.
"Lanet olsun!"diye bağırarak son bir tekme daha attım ve kafamı kaldırıldığımda Louis ve onun arkasında duran Zayn ile göz göze geldim. Liam'ın arkasından gitmemiş olabilecekleri hiç aklıma gelmemişti. İkisi de şaşkınlık içinde bana ve sehpaya bakıyorlardı."Bu sefer onu kendi ellerimle geberteceğim."
"Liam bir şey yapmadı Zayn."
"Bize de tekme atmayacaksan" Louis boğazını temizledi. "Sana ne olduğunu sorabilir miyim?"
"Gerçekten boşverin desem." Kollarımı ve bacaklarımı yayarak başımı koltuğunu gerisine attım. "Bütün günün patlamasını yaşadım sadece."
Çocuklar, açıklamamla yetinip üstüme gelmemişlerdi. Hatta bana eğer kafamı dağıtmak istersem, bugün olanlar hakkında tek kelime etmeyeceklerine dair söz verip, birlikte bir şeyler yapmayı teklif etmişlerdi. Yalnız kalıp düşünmeye ihtiyacım olduğu ve en önemlisi Rachel'a her şeyi anlatmam gerektiği için onları kibarca geri çevirmiştim.
"Saat sabahın yedisi." Rachel, elindeki masa saatini resmen kameranın içine sokmuştu.
"İstersen kapatabilirim. Saat farkını tamamen unutuyorum."
"Sen de benim gibi yeni mi uyandın yoksa gözlerindeki küçülme ve kızarıklığını sebebini sormam mı gerek?"
Rachel öyle söyleyince onu ne kadar özlediğimi bir kere daha farketmiştim. Kilometrelerce öteden bile neler yaşadığımı anlayabilecek türden eşsiz bir arkadaştı. Ona en son kaldığımız yerden itibaren başıma gelen her şeyi anlattım.
"Sen anlat. Sizin evde durumlar nasıl?"
Cevap vermeden önce Rachel etrafına bakındı ve ayağa kalkarak aralı olan odasının kapısını kapattı.
"Korkunç." Sesini azaltarak konuşmuştu. "Bir ay sonra boşanma davaları var ve sonrasında babam beş parasız ortada kalacak. Geçen gün alkollüyken, annemden para koparmak için Nicholas'ı kaçırmaya çalıştı. İnanabiliyor musun? "Keşke onu evden uzaklaştırmanın bir yolu olsaydı."
İşte o an aklıma gelen teklifi hiç çekinmeden sunmuştum. "Neden buraya gelmiyor, İngiltere'ye?"
Liam
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Need You (Liam Payne Fanfiction)
Fanfictionİhtiyaç duymak... Kime veya neye? Aslında tek bir şeye...