"Ya sen nasıl bir insansın Ali? İnanamıyorum sana ya. Gerçekten neden söyledin?"
"Karnında benim çocuğumu taşıdığın için!!"
"Bu bebek senin değil. Evli olmadığımız sürece seninde olmayacak. Yani devletin kanunlarınıda sana öğretmeyeyim. Evli olmayan çiftlerde bebekler annede kalıyor."
"Amann zaten banane. Ben o beneği alınca sıkışık durumum dahada sıkışacak."
"Caniii!" Deyip telefonu Ali'nin suratına kapattı Selin. Çok sinirliydi. Evde yalnızca Selin ve Deniz vardı. Selçuk kendi mesleği olan tekstil mühendisliği işini arıyordu. Ege ise şirketin başında bekliyordu. Selçuk eve iş bulamadan üzgün bir şekilde dönmüştü.
"İş bulamıyorum. Gerçekten her şey sıkıntı. İş bulana kadar aç biilaç bekleyeceğiz."
"Selçuk senin mesleğin neydi? Ne okudun?"
"Tekstil mihendisliği okudum. Tekstil mihendisliği dalında bir iş arıyorum."
"Aa sen neden iş arıyorsunki? Bizim şirkettede tektil mühendisliği okumuş bir müdüre ihtiyacımız var. Senden iyisini bulacağımızı sanmıyorum."
Deniz Ege'yi arayıp bu mutlu haberi vermişti. Deniz Selçuk'a üzgün bir şekilde dönerek,
"Yalnız ilk başlarda maaşın çok iyi olmayacak. Ne zaman iş tutarsa işte o zaman maaşın yükselecek. Benim aklıma şirketin kuruluşuna kadar bir işte çalışmak geldi. Ama böyle çok iyi olmayacak maksat bizi 1 hafta idare edecek bir paraya ihtiyaç var. Hiçbirimizde para yok."
"Aslında mantıklı. Selin hariç hepimiz çalışabiliriz. Hemen gidip iş bulalım diyorum. Aşağı caddede güzel bir cafe var ben burayı çok iyi araştırdım. 5 dakikada yürüyerek gidilebiliyor. Orda garsonluk veya mutfakta bir iş yapabiliriz."
"Hadi vakit kaybetmeyelim o zaman."
Deniz'le Selçuk cafeye gitmiş görüşmüşlerdi. Bir haftada 150 $ kazanacaklardı kişi başı. Bu para onları idare ettirecek kadar iyiydi. İşlerine gider gitmez alelacele çalışmaya başlamışlardı. Gece saat 11'de işten çıkıp evlerine varmışlardı ancak.
"Nerde kaldınız?"
"Ya biz ne yapalım? Patron hemen çalışın dedi."
Akşam yemeğine Selin makarna yapmıştı. Aşırı acıkmışlardı her ne kadar akşam 6'da yemek yedikleri halde. Alelacele yemeklerini yedikten sonra Herkes uyumaya odasına çıkmıştı. Gece aniden sancısı tutmuştu Selin'in çığlığı herkesi uyandırmıştı. Acilen taksiyle hastaneye gitmişlerdi hepsi. Doktor kontrolleri yapmıştı.
"Selin Hanım maalesef bebeğinizi kaybettiniz. Karnınızdaki bebeğiniz için çok önemli bir bağ kopmuş. Ve karnımızda can vermiş."
Selin şoka girmişti. Bebek için kaçmıştı Amerika'ya ama bebek ölmüştü artık. Hepsi bir yas içerisinde eve dönmüştü. Bir bebek yok olmuştu. Hayata gelebilecek bir insan şu an yoktu.
Aradan 1 hafta geçmişti. Şirketin açılışı başlayacaktı. Deniz narçiçeği, straplez, göğüs tarafı hafif taşlı bir elbise giymişti. Şirketin açılışından tam 1 ay geçmişti. Durumları tam vahim oluyor derken Amerika'nın ünlü giyim mağazası bir elbisenin tasarımını milyon dolarlar dökerek almıştı. İşte o zamandan beri Deniz'in şirketi artık Amerika'da da popüler olmuştu. Şubeleri gitgide Türkiye'de yayılmaya başlamıştı.
Deniz bu yoğunluk arasında birde hamile olduğunu öğrendi. Ama eğer tasarımları olmazsa bu şirketin aynı hızla çökeceğini biliyordu. Şirkete gitmiyordu ama evden çizimlerini yapıp Ege'yle yolluyordu.
Selin zaten kendine iş bulamamışken bir kere daha hamile kalmıştı. İki arkadaş evde hamile hamile oturuyorlardı. Deniz çizimlerini yaparken Selin boyamada falan yardım ediyoedu. Aslı'ya bu yoğunlukta bakamayacakları için okula kaydettirmişlerdi. Sabahtan akşama kadar okula gidiyor. Servisle gidip geliyordu. Deniz bu kadar tempoyu kaldıramadı.
"Selin gel senle biraz alışveriş yapalım. Çok daraldım tasarım yapmaktan."
"Tamam. Benimde elbise almam lazım kıyafetlerim rahibe gibi kalıyor burda."
Deniz; Göğüsleri kapanacak şekilde simsiyah bir bustiyer giymiş, alt olarakta tüf tüfü fazla olmayan mor tüf tüf bir etek, ayakkabı olarakta önü açık siyah kalın topuk ayakkabısını giymişti.
Selin'de Deniz'in kıyafetinin aynısını gitöişti. Sadece Deniz'in üstü siyahken, Selin'in altı siyah, Deniz'in altı morkan, Selin'in üstü mor renkteydi. Ayakkabısıda aynıydı ana mor renginde.
Beraber New York sokaklarında havalı havalı dolaşıp alışveriş yapıyorlardı. İşleri tuttuğu içinde maddi sıkıntıları yoktu. New York'un bazı caddeleri sadece hamileler için ayrılmıştı. Hamilelerin alışveriş mağazaları bulunmaktaydı. Ama tek farkları bedenlerinin biraz daha büyük olup karın bölgesinin gevşek olması. Genelde hamile mağazalarında dolaşıyorlardı ileri zamanlarda giymek için. Deniz kendine aşırı şık ilerki hamilelik dönemlerinde giyebileceği hardal sarısı bir bustiyer altınada çiçek desenli beyaz bosbol diz altına gelen bustiyerin göbeği açık olmasına rağmen onu kapatacak kadar yukardaydı eteğin modeli.
Selin'de kendine şık bir elbise almıştı. Bayağı alışveriş yaptıktan sonra evlerine gittiler. Daha sonra Aslı'da okuldan gelmişti. Yemek hazırlayıp yerlerken ev telefonu çaldı. Arayan kişi Türkiye'den arıyordu. Denşz açmıştı telefonu.
"Merhabalar Deniz Yılmaz Gürsel mi?"
"Evet buyurun."
"Siz Aslı Yılmaz Gürsel'in annesi oluyorsunuz değil mi?"
"Evet hanımefendi ama bundan size ne?"
"Siz şu an Amerikadasınız değil mi?"
"Evet, merak ettim ne diyeceğinizi."
"Çocuğunuz Aslı'yı yarın Amerika'daki kuruluşumuz Can Arslan'a vermek için elinizden alacaklar."
"Ama neden?"
"Sizin kızınız Amerika'da alışamaz diye Can Bey'le beraber kalacak."
"Ama bu ne saçmalık? Ben kızımı İngikizce kursuna yolluyorum alışacak. Dava sonucu olmadanda vermiyorum."
Telefonu yüzüne kapatmıştı arayan kişinin. Neler konuştuğunu Selin'e Aslı duymadan anlatmıştı. Akşam yemek yedikten sonra Deniz Aslı'ya günlük İngilizce çalışmasına yardım edip geliştiriyordu. Deniz daha sonra tasarımını yapıp yatmıştı. Akşam çok geç saate kalan Selçuk'la Ege o gün artık şirkette yatmışlardı. Sabahın erken saatlerinde kapı çalmıştı. Gelen Türk bir kuruluştan geliyordu.
"Merhaba günaydın."
"Günaydın."
"Ben Aslı Yılmaz Gürsel'i almaya geldim."
"Ama ben kabul etmiyorum." beraber gelen adamla uzun süre tartıştıktan sonra,
"Peki tamam hanımefendi, kızınızı bir sınava sokacağız. Ama yetişkinlerin girebileceği düzeyde. Geçerse Amerika'da siz yanında kalacağına söz veriyorum. Ayrıca şu kağıdada sözleşme biçiminde yazıp imzalayacağım. Biri sizde biri bende kalacak."
"Peki tamam."
Kızı ayrı bir odada 2 saatlik sınava soktular. Ama Aslı zamanı dolmadan 45 dakika önce
çıkmıştı. Deniz tedirgin olmuştu. Sınav sonuçlarında her soru 2.5 puan değerindeydi ve baraj 80'di. Adam 30 dakikada kontrol etmişti. Ve şok olmuş bir biçimde konuştu."Puanı 90. Amerika'da kalabilir."
Hepsi çok mutlu olmuştu. Aslı gene annesiyle kalacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Habersiz Aşk
Teen FictionKafa dağıtmak için bara giden Deniz ve Can. Hayatları bir geceyle allak bullak olur ne yapacaklarını bilemezler. -Emre Kuskiran