Bölüm 3: Kararını Ver!

6.4K 277 5
                                    

Saç diplerimden enseme yayılan acıyı yok sayarak etrafıma bakındım. Gözlerimi acıtan ışığa elimi siper ederken ayağa kalktım. İçeri dolan rüzgar yüzümü yalayıp geçerken, gözlerim ışığa alışmıştı. Gözlerimi sıkıp tekrar açtığımda şaşkınlıkla etrafa bakıyordum. Evimin salonunda oturmuş öylece bakarak birkaç dakika geçirdikten sonra saate baktım.

08.16

İşe geç kalmanın verdiği telaşla hızlıca hazırlandım ve yola çıktım. İşe geç kalmak yapacağım türden bir hareket değildi, Hale Hanım'da bunun farkındaydı. Yapacağım açıklamayı düşünürken iyice gerilmiştim. Tem yolundaki yoğunluğu düşünerek yolu uzatsam da bu hız yapamayacağım anlamına gelmezdi, en fazla ceza öderdim.

Şirkete yaklaşmıştım ki, kırmızıya dönen trafik lambası beni durdurdu. Keşke hayatımızda da bizi durdurabilecek bir ışık, renk olsa diye düşündüm. Her ne kadar kendimize kurallar, sınırlar koysak da bazen o kurallara uymak istemeyiz. Yapmak istediğimiz eyleme yaklaşmak için kurallarımızı hiçe saydığımız zamanlar da olur, sonrasında pişman olacağımızı düşünmek istemeyiz. Kafamızda oluşturduğumuz sınırlar somut anlamda bizi durdursaydı kusursuz sayılabilirdik. Ve biliyoruz ki hiçbir şey kusursuz değildir. 

Otoparkta hızlı adımlarla ilerlerken kapıdan girdim ve asansörün gelmesini bekledim. Asansöre bindiğimde, evden telaşla çıkarken düzeltmediğim saçlarımı gördüm. Çantamın ön gözünden çıkardığım tel tokayla iki yanımdan aldığım saçlarımı arkada tutturdum. Asansörün geldiğini belli eden sesi duyduğumda arkamı döndüm ve koridora çıktım. Hale Hanım ve Arel Bey sekreterliğin biraz gerisinde durmuş bir dosya inceliyorlardı.

Olduğum yerde kalarak ne yapacağımı düşünürken Arel Bey'in bakışları bana döndü. Fark edilmenin verdiği gerginlikle derin bir nefes aldım ve yanlarına doğru ilerledim. Hale Hanım beni gördüğünde içtenlikle gülümseyerer,  "Şantiyeye uğramışsın, Arel söyledi. Ee var mı bir pürüz?" diye sordu.

Şaşkınlıkla Arel Bey'e baktığımda ifadesinden ödün vermeden bakıyordu. Gözlerindeki anlam veremediğim bakışları bulmaca gibiydi, çözümü kolay görünen ama çözülemeyen.

"Yok Hale Hanım, izninizle odama geçiyorum."

"Tabii."

Hızlı adımlarla odama ulaştığımda derin bir nefes aldım ve yorulan zihnimi boşaltmaya çalıştım. Silkelenerek masamın üzerine koyduğum çantamdan ilaçlarımı ve su şişemi çıkardım. Beklemeden ağzıma attığım ilacı su ile birlikte yuttum.

Masama oturmuş önümdeki dosyaya konsantre olmaya çalışırken epey oyalanmıştım. Saçlarımı geriye doğru topladım ve tel tokayla sıkıştırabildiğim kadar sıkıştırdım. Bir an durup geriye yaslandım ve dün geceyi düşündüm. Duyduklarım, gördüklerim birer birer zihnimde canlanmasına engel olamamıştım. Hızlanan soluklarımı düzene sokmaya çalışırken gözlüklerimi düzelttim. Suyumdan bir yudum aldığımda, kapı açıldı ve Arel Bey içeri girdi. Neden bilmiyorum ama bir anda tedirgin olmuştum.

Yerimden kalktım ve hafifçe tebessüm ettim. Dik duruşuyla yüzündeki ukala gülümsemeyi yüzüne olabildiğince yaydı. Masamın üzerinde olan bakışlarını takip ettiğimde ilaç kutumu gördüm. Hızla kutuyu kavrarken çantama attım.

"Gerginsin." dedi, rahatsız edici ses tonuyla.

"Değilim."

"Ütopya Kent çizimlerinde bir sıkıntı çıkmış, Hale söyledi biraz önce."

"Evet, arazi sınırını aşacak boyutta ek bina çizilmiş. Ek binaya neden gerek duyuldu orası ayrı muamma" dedim gözlerimi devirerek.

"Fark edememişim, bu aralar fazla yoğunum da."

ANSANERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin