Buraya kitaba başlama tarihinizi yazar mısınız?
GİRİŞ
Toprak sevdiklerimizi aldığı için mi böyle güzel kokar?
Turgut Uyar
"Ben geldim. Nasılsın? Bugün biraz solgun görünüyorsun; çiçeklerin solmuş, toprağın kurumuş. Umarım iyisindir. Ben her zaman ki gibi kötüyüm. Neden diye sormayacak mısın? Olsun ben yine de anlatayım...
Senden mi başlasam yoksa hayattan mı bilemiyorum? Çok çaresizim, adeta yaşamla ölüm arasında gibiyim. Sanırım bir seçim yapmak zorundayım. Senden başlamayı seçtim bu defa.
Bugün yine yoksun. Senin yokluğun çok ama çok zor.
Tam şurası çok acıyor. Yutkunamıyorum, nefes alamıyorum adeta.
Ne zaman bir baba kız görsem yolda, hep sen aklıma geliyorsun. Kalbim sızlıyor. Canım yanıyor. Ama sen yine yoksun.
Gelip bizi kurtaracak diyorum. Bizi o adamın elinden çekip alacak diyorum. Her gece dua ederek uyuyorum. Ama yine yoksun. Dayanamıyorum, kurtar beni bu bataklıktan.
O adam çok kötü biri, her gün annemi o adamın elinden kurtarmaya çalışıyorum ama gücüm yetmiyor. Sen olsaydın halbuki her şey çok daha kolay, çok daha güzel olurdu.
Çok ağrıma gidiyor. Keşke başka gidecek bir yolum olsaydı. Annemi çeker alırdım oradan. Onun bir damla gözyaşı için her şeyimi vermeye razıyım. Ama elimden hiçbir şey gelmiyor. Çok çaresizim. Annemden başka kimsem yok bu hayatta ve sahip olduğum tek kişi her gün o evde can çekişiyor.
Ben artık bir mucize olsun istiyorum.Bugün doğum günüm. Yeni yaşımda yine sensiz bir hayata başlıyorum. Yirmi yaşıma girdim ve sensiz yirminci yılım.
Her yeni yıl yeni bir sayfa açmak yerine eski karanlık sayfalarını yeniden yazdırıyor bana. Ben artık yazmak değil hayata tutunmak, yaşamak istiyorum.
Olmuyor, artık zamana yeniliyor gibiyim. Zaman sanki beni düşmanı gibi görüyor. Babasızlığımı her gün yüzüme çarpıyor. Ben artık tükendim, yoruldum. Nefes alamıyorum. Yardım et bana. Elimi tut. Bir yol göster.
Keşke diyorum, sadece...
Keşke sen yanımda olsaydın da, üçümüz hayallerimdeki o aileyi yaşatabilseydik. Sen bana güzel kızım deyip, saçlarımı okşasaydın. Bende, senin o baba kokan kucağına uzanıp, annemin bize 'Yemek hazır hayatım' diye tatlı seslenişleriyle yemeğe otursaydık. Her gece böyle hayaller kuruyorum.
Oysaki şimdi o tatlı seslenişin ardına bıraktığı hüzünlü bağırışlar var.
Annem mutlu değil, anlıyor musun? O adam yüzünden evde ağlayışları benim canımı daha da acıtıyor. Kalbim acıyor. Annemi o halde görmeye dayanamıyorum. O adamı seviyorum dese de; gözlerinde ki o yalnız, muhtaç ve hüzünlü bakışları, bana o adamdan nefret ettiğini adeta haykırıyor. Hem hangi kadın bütün hayallerini yerle bir eden, her gün döven söven bir insanı sever ki?
Bugün ona yine vurdu ve ben yine işe yarayamayacağımı bilsem de annemi korumak için kendimi siper ettim.
Bak bunu o yaptı.
'Acıyor mu?' deyişlerini duyar gibiyim.
Hayır acımıyor, kalbim kadar değil.
Şimdi bana 'Doğum gününde nereye gitmek istersin kızım?' diye soracak olursan; senin, annemin ve benim mutlu olacağımız bir yere gitmek istediğimi haykırırdım.
Bu kötü insanlardan kurtar beni! Elimden tut ve hiç bırakma olur mu?!'' umutsuz bağırışlarım ardına sadece sessiz ve yalnız bir ortam bırakmıştı bana. Bir kaç dakika boş boş bakındım sadece. Artık yapacak ne bir şeyim ne de söyleyecek sözlerim kalmıştı. Tükenmiştim. Yorgundum. Bir an gözlerimin yandığını hissettim.
Kurumuş olan toprağını sulamak için aniden ayağa kalkıyordum ki birden afalladım. Gözümden akan yaşların, mezarını sulamaya yettiğini gördüm. Onu burada yalnız başına bırakmak istemiyordum. O, hayallerimdeki adam, babamdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH-U REVAN
Fiksi RemajaSelen... Yaşayamadığı çocukluğunu ve gelemeyecek olan babasını umutsuzca bekliyordu. Üvey babasının istekleri doğrultusunda yaşamaya bırakılan genç bir kızdı Selen Gürdal. Yılmaz Poyrazoğlu'nun emri altında yaşamaya bırakılan genç bir kız. Annesini...