Bunu daha ne kadar söylerim bilmiyorum. Vote ve yorum istiyorum. Bölüme bakıyorsunuz, okuyorsunuz ve öylece geçiyorsunuz. Eğer böyle devam ederse hikayemi silmeyi düşünüyorum. Her neyse bölüm şarkısıyla okumayı unutmayın.
Kiss me under the lights.
"Beni öptün." Michael suratıma şaşkınca bakarken, sıkıntıdan patlayarak tekrar geriye adım attım.
"Evet. Evet seni öptüm ve bu yüzüncü kez söyleyişin." Sıkıntıyla iç çektim ve sinirle söylendim. Bu kadar şaşırması pek normal değildi.
Bakir de değildi ya da benden böyle birşey beklemiyordu. Kafasını iki yana sallayarak son on beş dakikadır donduğu yerden ayağa kalktı.
"Vay canına. Sikeyim. Bu çok ateşliydi!" yumruğunu bir savaşı kazanmış edasıyla salladı. Sinirle ona baktım. Tanrım, yaptığım şey için üzgünüm. Dudaklarımı hırsla sildim, "Şu haraketlerden vazgeçmelisin bebeğim. Çünkü beni öptün!" gözlerini kocaman açtı.
"Angelina Armed, pardon geleceğin Clifford'u beni kendi isteğiyle öptü.""Liseli ergen gibi davranmaktan vazgeç. Bende öpüşebiliyorum ahmak gökkuşağı." Elimi alnıma vurdum ve kafamı iki tarafa salladım. Kaşlarını çattı, "Daha kaç kişiyle öpüştün?" Aklıma öpüştüğüm bir kaç kişi geldi. Elimi düşünürmüş gibi şakağıma vurdum.
"Ah şey, üst sınıflardan Eric'le okulun arkasında öpüşmüştük." Elini öne doğru uzattı, "Dur biraz. Eric Waterston'mu?" Kafamı heyecanla aşağı yukarı salladım. Tanrım! Çocuk çok yakışıklıydı ve her kızın hayali onunla tehlikeli bir gece geçirmekti. Fena halde seçiciydi. Ama ben, onu bir gün okulun arkasında yakaladım ve öptüm.
"Aman Tanrım Ang." Ellerini yanaklarına vurdu ve gözlerini kocaman açtı, "O ahmak kas yığınıyla mı öpüştün? Cidden mi? İğrenç."
Yüzünü buruşturdu ve beni lisede ki anılarımdan çekip çıkaracak bir teklif sundu. Muzip bir sırıtışla bana baktı ve dudaklarını yaladı."Senden Eric'in izlerini sileceğim." Bana doğru yürüdü. Kafamı iki tarafa salladım, "Hayır aptal Mike bu bir daha olmayacak."
Tam önümde durdu ve elini belime sıkıca sabitledi, "Tanrım. İstemediğimi söyledim." Dudaklarıma yaklaştı ve biraz sıcak nefes verdi. Boşta kalan ellerimi ona sarılmamak için zor tutuyordum. Çocuğu ne kadar sevmesem de, beni tahrik etmeyi iyi biliyordu."Ah, evet yapacağım Angelina." dudaklarını dudaklarıma sürttü ve elini enseme koyarak beni sertçe dudaklarına yapıştırdı. Ani haraketi karşısında ellerim refleksle omuzlarına yerleşti. Alt dudadığımı emdi ve beni daha çok kendine bastırdı. Öpüşüne karşılık vermemek şuan için imkansızdı. Ona ayak uydurmakta öyle. Kafamı geri çektim ve nefes nefese suratına baktım. "Michael.." Nefesimi yarıda keserek beni tekrar öptü ve elimi omzundan çekip saçlarına yerleştirdi. İnleyerek ensesinde ki tutamlarını çekiştirdim ve öpüşüne karşılık vermeye çalıştım. Çok fena tahrik olmuştum. Ama iradeliydim ve Michael'a bunu vermeyecektim. Kendimi geri çektim.
"Dur. Bunu istemiyorum." Nefes nefese şaşkınlıkla suratıma baktı. Kaşlarını çattı, "Ne?" Kafasını sağa sola salladı ve benden uzaklaştı. Kapıya doğru yürüdü ve elini hızla duvara geçirdi. "Siktir Angelina siktir!" Arkama döndüm ve ona baktım.
"Nereye?" Sinirle suratıma baktı.
"Yaptığın şeyi tamamlamaya gidiyorum!" Kapıyı hızlıca çarparak gitti. Yerimde sıçrayarak elimi enseme götürdüm ve nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Derin derin nefesler veriyordum. Dudaklarımı ısırdım ve içimde kalan hüzüne dur diyemedim. Gözyaşlarım gözümden tekrar düştüğünde, derin nefeslerim kesildi. Bu gece için fazla şeyler yaşamıştım ve fazlasıyla ağlamıştım. Tanrım. Michael'ı öptüm. Bu kendimi iyi hissettirdi, onu öpmek iyi hissettirdi. Nasıl bir boka batmıştım? İçimde ki tarifi olmayan duygu için ne yapabilirdim bilmiyordum. Açıkçası yapabileceğim bir şey var mıydı, emin değildim. Bu işi bitirmem gerekiyordu yoksa kendimle büyük bir savaşa girecek, hissetmemem gereken duygular hissedecektim.
Ya Ashton?
Karışıktım. Aklım karışıktı. Peki ya Ashton'dan hoşlandığımı sanıyorsam? Tanrım, yardımın gerekli. Beni duyuyorsan tabii. Bir kaç adım atarak yatağıma oturdum. Annemler bu saçma planı uygulayıp herşeyin düzeleceğini düşünmüş olabilirlerdi ama hayır, hiçbir şey yolunda değildi. Kapım tıklatıldı ve Michael içeri sinirli bir yüz ifadesiyle girdi. Biraz da rahatlamış gibiydi. Derin bir nefes aldı ve önüme gelip eğildi. Ellerini dizlerime koydu. Boğukça konuştu;
"Angelina.." gözlerini gözlerimle aynı hizaya getirdi ve bana derince baktı, "Bak, biz üç ay gibi bir zaman sonra evleneceğiz. İstersen evlendikten bir süre sonra boşanırız. Ama evlenmemiz gerekiyor. Beni anlıyor musun?" gözlerim doldu ve dudaklarımı ısırarak kafamı hayır anlamında salladım, "Hayır. Hayır anlamıyorum. Bu benim için çok fazla inan. Hem neden bu kadar ısrarcısın, onu da anlamıyorum." derin bir nefes alarak ona baktım. Tek nefeste konuştuğum için hızlı nefes alma ihtiyacı duyuyordum.
"Ang, Angie, Angel, Angelina.." sesinde farklı bir ton vardı, "Ben buna mecburum. Sana herşeyi anlatacağım evet, ama evlendikten sonra. Ve bunun için lütfen, sakın benden nefret etme olur mu?" gözlerinde bilmediğim bir ifadeyle bana bakıyordu. Bekledim ve konuştum, "Evet, evet. Bunu bir saat önce falan da söylemiştin. Bu evlilik senin için neden bu kadar önemli anlamıyorum Michael." kafasını aşağı eğdi ve ayağa kalktı. Ellerini cebine sokarak tek ayakkabısının ucuyla yere bastırdı. Sonra kafasını kaldırıp gözlerimi birleştirdi.
"Lütfen bekle." eğilip hızlıca dudaklarıma bir öpücük daha bıraktı. Şaşkınlıkla ona baktım. Yavaşça kapıya doğru yürüdü ve daha önce sinirle çıktığı kapıdan bu sefer sakince çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sexcuse me :: mc (bitti)
Fanfictionkalp kırılırdı ve sevişmek kalbini onarmadan tutkusunu kaybederdi. "Ang, Angie, Angel, Angelina...hayatımın bir bütünü sensin. Yumuşak tenin ve gül kokun."