Selam turşulu sakızlarım :)
Ya sizden istediğim tek şey bölümü okuduğunuzda o küçücük yıldıza basmak ve birkaç kelime yorum yapmanız. Ben sabaha kadar uğraşıp size bölüm yazarken beni kırmazsınız umarım. Ve yine umarım ki bölümü beğenirsiniz. Yazım yanlışlarım varsa affola, sizleri seviyorum x-Victoria-
Zayn benim hakkımda herşeyi bilmesine rağmen ben onunla ilgili adından başka bir şey bilmiyordum. Zayn'e döndüm ve gülerek konuştum.
"Kendinden bahset biraz , senin hakkında isminden başka birşey bilmiyorum. "
Gülen yüzü bir anda ciddi bir ifadeye büründü.
"12 Ocak 1993'te Bradford'da doğdum. En sevdiğim yiyecek tavuk, en sevdiğim renk siyah ve kırmızı. İki kız kardeşim, bir tane ablam var. 18 yaşımda kendim yaşamaya başladım, o süreden beri babamla görüşmüyorum. "
Gülerek konuşmayı sürdürdüm.
"Kardeşlerini merak ettim doğrusu kim bilir senden nasıl şikayetçiler..."
Gülmeye başladığında gözlerinin yanları kırışıyordu ve bu onu sevimli göstermeye yetiyordu.
"İstersen onlarla tanışabilirsin..."
Kararsız tavrım kendini koruyordu.
"Bilmem..."
O benim bu halime gülmeye devam ederken meraklı ses tonumla konuştum.
"Babanla neden görüşmüyorsun?"
Bir anda yüzündeki tebessüm aniden silindi ve gergin bir şekilde bana baktı.
"Benimle ilgili bu kadar şey bilmen yeterli."
Belli ki babasıyla bir sorun yaşamıştı ve konusu geçtiğinde dahi huzursuz oluyordu.
Zayn arabayı durdurduğunda etrafa göz gezdirdim. Kocaman çadırlarla çevrili dev gibi bir lunaparkın önünde duruyorduk.
O kadar büyüktü ki hayatımda gördüğüm en büyük lunapark olsa gerek.
"Lunapark'ı sever misin?"
Sorduğu soru çok saçmaydı, kim sevmezdi ki?
"Lunapark'ı sevmeyen kimse yoktur ki..."
Yüzünde küçük bir tebessüm belirdi. Lunapark'ın kapısından geçerken kısık çıkan sesimle konuştum.
"Bundan yıllar önce, 10 yaşındaydım galiba. Birgün babamla bir lunaparkın önünden geçiyorduk,kapının önünde ailesiyle lunapark'a gelmiş bir arkadaşımla karşılaşmıştım. Kız beni hiç sevmemesine rağmen, sırf paramız olmadığını bildiği için beni alayla lunapark'a çağırdı. İstemediğimi söylesem bile bir yanımın ne kadar çok istediğini anlatamam...
Ertesi gün yine o kız okulda herkesin içinde bana bağırarak seslendi 'dün parası olmadığı için lunapark'a gelemeyen Victoria,babam senin için bir bilet aldı.' O an herkesin iğneleyici bakışları bedenime işliyordu. O günü asla unutamadım her lunapark'a geldiğimde aklıma gelmiştir."
Zayn yavaşça başını salladı ve buruk bir şekilde konuştu.
"Benim beraber yürüdüğüm veya da bir kere olsun beraber lunapark'a gittiğim bir babam yoktu."
Konuyu değiştirmek adına parmağımla sosisli sandwich satan adamı gösterdim.
"Ben çok fazla acıktım, galiba burda yiyebileceğimiz en doyurucu şey sosisli olur."
Zorla gülümsemeye çalıştı ve elimi tutarak koşar adımlarla
sosisli sandwich satan adamın yanına ilerledi, tabii beni sürüklemeyi ihmal etmeden.
"İki sosisli"
Zayn'e iğneleyici bakışlarımı doğrultarak utangaç bir şekilde adama "lütfen" dedim. Neden rica sözcülerini kullanmak bu kadar götüne batıyordu ki...
Adama parasını ödeyerek elindeki iki sosisliden birine bana uzattığında telefonumun melodisi duyulmaya başlamıştı.
Arayan kişiye baktığımda ekranda 'Chris' yazısı belirdi. Elimdeki sosisli sandwichi tutması için Zayn'e uzattım ve birkaç adım ilerleyerek telefonu açtım.
"Efendim Chris."
Kısa bir süre beklemesinin ardından sesi kulaklarıma doldu.
"Ihmm, Victoria dün sana kötü davrandığım için üzgünüm, neden öyle davrandığım hakkında hiçbir fikrim yok. Sadece üzgünüm..."
Umursamaz bir tavırla cevap verdim.
"Sorun değil. "
Zayn 'soğudunda aynı lezzette olmaz' diye seslendiğinde arkamı döndüm ve ona beklemesi için işaret verdim.
"Victoria eğer sende istersen tabi akşam yemeğine gidebiliriz."
Arkamı tekrar dönerek Zayn'e baktım.
"Imm Chris üzgünüm şuan işim var, sonra konuşsak olur dimi?"
Hiçbirşey demeden telefonu kapattığında sinirden ayağımı sertçe yere vurdum. Yerli yersiz triplerine bir son vermeliydi artık. Derin bir nefes alarak Zayn'in yanına gittim ve elindeki sosisliyi aldım.-Zayn-
Nerdeyse on dakikadır, telefonda biriyle konuşuyordu. Sonunda yanıma gelerek elimden aldığı sosisliyi küçük ısırıklarla yemeye başladı.
"Bir sorun mu var? "
Sorduğum şeye doğru yanıt vermeyeceğini biliyordum.
"Ah, hayır. Sorun yok"
Zorla yüzüne yerleştirdiği tebessüm birşeyleri yalanladığının en açık kanıtıydı.°•°•°•°•°•°•°•°•°
Daha yeni dönme dolaptan indiğimizde onu elinden tutarak korku tüneline doğru çekiştirdim. Yüzündeki gülücükler bir anda yok oldu.
"Zayn, korku tüneline binmeyelim, lütfen. "
Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Bineceğiz."
Mız mız küçük kız çocukları gibi beni çekiştirmeye çalışıyordu. Bedenini bedenime yaklaştırdım ve kulağına eğilerek konuştum.
"Yanında olacağım ve ben yanındayken hiçbir şeyden korkma!"
Hâlâ içinde bir tedirginlik vardı, Elini daha sıkı tuttum.
"Elini asla bırakmayacağım. "
Sıra bize geldiğinde yavaşça, gelen iki kişilik tren koltuğuna oturduk. Kemerlerimizi de bağladıklarında yavaş yavaş karanlık istasyonda hareket etmeye başlamıştık. Gidiş hızımız arttığında tamamen karanlığa gömülmüştük , Victoria çığlıklar atarak elimi daha sıkı tutmaya başladı.
"Zayn! Çıkar beni burdan! Zayn! Lütfen, lütfen çıkar!!!"
Her korku efektinde daha çok çığlık atmaya başlıyordu. Emniyet için takılan kemerini çıkarttı ve kollarını sıkı sıkı etrafıma sardı. O kadar çok titriyordu ki, nefes nefese bağırdı.
"Zayn! Çıkar , beni burdan! Nefes ala-mıyor-um!"
Tünelin sonlarına gelmiştik. Elimi yanağına götürdüm.
"Iyi misin Vic?"
Etraf aydınlandığında trenden adeta atlar gibi indi, Heryeri ter içinde kalmıştı. Yanına gittiğimde hâlâ kısık kısık nefes alıyordu.
"Victoria iyi misin?" Yanda duran stanttan bir su alarak ona uzattım. Bana baktı ve elimdeki suyu firlatarak dökülmesini sağladı. Sinirle gözlerimin içine baktığında ağlamaya başlamıştı.
"Sakın, sakın bir daha karşıma çıkma. " koşarak çıkışa doğru giderken ona yetişerek kolundan tuttum.
"Ne sikim oluyor Victoria!"
Gözlerinden akan yaşları sildi.
"Ne mi oluyor? Senden nefret ediyorum anlıyor musun? Senden nefret ediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A piece of love (Z.M ff)
Fanfiction..."Sana aşık olabilmem için uğraştın,sensiz yapamam dediğim an beni yüzüstü bıraktın.Gerçek değerimi ise beni kaybedince mi anladın?"