Sil baştan başla, başlangıç noktanın biraz uzağında olsun. Daha sağ ya da sol... Hizan mutlaka başka bir yerden olmalı. Belki bu sefer, farklı bir noktadan düzgün bir iz süreceksin. Aynı çizginin ardında kalan derinliğe düşmeyeceksin tekrar. Başka, bambaşka bir yerden göreceksin kendini.
Hayat, her daim mutlu olacağımız şeylere göre şekillenmez; hayat, mutlu olmaya çaba gösterdiğimiz, her daim sonuçlarını -iyi ya da kötü- gördüğümüz kısa bir süredir. Bu yüzden tekrar başlamak için bir sürü nedene ihtiyacımız olmamalı.Her yönde tercih edenin gücünü zorlayan bir engel vardır. Uğraşmadan, o engelden kurtulmaya çalışmadan geri döndüğümüz ilk an tekrar başlamanın heyecanı yerine korkusu yayılacaktır her zerremize. Belki de başkalarının yarım bıraktığı hayatlara tutunarak onları kendimizce tamamlayacağız. Bir tarafın hep eksik kalacağını bilerek.
Gecenin sonu günün en soğuk dakikalarını ağırlarken ellerimi tırabzanlardan çekerek, esintinin oluşturduğu taze yaprak kokusunu ciğerlerime davet ettim. Devrilen her saatin hesabını sorar gibi ciğerlerimi yaktı ilk önce. Sen burada ne yapıyorsun? diyerek canıma okudu içimde. Her şeyin sarpa sarmasına karşın zor durumda kalan bendim. Bu noktada harekete geçmesi gereken de bendim. Peki neydi bana engel olan? Acımasız bir boksörün ringe çıkmaya cesaret edememesi misaliydi korkularım. Güçlüydüm ama olması gereken yer dışında.
Gözlerimin önünde parlayan yıldızlar gün ışığına yenilerek solmaya başladıklarında yavaşça başımı çevirdim. Kalıplı omuzlarını çevreleyen takımına göz sürdüm bir süre. Sessizliğin arasından fısıldayan nefesinin gömleğini zorlamasına takılıp kaldım. Boğazımı ıslatma ihtiyacıyla sertçe yutkunduğum da kara gözlerini benden tarafa çevirdi. İçimden geçen ürperti ile silkindim ancak parlayan irisleri ürkütücü halinden bir hayli uzaktı.
"Liseye yeni başlamıştım sanırım," saçlarını karıştırdı, çatılan kaşlarımı düzeltmeye uğraşmadım. Şu an durmuş binlerce yıldızın altında garip cümlesinin devamını getirmesini bekliyordum. "Babam bir gün eve geldi. Ellerini başının iki yanına koydu, sonra dedi ki, her şeyimizi kaybettik..." güldü. "Her şeyi kaybetmek..." acıyla güldü, gözleri kısılmıştı. "O günden sonra yenilgiyi yasakladım kendime, sanki mağlup olsam babam tekrar tekrar intihar edecek gibi geliyordu. Ben babamı bir defa gömdüm, tekrar tekrar gömmek bana ağır gelirdi Suna. Ve şimdi de onu gömmeyeceğim, yıllar sonra tekrar yapamam." derin bir nefes alarak içeri girdi. Ardından içeri girdiğimde, elindeki bardaktan bir yudum alarak bana doğru geldi. "Onun intihar etmesine sebep olan ne biliyor musun?"
"Ne?" dedim fısıldarcasına. Çarpık gülümsemesi yine yüzünde belirdi.
"O depoyu doldurmak isteyen şerefsiz ve yancısı Attepmt Company'nin şahane bayanı Hale." dediği an gözlerim yuvalarından fırlayacak gibi olmuştu.
"A-ama..." derken sözümü keserek, elleriyle sıkıca kollarımı çevreledi.
"Bitireceğim bunu Suna. Senin de bu işe dahil olman tamamen tesadüf olsa da-" dediğinde kollarımı kurtararak sinirle geri adım attım. Açıkça bana, kendi hırsı için hayatımı mahvettiğini söyleyen bu adama hayretler içinde baktım.
"Sen ne dediğinin farkında mısın!? Bunun için mi, intikam istediğin için mi tehdit edildim ben!? Delirmişsin sen!"
"Evet delirdim! Babamın iki orospu çocuğunun arasında dönen çıkarlara kurban gitmesine, ardından annemin akıl hastanesine yatırılmasına ve buna rağmen koruduğum kız kardeşime abilik yapmaya çalışmak beni delirtti!" boğazı yırtılırcasına gürleyen sesi tüylerimi diken diken etmişti.
"Geç kaldın." dedim zorla çıkan sesimle. "Zaferine karşılık kazanacağın bir şey yokken savaşamazsın."
"Aileni elinden alsaydım ne yapardın? Dur sen söyleme; ne pahasına olursa olsun beni öldürürdün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANSANERİ
Ficción GeneralHayatını kendi koyduğu kurallara göre yaşayan işkolik bir kadın. Yeni transfer olduğu şirketin, attığı adımlardan en tehlikelisi olduğunu nereden bilebilirdi? Hayatın ona sunduklarıyla yetinmeyip hep daha fazlası için çalışan, kırgınlıklarından inşa...