Uyandığımda bir an nerede olduğumu anlayamadım. Erguvan rengi duvarlar ve bu kocaman dolapta neyin nesi dememe kalmadan her şey ışık hızıyla gözlerimin önünde belirdi.
Başımı onaylamazcasına sağa sola salladım. Buraya alışmalıydım yoksa alışmamalı mıydım bilmiyordum. Çıkmazın arasında kalmıştım.
"Kuzum uyanmış." Teyzem kapı aralığından başını uzatmış, tatlı tatlı bana bakıyordu. Yatakta sağa sola dönerek kaslarımı esnettim. "Günaydın teyzeciğim."
"Günaydın hayatım. Hadi kalk elini yüzünü yıka da kahvaltı yapalım." Bana el sallayarak başını uzattığı aralıktan çekti.
Kalkmayı istemesem de kendimi zorlayarak kalkmayı başardım. Burası her ne kadar teyzemin evi de olsa Danimarka'daki evimiz kadar rahat değildim.
Banyoda işlerimi hallettikten sonra kahvaltıya, teyzemin yanına, geçtim.
Masadaki sessizliği bozmak isteyen asla ben olmak istemesem de bunu yapmalıydım. "Teyze ben bir telefon hattı almak istiyorum."
"Ben de bugün alalım diyecektim sana. Hem birkaç parça da giyecek bir şeyler alalım sana. Dolabına baktım hepsi kalın kalın."
"Danimarka soğuk oluyor teyze." diyerek güldüm.
Teyzemse gülmekten çok endişeli gibiydi. "Orası öyle tabii ama sana yeni bir şeyler almak lazım. Hem bir de yarın okulun açılacak forman da yok."
"Forma da ne?" İlk kez duymuştum.
Teyzem endişeli moddan kahkaha moduna geçmişti. "İlahi kızım. Forma şu okullarda giyilecek kıyafetler var ya onlar."
"Ah." Açıkçası teyzemin kahkaha atmasına biraz bozulmuştum. Ama bir şey demeden kahvaltı etmeye devam ettim.
***
Avm'nin içi çok büyük ve şıktı. Danimarka'da bu kadar büyük Avm bulmak o kadar zordu ki buranın keyfini çıkarmaya çalıştım.
"Bak şu mağazada çok güzel şeyler var, bakalım istersen." Konuşmasına bakılırsa teyzem de benim gibi bugün keyifli olmak istiyordu anlaşılan.
"Bakalım teyze." diyerek mağazaya girdim.
O kadar çok şey deneyip almıştık ki ellerimdeki torbaları taşımam bile zorlaşmıştı. Teyzemle beraber önce aldıklarımız arabaya yerleştirdik sonra tekrar Avm'ye girdik.
Okulda giymek için alacağımız formayı da aldıktan sonra eve gitme vaktimizin geleceğini anlamıştım.
"Önce bir yemek mi yesek acaba?" diyen teyzeme onay verip en üst kata çıktık. Bir masaya yerleştikten sonra "Teyze ben hamburgerleri alıp geleyim." dedim.
Teyzem bana acayip bir şekilde baktıktan sonra "Kızım bu yaşta beni kolestrolden öldürmek mi istiyorsun?" dedi. Ne dediğini anlamayıp öylece ona baktım.
Teyzem kahkaha atarak "Yaşlandım diyorum ayol. Öyle yağlı şeyler yiyemem. Sen git kendine bir hamburger al ben de hemen sağ taraftan bir salata söyleyeyim." dedi.
Çantamı alıp Burger King'e doğru ilerledim. O kadar kalabalıktı ki biraz geride kalıp ne yiyebileceğime karar vermeye çalıştım. Kararımı da verdikten sonra kalabalığın içine girip siparişimi vermek için sıramı beklemeye başladım.
Görevliye siparişimi söyleyip verdikten sonra bir adım geri çekildim. Bu sırada da etrafı inceliyordum.
Çevrede o kadar çok kişi vardı ki bunlardan neredeyse hepsinin çift şeklinde olduğunu görmek hem midemi bulandırdı hem de beni üzdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S.E.K.S (SEVGİNİN EBEDİYETİDİR KOŞULSUZ SEVMEK)
General Fiction"Ölmek istiyorum." dedim bencilce. "Ölmek istiyorum." Hıçkırıklarım boğazımdan yırtarcasına çıkıyordu. "Belki de başımı şu karşıdaki tren raylarına koyup bir trenin beni ezmesini bekleyebilirim." Üzerindeki ceketi çekiştirdi yine her zamanki gibi. "...