Bir tane kız vardı sınıfın en arkalarında. Hiç unutmam o kızı. Çok tuhaftı. Kimseyi umursamazdı. Ortalıkta kimsenin ne düşüneceğini umursamadan küfrederdi. Yere düşerdi mesela basardı küfürü. Ağzına ne gelirse. Sigarısı düşmezdi hiç o kalın dudaklarından. İmkanı olsa derste bile ağzına koyardı o sigarayı. Yine de tüm bunlara rağmen zehir gibi kızdı. Hoca bir soru sordu mu anında düşünmeden cevaplardı. Hiç konuşmazdı kimseyle ama kendine bir şey sorulursa cevaplardı. Sınıftan ya da okuldan kimseyle konuşmazdı. Yolda tanıdık birini görse bile konuşmazdı. Sadece öğretmenlerle konuşurdu. Dersleri aşırı önemserdi. Derste not tuttardı. Notları da çok yüksekti zaten. Biri kendinden yardım istedi mi hemen yardım ederdi. Yardım ettiği kişi kendine bir şeyler sorsa kısa cevaplar verirdi her zaman. Değişik bir kızdı. Kimileri onun havalı olduğunu düşünürdü. Kimileri ise acılarını içine atan , ilgi çekmeye çalışan bir ezik olduğunu düşünürdü. O ise umursamazdı. Ben... Ben mi? Ben ona etiket yapıştırmayan nadir kişilerden biriydim belki de... Etiket yapıştırmadım ona. Etiket yapıştırasım gelmedi. Niye bilmiyorum... Oysa ki çoğu insana etiket yapıştırmış biriydim ben. Girdiğim her ortamda etiketçi diye tanınırdım. Kendimi beğenmişliğimin , yakışıklılığımın ve havalı olmamın getirisi olarak önüme gelene istediğimi söyleyebileceğimi düşünüyordum. Bu kız şişman bu kız kısa boylu , şurdaki oğlan çirkin , şurdaki oğlan ezik. Kimse bana kötü bir şey de demezdi. Sanki herkes bu durumu kabullenmiş de benden etiket yememek için benden kaçar gibilerdi. Yine umursamadan saçar savururdum düşüncelerimi. Bir bu kıza öyle etiket yapıştıramamıştım. Oysa herkesin ağzında sakızda bu kız. Garipiliği sayesinde tanınmıştı zaten. Bana her zaman gizemli bir kitap gibi gelirdi. Okunmazsa anlanmaz. Bir kitabın kapağına bakıp iyi ya da kötü diyemezsiniz. Onunla öğrendim bunu ben. Bir kadın gelirdi adama bir şeyler öğretip giderdi. Ya da bir adam gelirdi kadına bir şeyler öğretip giderdi. Peki sonunda hep gider miydi bir taraf? Hep yarım mı kalırdı sevmeler? Onunla tanıştığım ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Onun garipliğinin getirdiği tuhaf bir etki midir bilmem tanışmamız bile tuhaf olmuştu. Bunu öylece tek başına sigara içerken görünce yıllar sonra ilk kez gerçekten güldüğümü hissedebilmiştim. Alay barındırmayan , acı barındırmayan saf , çocuksu bir gülüş... İşte o an gittim yanına. Çaprazında duruyorum. Aramızda biraz mesafe var. ''Sigara...'' dedim. ''Zararlı. Boşver , içme.'' ''Ben sigara içmiyorum. Sigara benim için değil.'' Sanırım ona çok tuhaf bir şekilde bakmış olmalıyım ki kafasını hafif aşağıya eğip güldü. ''İçimdeki yarım kalmış kız için bu sigaralar. O içiyor bu sigaralar.'' dedi. ''İçimde iki kız var. Birisi küçük , yaramaz bir çocuğu. Birisiyse elinden sigarası düşmeyen büyümüş , kalbi acı dolu olan bir kız.'' Sigarasından içine bir duman çekti birkaç dakika ağzında bekletip dışarı saldı dumanı. ''Peki sen hangisini daha çok seviyorsun?'' ''Seviyor musun diye sormuyorsun yani?'' ''İllaki seversin...'' dedim , başımı aşağıya eğip hafifçe gülerken. Sonra yüzümü biraz boş bir hala getirdim. Hızla kaldırdım kafamı. ''Yani seviyorsun değil mi?'' Başını hafifçe aşağı eğip güldü. ''Bilmem.'' dedi. ''Sevmiyorumdur herhalde.'' Durdum o an birden ''Ben seni kendime aşık ederim.'' diyiverdim. Başı hafif aşağıya eğikken gülümsedi. ''Edersin.'' dedi. ''Dalga geçme be. Aşık edebilirim seni kendime. Niye inanmıyorsun?'' Hala kafası aşağıda eğik hala aynı şekilde gülerken. ''İnanıyorum...'' dedi. ''Beni kendine aşık edebilirsin. Bu kolay bir şey.'' Sonra sigarasından bir nefes daha çekti içine , üfledi tekrar dumanı dışarı doğru. '' Ben havalıyı oynamak için yalnız değilim. Yine gitmem diyenler gittikten sonra yalnız kalmaktan korktuğum için yalnızım.'' dedi kafası duvara doğru dayalıyken. Sonra bir lokma kalmış sigarasından son bir nefes çekip yanındaki yere hafifçe bastırdı geriye kalan sigarasını. Sigara dumanını dışarı üfledi. Dizlerinden destek alarak ayağa kalktı. Toz olmamasına rağmen silkeledi siyah , dar paça pantolununu. Sanki oyalanmak ister gibi... Yanıma geldi. Tam yanımdan geçerken durdu. ''Beni kendine aşık edersin ama gidemeyeceğinin sözünü de veremezsin değil mi? Gitmeyeceğinin sözünü de verme zaten. Gitmeyeceğim diyen herkes gitti benden , gitmem dediler ama gittiler. Sözlerini tutmadılar. Anlıyor musun? Sen beni kendine aşık edersin. Çünkü o kadar muhtaçım ki bir gram sevgiye... Aşık edersin beni kendine. Ama gitmeyeceğinin sözünü veremezsin değil mi? Aslında söz verirsin de tutmazsın sözünü. O yüzden peşimden beni kendine aşık etmek için gelme. Ne sen koş benim peşimden ne de ben koşayım senin peşinden. Ne sen beni kendine aşık et ne de ben sana aşık olayım.'' Sonra geçip gitti yanımdan. Hiçbir şey demedim yanımdan geçip giderken. Haklıydı çünkü. Çevirdim kafamı gittim oradan... Ben imkansız olan bir sevgiden vazgeçmiş birisi o da sevmeleri hep yarım kalmış birisi. Böylece başlamadan bitti bizim hikayemiz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Mi Yarım Kalmış Sevmeler? #Wattys2016
Teen Fiction©Tüm hakları saklıdır. Başka bir yerde izinsizce kullanılması dahilinde yasal işlem başlatılacaktır. - ''Sigara...'' dedim. ''Zararlı. Boşver , içme.'' ''Ben sigara içmiyorum. Sigara benim için değil.'' Sanırım ona çok tuhaf bir şekilde bakmış olmal...