40

166 15 5
                                    

Selam :)
Diğer bölüme gelen yorumları okurken kahkahalara boğuldum. Zayn'in kısımlarında sizinde aynı durumda olduğunuz veya sizinde böyle şeyler yaşadığınızı biliyordum zaten. Fazla uzatmayacağım, umarım bölümü beğenirsiniz, yazım yanlışlarım varsa affola.
Sizden ricam profilimde bulabileceğiniz befour adlı yeni yazmaya başladığım Zayn fanfic hikayeme bir göz atmanız. Beğeneceğinizi umuyorum
Çok sevgiler x

-Zayn-
Evet bir anlık sinirle ona böyle davranmamalıydım fakat ilk defa biri yüzünden canım bu kadar çok acımıştı. Victoria'nın dudaklarının benden başkasının dudaklarına değdiğini bilmek beni deliye çeviriyordu. Sırtında oluşan kemer izlerinin üzerindeki kanları gazlı bezle yavaşça sildim. Bedeni adeta ölü gibi koltukta uzanıyordu, birkaç yarabandını sırtına yapıştırdığımda yere çömelerek dizlerimin üzerine çöktüm ve sırtına küçük küçük öpücükler kondurmaya başladım. Narin bedeni yavaşça havalandığında gözlerini açarak koltuğun kenarına koyduğum bluzünü ve ceketini bir çırpıda giydi. Bana bağırmasını beklerken gözlerini gözlerime kenetleyerek tek bir kelime dahi etmeden bana bakmayı sürdürdü. Gözlerinden akmaya başlayan gözyaşlarını elinin tersiyle sildi ve hiçbirşey demeden kapıyı çarparak burdan gitti. Ona asla bunları yapmamalıydım, ona asla her ne olursa olsun böyle davranmamalıydım. Şuan peşinden gitsem yine aynısı olacaktı ve belki olaylar çok kötü şekilde sonuçlanacaktı. Sinirlerimi kontrol edemiyordum önümde duran cam balkon kapısına fırlattığım biblolarla herşey çıtır çıtır kırılıyordu. Sinirden titreyen ellerim sayesinde büyük bir zorlukla telefonumu çıkartarak Luke ve Tommy'e toplu bir mesaj attım.
"Biran önce eve gelin, kötüyüm!"

°•°•°•°•°•°•°•°•°

Aynanın önüne geçtiğimde kendime baktım, omuzlarım çökmüş, sakallarım uzamıştı adeta çökmüş gibi görünüyordum. Telefonumu tekrar elime alarak aramalarıma cevap vermeyen kalbi kırık sevgilimi tekrar aradım. O büyük kavgamızın üzerinden iki gün geçmişti ve yine tam iki gündür kabuslarım yüzünden gözüme tek damla uyku girmemişti. Gözümü ne zaman kapasam görmeye başladığım kabuslar canımın daha çok yanmasını sağlıyordu. Onsuz uyuyamıyor hatta nefes dahi alamıyordum. Luke elindeki su dolu bardağı bana uzattığında sakince konuştu.
"Sakinleşmen gerek Zayn, kaç gündür doğru dürüst ne birşey yiyip içiyorsun ne de uyuyorsun. Kendine verdiğin bu zararın farkına var."
Gözlerimi nerdeyse bir dakika boyunca kapalı tuttum ardından bana uzattığı bardağı yere sertçe fırlattım.
"Bana yemek içmekten bahsetme, ben onsuz nefes bile alamıyorum!"
Yavaşça omzumu sıktı,
"Neden peşinden gitmedin? Neden şuan onun yanında değilsin? Neden kendini affettirmek için çabalamıyorsun? Sensizliğe alışmasına izin mi vereceksin?"
Dediklerinde sonuna kadar haklıydı fakat ben sadece herşeyin daha kötü bir hâl almasından korkuyordum. Ayağa kalktım ve sonuncu ne olacaksa olsun istediğim şeyi yapmaya gittim. Arabama bindiğimde hiç olmadığı kadar hızlı gitmeye başladım. Evet çok fazla pişmandım ama hâlâ almam gereken bir açıklama vardı. Nerdeyse 15 dakika sonra Victoria'nın evinin önüne geldiğimde zile bastım. Kapı açıldığında karşımda belki daha önce hiç bu halde görmediğim bir Victoria vardı. Göz altlarını mor halkalar ve kızarıklıklar kaplamıştı. Her zaman bana heyecan veren dolgun yanakları iki gün içinde adeta yok olmuştu. Hiçbirşey demeden odasına ilerlediğinde onu takip ettim. Yatağın üzerine oturup boş duvara bakmayı sürdürdüğünde odadaki sessizliği bozdum.
"Evet ben pislik, lanet, aşağılık bir adamın tekiyim fakat sana tüm kalbimle söylüyorum ki cidden çok ama çok fazla pişmanım bitanem. Sana asla hiçbir şekilde vurmamalıydım, hepsi sinirimden olmuş şeylerdi. Sana normalde asla zarar vermeyeceğimi benden daha iyi bilirsin,"
Yüzündeki tek bir mimik bile hareket etmediğinde tekrar konuştum.
"İstersen vur, kır, dök, bağır, çağır ama lütfen bir şeyler söyle. Şuan sesini duymaya o kadar ihtiyacım varki güzelim. Tam iki gündür gözüme tek bir saniye olsun uyku dahi girmedi. Canım yanıyor Victoria, canım hiç olmadığı kadar çok acıyor..."
Gözlerime bakarak ayağa kalktı ve burun hizama geldi.

-Victoria-
Akmaması için savaş verdiğim gözyaşlarımı serbest bıraktım ve ela gözlerine bakmayı sürdürürken konuştum.
"Gerçekten kendine gel artık Zayn! O gün bana vurman değilde söylediğin sözlerin canımı daha çok acıttığını anlayamayacak kadar aciz misin? İki gündür uyku uyumamışmışsın, şu yüzüme bir bak sence ben nasıl bir haldeyim? Sana 'omzunda ağlamaya ihtiyacım var' dediğimde ben iğrendiğini söyledin benim canım yanmıyor mu sanıyorsun? Kusura bakma ama ben 'keşke senin yerine Perrie'ye aşık olabilseydim' diyen bir adamla hayatımı geçiremem.
O gün sadece beş dakika olsun beni dinleseydin şuan ikimize de bunları yaşatmamış olacaktın! Ya cidden sen nasıl bir adamsın böyle? Ben senin için annemi bile karşıma almışken bana nasıl bunları yaşatabildin..."
Aynı benim gibi o da çökmüş görünüyordu. Hiçbirşey demeden bana sarıldığında ona karşı gelemedim. Kokusunu, tenini, dudaklarını herşeyini çok fazla özlemiştim. Kollarını etrafıma sıkıca sardığında aynı şekilde ona sarıldım. Yavaşça kulağıma eğilerek fısıldadı,
"Sana yalvarıyorum. Lütfen beni bırakma, yaşayamam..."
Her ne yapmışsa veya bundan sonra yapacak olursa olsun onsuz benimde yaşayamayacağımı biliyordum. Yüzünü avuçlarım arasına aldığımda ikimizinde yüzünde aptal bir tebessüm belirdi. Dudaklarına kesik kesik öpücükler bıraktığımda kokusunu derince içime çektim.
"Bir daha hiçbir şeyin, hiçbir şekilde bize acı çektirmesine izin verme Zayn."
Gözyaşlarımı sildi.
"Sana söz veriyorum bir daha hiçbirşeyin bize acı çektirmesine izin vermeyeceğim günışığım."
Üzerindeki deri ceketi kollarından çekerek çıkarttım ve yavaşça yatağa uzandım.
"Kolların arasında uyumayı özledim."
Gülümsedi ve yanımda uzanarak üzerimizi örttü,
"Kollarım arasında uyumanı çok fazla özledim."
Göğsünün üzerine kafamı koyduğumda aynı önceden olduğu gibi saçlarım arasına küçük küçük öpücükler konurmaya başladı.

A piece of love (Z.M ff)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin