Yazarınız geldi. Özlendim mi? Ben sizi çok özledim. Yazmayı da özledim. Sonra dedim ki ne duruyorum o zaman? Kalktım dün, gecenin köründe yeni bölüm yazdım. Şimdi de bölümü son bir kez gözden geçirdim ve işte buradayım. Bol keyifli okumalar diliyorum efenim. ^-^
-
"Yalnızlık ruhunu öldürür insanın..."derdi Alkım.
Ona göre hiçbir çocuk yalnız olmamalıydı. Kendi bu duyguyu tattığından olsa gerek yalnızlığın ruhu nasıl katlettiğini iyi biliyordu.
Öyle acı bir olaydı ki bu, insanın ruhu yavaş yavaş sökülüyordu bedeninden.
Tüm sevinçler, tüm umutlar gecenin karanlığına savruluyor, kayboluyordu.
Alkıma göre yalnızlık insanların en acımasız yönlerini ortaya döküyordu.
Yalnızlık en büyük küfürdü belkide. Geceye karışıyor, insana kahretsin dedirtiyordu.
Özgür çok yalnızdı. O kadar yalnızdı ki kafasındaki sesleri susturmak için delirmeyi tercih etmişti.
Delilik bir tercihtir. Eğer çaresizlik yakana yapışıp bırakmıyorsa seni, delirirsin. Delirirsin ki düşünmeyesin. Düşünüp düşünüp delirip, delirdikten sonra da düşünmemek...
Alkım bu yüzden tutkundu Özgür'e. Lakin bu aşk gibi bir tutkunluk değildi. O Özgür'ün kimsesizliğini seviyordu.
Özgürün sessiz çığlıklarını duyabilmek ve onun yaralarını sarabilme arzusu ruhunun kapılarını tırmalıyordu.
Alkım çok yalnız kalmıştı. Öyle ki Bulut'a olan sevgisine rağmen onun yanında bile bu yalnızlık yok olmamıştı.
Sanki bu görünmez bir şeydi. Kimse onun çektiği acıları, üzerine atılan yaraları, taşıdığı yükleri, sessiz çığlıklarını duymuyordu.
Alkım Özgür'ün acılarını kendi acılarında boğup yok etmek, üzerine atılan her bir yarayı sarmak, taşıdığı yüklerin yarısını eline dolamak, sessiz çığlıklarını gökyüzüne uçurmak istiyordu.
Alkım aşk istemiyordu Özgürden yana. Onun Özgür'e duyduğu şey bambaşkaydı. İlk kez biri, Özgür, onun yaralarını sarmak istemişti. Buna izin vermeyen kendisiydi.
Çünkü çocuk yaşında bile Buluta olan derin sevgisini itekleyip uçuruma atamayacağını biliyordu.
Alkım küçükken dudaklarından gökyüzüne bir söz uçurmuştu.
"Bir gün Özgür'ün acılarını kendi acılarımda boğacağım, üzerine atılan yaraları saracağım, taşıdığı yüklerin yarısını elime dolayacağım, sessiz çığlıklarını gökyüzüne uçuracağım. Kırık çocuk senin yaralarını, hatta benim sende attığım kalp acısını bile saracağım. Söz."
Ve Alkım biliyordu ki sözler tutulmalıydı. Çünkü gökyüzü kırık çocuklarındı. Gökyüzü kırık çocukları incindiğinde ağlardı.
Buna yağmur dese de insanlar, kırık çocuklar anlardı. Gökyüzü onlara ağlardı...
Ve gökyüzü, verilen sözlerin tutulmasına çok kızardı. Çünkü yara açan bir insanın alacağı tek şey yaraydı. Ve gökyüzü daha fazla kırık çocuğu kaldıramıyordu.
Alkım bu yüzden tutkundu işte Özgür'e. Sebepsiz değildi ona olan ilgisi. Elinden tutan ilk insanı unatacak kadar vefasız değildi. Ve Özgür onun çocukluğunun şekerli tarafıydı. Ona hiç yara katmamıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Mi Yarım Kalmış Sevmeler? #Wattys2016
Teen Fiction©Tüm hakları saklıdır. Başka bir yerde izinsizce kullanılması dahilinde yasal işlem başlatılacaktır. - ''Sigara...'' dedim. ''Zararlı. Boşver , içme.'' ''Ben sigara içmiyorum. Sigara benim için değil.'' Sanırım ona çok tuhaf bir şekilde bakmış olmal...