4. bölüm Havaalanı

214 165 21
                                    

Hava alanının iç hatlarına adım attığımda büyük bir karmaşa, gürültü ve panik havası vardı. Bazı yolcuların uçaktan yeni inmiş oldukları yüzlerinden akan yorgunluk belli olurken bazı yolcuların ise tatil modun da oldukları yüzlerinde ki aşırı heyecandan belli oluyordu.

Oturduğum banktan insanların karmaşasını izlemek çok keyifli geldi kırk beş dakikalık İzmir yolculuğum benim ilk uçuşum daha önce belirmiştim demi ? bu yüzden baktığım her şeyi unutmamak adına hafızama attım.Bu arada hemen ekleyeyim hafızamın %80'ni 23 yılda doldu. Bu tatil planlarının arasında belleğimin çekmecelerini boşaltmakta var.

 Telefonsuzluk ne illet bir şeymiş şimdi elimde olsa dizimde ki şapkamın yanına elimi koyar birde farkında değilmiş gibi uçak biletimi ekler ''O zaman tatil başlasınnnn'' yazar sosyal ağları kendime bağlardım şimdi ise bir Şebo birde ben biliyorum 5 günlük tatilimi.

Gelelim uçuşuma , uçuşum  checkin de elimin ayağımın birbirine dolanması  haricinde , kalkış sırasında "Vay anam vay babam! kafam kopuyor bu ne basınç ay ay!"  demem dışında   , türbülanslarda hatim indirmem dışında gayet güzel geçti. Canım anneannem iyi ki zamanında duaları öğrenmem için beni camiye göndermiş yoksa ne rahatlatırdı ki beni

  Uçuşum

-aaaa bunlar bulut mu?

-aaaa binalar ne kadar küçük gözüküyor

-Belki bir daha uçağa binemem kokpite gitsem mi acaba
-Bir ara tırsıp hostese : kapiyi acin inecem!eheuheu desem mi diye düşünürken hızlıca bitti.

Bundan sonra uzun yolculuklarımı tabi ki uçakla yapacağım. Yıllarca boşuna korkmuşum. Gideceğin yerden hemen uzaklaşıyorsun,varacağın yere hemen varıyorsun. Gelmek ve gitmek arasında uzun bir süre harcamak zorunda kalmıyorsun KISACA ''HIZ HIZ HIZ'' azizim.

Ayrıca bulutların üzerinde olmanın ; gökte olmanın heyecanını hissetmek için bu kadar geç kaldığım için kendi popama tekme atmak istiyorum.

 Zevk aldım ama almam gerektiği kadar mı aldım , az mı aldım; doğru mu yaptım, yanlış mı yaptım bir fikrim yok.  Daha önce yaşadığım hiç bir duyguyla karşılaştıramıyorum.

Birde alışmışım seyahatlarda yanıma bayan oturmasına başımı çevirdiğim dünyanın sekizinci harikasını görünce ağzım açık kaldı. Bay karizma benimle hiç muhattap olmadı desem yeridir. Oysa sakinleşmem için bir merhaba dese sudan sebeplerle iki kelam etse tüm stresim üzerimden kalkacaktı.

Oysa bay karizmanın burnu havada poposu tavandaydı.

Ben ilk uçusum kem küm falan filan derken kendisi  elinden hiç düşürmediği spor dergisinden gözlerini ayırıp durumumu kısaca özetledi

''Korkulacak bişey yok ilk seks gibi düşün '' demesiyle dumura uğradım. 

Tenim pembenin bin beş yüz tonuna bürününce  konuşmayı hemen orada noktaladım. Hoş kendisi de konuşmak için ufacık bir adım dahi atmadı.

  Allah için  popusu tavanda da  olsa pek hoş pek şeker bişeydi, kasmayım, stres yapmayım  derken uzun bir süre gazımı tutmak zorunda kaldım. Aklınızda bulunsun sphincter strese gerginliğe duyarlı bir kas ve bende layıkı ile çalışır.

Uçuşun en önemli kısmı olan karizmatik pilotumun konuşmasını  anlatmazsam içimde kalır hem yanında ki doğal afeti de unutmuş olurum demi.

Arkadaş bu pilotların olayı nedir yahu '' İyi uçuşlar sayın yolcularımız'' diyene kadar hiç sıkıntı yoktu şerit  bundan sonra koptu bende. 

Pilotum bu konuşmasını yaptıktan sonra 5 saniye ara verdi konuşmasına ,  bana 5 saniye 5 asır gibi geldi pür dikkat ne diyecek diye bekledim. Sanırım bu ara kendisi için çok önemli hatta hayatında büyük bir yer kapladığına kalımı basarım. Daha önce uçak deneyimim olmadı ki kıyaslama da yapamıyorum merakla bekledim konuşmanın sonunu.

 Düşündüm de bence bu aranın anlamı şu: bak kaptan konuşuyo herkes dinlesin.
hatta dinlemeyip kendi arasında falan konuşan varsa;
- lan yavşaklar ne konuşuyonuz hala, kaptan konuşuyo dedik. tarzında bi uyarıyı bile içeriyor olabilir.Sonuçta uçakta ki en önemli kişi kendisi herşey onun kontrolünde demi durum böyle olunca 

Pilot resmen uçan ego modunda oluyor.

İç sesim beni yalnız bırakır mı oda tabi ki benimle uçakta ve kabin odasına girip pilota

 '' hostesin olayım, seni ellerimle besleyeyim.. co-pilotun olayım, birlikte uçalım..'' demem için aşırı baskı yapsa da kendimi dizginlemeyi bildim. işte o an kendi kendimi taktır ettim.

  o sesteki ekolar, ah lar, hımm lar iç sesimi jet hızıyla yanıma gelmesine yetmişti. Bay uçan ego bildiğin şov yaptı kendi çapında. Sanki iki dakika sonra yolcu uçağını indirmeyecekte; havuz başında şezlonga uzanmış, elinde kokteylini yudumlarken güneş gözlüğü gözünde  bir şeyler anlacak nidalarında. İngilizce kısmını yarım yamalak anlamama rağmen, türkçe kısımdan daha çok eğlendim.

Bay uçan egoyu görmeden hava alanından ayrıldım daha tatile başlamadan  biri gördüğüm biri görmediğim erkek yüzünden iki kez kalp krizi geçirecektim.

Bir saatte otobüs ile süren yolculuktan sonra nihayet otelime varabildim.

Başlasın tatil....



LİDYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin