Liam Payne bana karşı bir şeyler mi hissediyordu? Hayır hayır. Bu kesinlikle mantıklı değildi. Liam şu an düzgün bir ruh hali içinde değildi ve Sophia'dan sonra tekrar sevebileceği birine ihtiyaç duymuştu, bunun için de şu an en yakınında olan beni seçmişti. Tüm olay bundan ibaretti.
Peki ya benim vücudumu baştan ayağa sarsan o titreme neyin nesiydi? Evet, Rachel ondan etkilendiğimi söylediğinde haklıydı ama o sadece bir gecelik bir şeydi. Tıpkı Liam'a olduğu gibi ben de sağlıklı düşünemiyordum. Ve o gecenin üstünden bir sürü olay geçmişti. Liam ile ikimizin adının aynı yerde geçmesi bile küçük çaplı bir kriz yaratırken şu an için ihtiyacım olan son şey Liam'la gerçekten sevgili olduğumuzu magazinlerin yazmasıydı. Kabul etmekten nefret etsem de annem haklıydı, olayın büyümesi Huntington soyadına zarar verebilirdi. Babamın, reklamın iyisi kötüsü olmaz, mantığı bizi bir yere kadar idare edebilirdi. Fazla kötüsü son demekti ve ben her şeyi düşünmek zorundaydım.
Teşekkürler Liam Payne. Sanki az derdim varmış gibi bir de beynimi kurcalayacak yeni bir konu çıkardığın için.
Liam'ın yanından ayrıldığımdan beri, elimi alıp dudaklarına götürdüğünde bana attığı bakış gözümün önünden gitmiyordu. Yorgun bakışları, bana bakarken adeta parlıyorlardı. Karanlık bir gecede yolunuzu kaybettiğinizde size yol gösteren kutup yıldızı gibi, bulutlu bir günde teninize değen güneş ışıkları kadar da içinizi ısıtan cinstendi üstelik.
Vücudum sabahki titremeyle karışık farklı bir titreşim hissettiğinde ne olduğunun farkına varmam birkaç saniyemi almıştı.
"Roland, lütfen güzel bir haberin olduğunu söyle."diyerek telefonu açtım.
"E-postanı kontrol et, işe yararlar mı bilmiyorum ama istediğin tüm bilgilere ulaşmaya çalıştım Courtney."
"Çok teşekkür ederim Roland. Sana sabah da söylediğim gibi ağzını da sıkı tutarsan bu işin sonunda hakettiğini fazlasıyla alacaksın."
Hattaki Roland, sıkıntılı bir iç çekti."Aaron'dan sonra insanlara güvenmekte zorluk çektiğini anlayabiliyorum Court ama ben senin arkadaşınım. Ayrıca bunu para için yapmadığımı ne zaman anlayacaksın?"
"Sen de seninle hiçbir zaman çıkmayacağımı ne zaman anlayacaksın?"
Roland. Lisedeki bütün öğrencilerin her ihtiyacını dakikalar içinde karşılayabilen çocuk, lisenin daha ilk gününde bana vurulmuştu. Yine de ben bunu öğrenene kadar aramızda güçlü bir arkadaşlığın bağlarını çoktan kurmuştuk ve o Aaron ile her kavga ettiğimizde, cevabını bildiği halde, bana çıkma teklifi etmekten kendini asla geri kalmamıştı. Son sınıfta Roland'ın sevgisi okula yeni gelen Madison Black'e kaymıştı. Ne yazık ki çocukçağız ona daha açılamadan kız yine okul değiştirmişti ama en azından Roland artık bana arkadaştan öte bir gözle bakmayı kesmişti. O günden beri de olay ikimizin arasında böyle bir dalga konusuna dönmüştü.
"Farkettiysen sana üç yıldır çıkma teklifi etmiyorum yavaş yavaş anlamaya başladım."diye gülerek cevap verdi. "Hadi e-postana bak, liseden sonra işlerim zayıfladı, formum hala yerinde mi merak ediyorum."
"Her şeyi incelediğim gibi sana geri dönüş yapacağım, iyi geceler Roland." Diyerek telefonu kapattım.
Laptopumu dizlerime çektim. Bakalım bizim İsviçre çakısı neler bulmuştu. Babası tarafından İsviçreli olan ve her ihtiyacınızı karşılayabilen birine takılabilecek en yaratıcı lakaptı gerçekten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Need You (Liam Payne Fanfiction)
Fanfictionİhtiyaç duymak... Kime veya neye? Aslında tek bir şeye...